SAVAŞA GÜCÜ YETENLER
"Allah'a inanın
ve peygamberin yanında savaşın" diye bir sure inmiş olsa, onların
gücü yetenleri sizden izin isterler ve "Bizi bırak oturanlarla
beraber kalalım" derler.
"Geri kalan kadınlarla beraber bulunmaya razı oldular. Kalpleri
kapanmıştır, bu yüzden anlamazlar."
"Ama Peygamber ve onunla beraber bulunan mü'minler, mallarıyla
ve canlarıyla savaştılar, saadete erişenler de onlardır."
"Allah onlara temelli kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler
hazırlamıştır. Büyük kurtuluş budur." (Tevbe Suresi, 86-89)
İki farklı karakter... Nifak, zaaf ve gevşeklik karakterleriyle iman,
kuvvet ve imtihan edilerek denenme karakteri. Ve iki farklı yol... Döneklik,
kaçaklık ve aşağılık şeylere razı olmak yolu ile efendilik, fedakarlık
ve doğruluk yolu.
Cihadı emreden bir sure inecek olsa cihad etmeye ve fedakarlık göstermeye
gücü yetenler hemen gelirler. Ama Allah'ın kendilerine sunduğu nimetin
şükrünü yerine getirmek ve elindeki imkanlarım bu safların güçlen meşinde
kullanmak için değil. Aksine yalvarmak, özür bildirmek ve kadınlar gibi
oturarak hiçbir zahmete katlanmaksızın durmak için. Onlar bu oturmanın
ardındaki alçalmayı ve küçüklüğü bilmek istemiyorlar. Yeter ki keyifleri
yerinde olsun. Zaten keyif düşkünleri utanmanın ne olduğunu bilmezler.
Basit şeylerin peşinde koşanların tek hedefi kendi rahatları ve keyifleridir.
"Onlar geride kalanlarla birlikte kalmaya razı oldular."
"Kalpleri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar."
Zaten onlar cihaddaki şeref ve yüceliğin ne demek olduğunu anlamış olsalardı
bunun karşısında cihada gitmemenin ne kadar kötü ve çirkin bir hareket
olduğunu kavrarlardı.
Efendiliğin bir karşılığı olduğu gibi alçalmanın da bir karşılığı vardır.
Çoğu zaman alçalmanın karşılığı çok daha ağır ve çok daha küçültücüdür.
Zayıf ruhlu bazı kimseler efendiliğin karşılığının çok ağır ve pahalı
olduğunu, herkesin gücünün buna yetmeyeceğini sanabilirler. Bu gerekçelere
o ağır ve pahalı karşılıkların altında kalıp ezilmemek uğruna alçalmayı
ve küçüklüğü tercih ederler. Bu ağır yüklerden kurtulmak için basit
ve önemsiz bir hayat yaşarlar. Devamlı bir korku ve acı içinde sürdürdükleri
hayatlarında kendi gölgelerinden bile korkar, kendi seslerinden kaçarlar.
Her gelen sesin kendilerinin aleyhine olduğunu sanırlar. Ve onları hayata
son derece düşkün ve aç gözlü olduklarını görürsün. Ayaklar altında
kalıp rezil olmayı efendiliğin karşılığını ödeyerek efendice yaşamaya
tercih ederler. Halbuki ödedikleri karşılık çoğu kez efendilerin ödediklerinden
daha ağırdır. Çünkü onlar tamamıyla alçalmanın karşılığını öderler.
Kendi ruhlarında ve ölçülerinde bu alçalma karşılığını pahalısıyla öderler.
Bu yolda şereflerini, güvenlerini ve çoğu kez de kanlarını, mallarını
ve canlarını harcarlar. Ama bunun farkına bile varmazlar. Ve işte bunlar:
"Geride kalanlarla beraber kalmaya razı oldular. Kalpleri mühürlendi.
Artık onlar anlamazlar."
"Ama peygamber ve onunla beraber bulunan mü'minler bu insanlardan
başka bir modeli canlandırıyorlar. Onlar "Mallarıyla ve canlarıyla
savaştılar" inançlarının yükümlülüklerini ve imanlarının gereğini
yerine getirdiler." "İşte bütün iyilikler onlaradır."
Dünyada şeref, yücelik, zenginlik ve üstün söz onlarındır. Ahirette
de onlara layık oldukları mükafat ve Allah'ın rızası verilecektir. "Onlar
umduklarına kavuşanlardır." "Allah onlara daimi kalacakları,
altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır."
|
|
 |
|