CİHADIN HAKİKATİ
Eğer İslam andığımız
diğer mezhepler (Relikion) gibi bir mezhep ve Müslümanlar da diğer milletler
(Avrupalıların anladığı anlamda) gibi bir milletse kuşkusuz ki cihad
o zaman, bütün ibadetlerin başı olma özelliğini kaybeder. Ne Müslümanlar
ne de İslam Avrupalıların anladığı anlamda değildir. Yani İslam, Avrupalıların
anladığı gibi mezheplerden bir mezhep, Müslümanlar ise yine onların
anladığı gibi milletlerden bir millet değildir.
İslam, bir inkılab ülküsüdür. İslam, bir inkılab hareketidir. İslam,
yeryüzündeki bütün batıl sistemleri tuz-buz edip yerine kendi ülküsüne
göre düzenlenmiş, yeniden yepyeni ve evrensel kurumlan koymak ister.
Bu nedenledir ki Müslüman; İslam'ın oluşturduğu ve bu ebedi inkılab
düzenini gerçekleştirmek için hizaya getirdiği dünya inkılapçılarının
adıdır. Bu evrensel inkılabı gerçekleştirme savaşı ise cihaddan başka
bir şey değildir. Başka bir ifadeyle; bu evrensel inkılabı gerçekleştirmek
için yorulmak ve dinmek bilmeyen sonsuz bir eylem işidir cihad."
İslam diğer inkılab hareketleri ve ideolojik davalar gibi, pratik metodunu
anlatımda, davasını olduğu gibi ortaya koymakta yabancı kavramları kullanmak
istemez. İslam'ın kendine özgü bir terminolojisi vardır. Böylece başka
düşüncelerle, popüler olan düşüncelerle arasında terminoloji yönünden
dahi benzerlik bırakmamıştır. İşte cihad kavramı da İslam'ın davasını
anlatmak için oluşturduğu sözü edilen terminoloji sözlüğünden alınmış
bir kelimedir.
İslam, Arap dilinde kıtal, çarpışma anlamına gelen harp kavramını almadığı,
cehd (didinme), say (çalışma) anlamına gelen cihad kavramım seçtiği
görülmektedir. Cihad'ın İngilizce'deki karşılığı 'struggle'dir. Ancak
anlamın ortaya konması bakımından cihad kelimesi daha derin ve evrenseldir.
İslam, neden Arapların çok kullandığı harp gibi kelimeleri kullanmadı
da yepyeni bir kavram olan cihadı kullandı?.. Benim görüşüme göre en
önemli neden; terminolojik olarak harp kavramı kişisel çıkarlar ve birtakım
polemik oyunlar için ateşi bir türlü dinmeyen, yangını çağlar boyu erlerin,
milletlerin, kabilelerin içinden çıkmayan kıtal anlamında kullanıla
gelmiştir. Bu tür harplerde soyut olarak kişisel ya da sosyal kinler
hakim olmuştur. Onlar da bir düşünce endişesi ve bir sistemi hakim kılma
çabası göze çarpmaz.
İslam'da meşru sayılan savaş, bu tür harplerden olmamakla beraber 'harp'
kavramının alınmayışının nedeni nedir? Çünkü; İslam bir milletin yararı
için başka bir milletin yok olmasına karşıdır. Bir toplumu kalkındırmak
için diğerini düşürmez. Dahası, bir azınlığın veya topluluğun şu veya
bu ülkeyi elde etmesini, işgal etmesini gözetmez. İslam beşeriyetin
kurtuluşunu ve mutluluğunu düşünür. Bu kurtuluşu ve mutluluğu sağlayabilmek
için de kendisine özgü pratik metotları, düşünceleri vardır. İslam,
bu kendine özgü metotlardan başka metotlara, bu düşüncelerden başka
düşüncelere dayalı her çeşit otoriteye karşı koyar, onu kökünden devirmek
ister. Milletlerin isteği ile ya da idare edilenlerin durumu bu konuda
İslam'ın ortaya koyacağı tavrı etkilemez. Çünkü İslam'ın kendi ülküsünü
yüceltmek, kendi metodunu uygulamak ve hakim otoriteleri bu ülkünün
temelleri üzerine oturtmaktır. O, hak ve adalet sancağını elinde bulundurup
küfrün belini kıran kimsenin şahsını dikkate almaz. Çünkü İslam'ın gayesi,
yer almak değildir sadece. O yalnız bir bölge veya kıtayla da yetinmez.
İslam, bütün bir dünyanın huzur ve refahını gözetir. Bunu da gerçekleştirirken
milletlerle dövüşüp onların gelir kaynaklarını elinden alıp sömürmek
için yapmaz. İslam, böyle bir durumu arzulamaz. Ancak, bütün insanlığın
evrensel mutluluğunu gerçekleştirip, İslam'ın beşeri sistemlerden, diğer
semavi dinlerden daha üstün bir sistem olduğunu göstermek için böyle
bir harekete girmek ister. Bu yüce ideali gerçekleştirmek, bu evrensel
inkılabı gerçekleştirmek için, bütün güçlerini seferber eder. İşte cihad,
bu dinmeyen savaşa, bütün bir enerji ile çalışma eylemine ve bütün meşru
yollara başvurma cehdine denir. Cihad bu çalışma ve azmetme işini bütünüyle
kapsayan bir kavramdır.
Bütün bu anlatılanlardan sonra artık şunu söyleyebiliriz: İnsanların
zamanla bakış açılarının değişmesi, arzu ve gereksinimlerinin artmasıyla
bu akıl ve düşünceye dayanan evrensel inkılabı gerçekleştirmek için
alabildiğine kalem kullanmak bir tür cihaddır. Kılıç zoruyla kurulan
düzenleri yıkıp yerine insaf ve adalete dayanan yeni bir düzen getirmek
de bir çeşit cihaddır. Aynı zamanda; İslam davası için malını feda etmek,
zorluklara katlanmak şiddete karşı direnmek de cihaddır.
|
|
 |
|