SUNARKEN
Son iki yüzyıldır,
batılılaşma macerası ile kendi kültür kaynaklarından, inancından ve medeniyetinden
koparılarak emperyalist devletlerin bir oyununa getirilmek istenen bütün
İslâm ülkelerinde, Allah'a şükürler olsun ki yeniden bir "diriliş",
"Silkiniş" ve "Kutsal emanetlere sahip çıkış" hareketi
başlamıştır.
Küfrün, bâtılın, siyonizmin ve emperyalizmin her türlü çirkin plânlı oyunlarına
karşı inanan insanın, kendisine düşen sorumlulukla ezelî ve ebedi gerçek
nizâm olan İslâm'a daha şuurlu, daha emin ve daha kararlı bir davranışla
sanlısı inşaallah her geçen gün bizi, "özlenilene" daha çok
yaklaştıracaktır.
Emperyalist bir eğitimle şartlanan, beyinleri emperyalist batının beşeri,
eksik felsefî düşünceleri ile kirlenen insanlarımız, bugün cemiyetin her
kesimine yansıyan çirkin çehresi ile karşı karşıyayken, kalplerinde Kur'an'ın
diriltici nefesini duyanlarla birlikte, yeniden dirilip varolacaktır.
Biz, müslüman olarak sadece buna inanıyoruz. "Ümit var olunuz",
"İnanıyorsanız üstünsünüz" ilkelerinin pencerelerinden bakarken
biz, gene bu inancı taşıyoruz. Batı emperyalizminin sarhoş kafaların dümen
suyunda, girdap girdap boğulan insanlarımıza da yine bu inançla yaklaşıyoruz.
Onların kalplerine de; gösterilmek istenmeyen, gizlenen, kendisi ile arasında
perdeler çektirilen ebedî güneşin ışıklarını uzatmak istiyoruz. Evet,
biz istiyoruz ki, bunlar da görebilsinler ve duyabilsinler geleceğin aydınlığını
ve gür sesini. Peki ama, nasıl duyacaklar inancın çağırışım? İnancın,
insanı insan eden çağırışını, kumarın, içkinin, şöhretin, kin ve ihtirasın,
hayvanî arzuların, cinayetin, rezaletin en çirkin çehresi ile sergilendiği
pespaye dergi, gazete, tiyatro ve sinamaların vb... kulakları dolduran
gürültüsünden nasıl duyacaklar...
Mutlaka bu sesi duyurmalıyız. Çağlar boyu bir medeniyetin, üç kıtada gerçek
insanlığı haykıran görüntüsünün arkasındaki İslam ve Kur'an gerçeğini
gösterme-liyiz! İslâm dünyasında uyuyanları, mutlaka uyarmaya çalışmalıyız.
Bütün insanları, yeniden İslâm'a ve Kur'an'a çağırmalıyız.
Bir türlü bulamayışa ve olmayışa karşı, gerçek olarak var olan İslâm'ı
anlatmalıyız Müslümanlara!
Değerli okuyucular, bütün bu söylediklerimizi en güzel bir şekilde anlatan
Seyyid Kutub'dur. önce onu, onun eserini ve meydana getirdiği çalışma
ve tesiri anlamaya gayret sarf etmeliyiz. Bu uğurda kellesini
seve seve veren büyük şehidin kim olduğunu, şimdi hep birlikte tanımaya
çalışalım:
|
|
 |
|