ALLAH YOLUNDA
İslam'da cihad hedefsiz,
gayesiz bir savaş değildir. İslam'da cihadın vazgeçilmez koşulu Allah
yolunda olmasıdır. Daha önce İslam'ın kendi ülküsünü ve sistemini anlatmak
için neden başka kavramları değil de cihad kavramını seçtiğini anlatmıştık.
"Allah yolunda" deyimi de İslam'ın kendi ülküsü için kullandığı
kavramlar sözlüğünden bir kavramdır. Bu kavramı da birçok kişi yanlış
anlamış, halkı İslam inancına boyun eğdirip ve İslam'ı kabul ettirmek
için zorlamayı "Allah yolunda" cihad olarak kabul etmiştir.
Akıllarının ermediği konulara girmek, başka alanlarda uçmak arzusundan
dolayı işte bu tip yanlış anlayışlar ortaya çıkmıştır.
Gerçekten "Allah yolunda" deyimi, İslam terminolojisinde onların
düşündüğünden çok derin anlamlar içerir. Hele onların sandığı bir anlama
hiç benzemez. İslam'a göre; genelin faydası toplumun mutluluğu için
geçici dünyalık arzusunda bulunulmadan yapılan her hareket "Allah
yolunda"dır. Allah'ın sana verdiği malları geçici dünyalık yararlar
umarak harcarsa elbette ki bu "Allah yolunda" değildir. Ancak
sadece Allah rızası için bildiğin muhtaçlara yardım edersen kuşkusuz
ki bu "Allah yolundadır. İşte bu "Allah yolunda" deyimi
yalnız İslam'a özgü, maddi çıkar ve arzulardan uzak, sadece Allah rızası
için olan hareketler için kullanılır. Bunu yapan kimse iyi bilir ki
mümin kardeşlerinin huzuru için yaptığı her iş Allah rızası içindir.
Müminlerin bu geçici dünya hayatında arzuladığı yegane şey, yüce Allah'ın
rızasını kazanmaktır.
İşte Allah, sözü edilen bu anlamı içermesi için "Cihad"ı,
"Allah yolunda" maksadıyla sınırlamıştır. Müslüman birey veya
topluluk; batıl, sakat sistemleri yıkıp yerine İslam ülküsüne dayalı
yeni ve dinç bir sistemi getirirken harcayacakları türlü gayretler ve
yapacakları her türlü fedakarlıklar da kişisel çıkardan, nefsani arzulardan
uzak olmalıdır. İslam bunu ister. Müslüman birey ya da topluluk bütün
bir didinmelerinin karşılığı olarak hakikat ölçülerine uygun, adaletli
bir sistemi getirmekten başka bir şey gözetmemelidirler. Mümin; yaptığı
şeylerin karşılığını bu dünyada beklemez. Çünkü o; Allah'ın kelamını
yüceltmek (ilahi kelimetullah) için, bu dinmeyen mücadelenin, bitmeyen
savaşın karşılığında mal mülk, şan-şeref, rütbe ve geçici dünyalık elde
etme düşüncesinde değildir. Kendi yakınlarını iş başına geçirmek, kişisel
otorite kurmak, kendisinden sonra gelen ahbapları için yer hazırlamak
gibi birtakım zelillerin başvuracağı işleri yapmaz. İşte ilahi hitap
haykırıyor: "İnananlar Allah yolunda dövüşürler, küfredenler ise
tağut yolunda dövüşürler!"(Nisa Suresi, 76)
"Tuğyan"in lügat manası; "haddi aşmak"tır. Günahta
haddi aşan herkese taği denir. "Sel taşması" deyimi de aynı
köktendir. Çünkü suyun haddinden fazla çoğalmasıdır. Kur'an-ı Kerim'de
bu anlama gelen ayet vardır; "gerçekten su taştığında". Tuğyan
kavramı, burada suyun taşması olarak kullanılmıştır. İnsanoğlu haddini
aşıp yeryüzünde otorite kurarak insanları zorla köleleştirip, haklarına
tecavüz ederek, onların gelir kaynaklarını sömürmek ister. İşte bunu
gerçekleştirebilmek için de savaş eder. İşte "Put (tağut) uğrunda
savaşmak" budur. Put; İslam terminolojisinde küfrün sembolüdür.
"Allah yolunda savaş"ın gayesi; ilahi kanunun adaletli kılıcını
hakim kılıp yeryüzünde Allah'ın kelamını yüceltmektir. Allah yolunda
dövüşen kişi bizzat bu kanuna uymak zorundadır. Elbette diğer insanlar
da aynı kanuna uyma hakkına sahiptirler. Evrenin yaratıcısı yüce Rabbimiz
ayet-i kerimede; kendisinin emrine uyan "İlahi kelimetullah"
için çalışan ve ukala fesatçılar gibi O'na isyan etmeyip, emrini tutanlara
sonsuz mutluluğu ve öteyi vaad ediyor: "Bu ahiret yurdunu, yeryüzünde
böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç Allah'a
karşı gelmekten sakınanlarındır." (Kasas Suresi, 83)
Arabi'nin birisi Allah'ın Resulüne sorar: "Birisi mal için, birisi
ün için, birisi de makam elde etmek için döğüsür. Bunların hangisi Allah
yolundadır?" Efendimiz buyuruyor: "İlahi kelimetullah için
çarpışan Allah yolundadır. (Müslim Ebu Musa'dan rivayet).
Yine Ebu Emmame'den başka bir isnatla Ebu Davud ve Nesei anlatır; Adamın
biri Allah Resulüne sordu: "Bir adam ücret ve ün için gaza ederse
bir sevap var mıdır?" Efendimiz: "Hayır, hiçbir sevap yoktur."
Adam üç kez tekrarladı, Efendimiz hep: "Hiçbir sevap yoktur"
diyorlardı. En sonunda Fahri Alem Efendimiz ilave etti: "Allah
amellerden sadece kendi rızası için olanlardan başkasını kabul etmez."
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki Allah kendi rızası için olan cihadı kabul
eder. Yoksa nefsani arzulardan, ırki kinlerden, kabilecilik tutuculuğundan
kaynaklanan savaşı değil. İşte İslam terminolojisinde "Allah yolunda"
kaydının ne kadar önemli ve ne kadar derin anlamlar içerdiği görülmektedir.
Yeryüzündeki her canlı hayatını devam ettirmek için çırpınıp durur;
fıtri gayesine ulaşmak için gece gündüz demeyip çalışır. Fakat Müslüman'ın
durumu başka! Çünkü o İslam'a inanıp onun inkılapçı sistemlerine bağlanan
kimsedir. Bundan dolayıdır ki Müslüman her şeyden önce İslam inkılabının
temel esası olan hakkı getirmek için canla, başla, malla Allah yolunda
cihad eder. Bütün gücüyle şer duyguları yıkmak, fitne ve fesat tohumlarını
kökünden yok etmek için çalışır.
İşte ey Müslümanlar sizin cihadınız budur. Ve bu cihadınız şahsi arzularınız,
milletinizin otoritesi, cinsinizin yücelmesi gibi şeyler için olmasın!..
Buraya kadar "İslam'da cihad"ın anlamını ve günümüzde birçok
kimseler tarafından anlaşılmayan gaza ülküsünü anlattık. Şimdi de İslam
inkılabından söz edelim. Evet, İslam'ın insanlığın mutluluğu için yüzyıllar
boyu gerçekleştirip, birçok ahmakların içeriğini anlamaktan aciz kaldıkları
inkılapta!..
Böylece Allah'ın izniyle konuyu daha iyi anlamış oluruz. Cihada bugün
ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatırsak kuşkusuz ki cihadı daha iyi kavramış
oluruz.
|
|
 |
|