YAHUDİLERİN BABİL'E SÜRGÜN EDİLMELERİ
M.Ö. 926'dan itibaren,
Hz. Süleyman'ın halefleri arasındaki ihtilâfları, kanlı boğuşmaları yahudileri
arka arkaya sürükledi. En iğrenç ahlâksızlık, hile, fuhuşun her çeşidi
yahudilerin günlük hayatı oldu. Rehiboam zamanında zaten küçük bir beylik
genişliğinde kalan yahudi ülkesi en sonunda ikiye ayrıldı:
1 - Merkezi Samaria olan israil devleti (Kuzeyde)
2 - Merkezi Kudüs'te olan Yahudi devleti (Güneyde) .
Bu iki kardeş devlet, uzun süre birbirleriyle savaştılar. Ve bu yüzden
de zayıf düştüler. Önce israil krallığı, M.Ö. 721'de Asurlular tarafından
yıkıldı ve sürüldü...
Yahudilerin bu andan itibaren, dinî ve siyasî guruplar halinde parçalanmaları
daha da hızlandı. Nihayet, M.Ö. 597'de topluca Babil'lilerin saldırısına
uğradı. Kudüs teslim oldu. Bir kısım yahudiler Babil'e götürüldüler. Ancak,
Mısır taraftarlarının isyanı üzerine Nabukadnezar, tekrar Kudüs'ü işgal
etti. Ve nihayet, M.Ö. 587 yılında şehir tamamen yıkıldı. Halkın bütünü
Babil'e götürüldü.
Sürgün, Med Kralı Kurus'un M.Ö. 530'da Babil'i yıkması ile son buldu.
Kuruş, yahudilerin Filistin'e döne bilmelerini sağladı. Ancak, yahudilerin
bu yeni hamisi de yıkılmakta gecikmedi. M.Ö. 449'da, Elenler tarafından
mağlûp edildi. Daha sonra Filistin, Makedon, ya'lıların eline ve Romalıların
eline geçti. Makedonya'lılar devrinde, Elen kültürü Ortadoğuya yayıldı.
Ve iskenderiye şehri, kuvvetli bir yahudi merkezi haline geldi ve bu arada
Tevrat Yunancaya çevrildi.
Yahudileri, yetmiş sene esaret altında tutan Babil kralının iranlılar
tarafından mağlup edilmesi üzerine yahudiler, tekrar Filistin'e geldiler.
Yetmiş yıl sonra (M. Ö. 516 yılında) kutsal mabedi, ikinci defa aynı yerde
yeniden inşa ettiler. Tarihte "İkinci Mabet Devri" diye anılan
bu devir de uzun sürmedi. M.Ö. 332 yılında Büyük iskender'in doğu seferi
sırasında bağımsızlıklarını tekrar kaybettiler. Din işlerinde serbest
bırakılan yahudiler, her fırsatta isyan etmeleri üzerine Roma Kralı Ti.
tus kesin bir harekâta girişerek çoğunu kılıçtan geçirdi. Kalanların çoğunu
da dünyanın muhtelif yerlerine göndererek esir pazarlarında sattırdı.
Mabetlerini ise, yerle bir etti. (M.S. 70) Bu tarih yahudilerin en büyük
yas günüdür, her yıl bunu, yas günü olarak anarlar.
Mabetlerinin ortadan kalkması ve bütün yahudilerin sürülmesi üzerine,
yahudiliğin bütün olarak ortadan kalkmasından endişe eden yahudi din adamları,
"Yavnen şehrinde toplanarak bir okul açarlar ve burada dini öğretime
başlarlar. Bu okul, bir kaç yüz yıl boyunca yahudilerin dinî merkezi olarak
ayakta kalır. Bu arada kurulmuş olan Sinagog (Havra) müessesesi, dinde
mabedin yerine ikame edilir. Sürgünde bulunan yahudilerin, dini emirleri
nasıl olsa yerine getirecekleri hususunda kararlar alınır. Ve böylece
bugünki şekliyle "Ortadoks Yahudilik" kurulur. İşte, bu tarihten
itibaren de "Siyonizm" idealinin doğduğu görülür.
"Siyonizm" Filistin dışında kalan bütün yahudileri yine orada
toplama ve "Süleyman Mabedi"ni, "Siyon" dağı üzerinde
yeniden inşa etme idealidir.
iki asırda "Siyon" idealini gerçekleştirmek isteyen Yahudi karargahı,
politik sahada buna en kuvvetli ve en emin vasıta olarak Mason Localarını,
biçilmiş bir kaftan olarak bulmuştur. Parlak, aldatıcı, lüks lâflarla
gafil topluluklara kendini kabul ettiren masonluk, bilmeden yıllık faaliyetlerin
sonunda, "SİYON HOLDİNG ŞİRKETLERİ" olarak siyon ideali bilançosuna
maddi ve manevi astromik kârlar kaydederler. Ve bu gün masonluk, bulunduğu
ülkede SİYON HOLDİNG'in siyasî, iktisadî, ticarî, içtimaî şubesi ve bir
ileri karakolundan başkası değildir.
Bir ahtapot gibi dünyanın her tarafına kollarını uzatan, ümit edilmedik
her yerde kendisini derhal gösteren yahudi, "Dünya Hakimiyeti İdeali"ni
gerçekleştirebilmek için sinsi ve gizli çalışmalarını, uydurma anayasalarla,
saçma nizâmnâmelerle meşru göstermeye çalışmış karanlık cemiyetler, localar
kurmuştur.
1904 tarihli "Arkhi" ve "İsrâelite" adlı kitapta özetle
şu kayıtlar vardır:
"Yahudiler gayet iyi anladılar ki, diğer dinleri mahvetmek için en
iyi vasıta masonluktur... Diğer din ve milletlerin inancını tezyif ve
tahkir eden masonluk, yahudiliğin üstünlük ve muvaffakiyetine yol açmaktadır.
Yahudiler, diğer milletlerin zafiyetinden istifade ederek bütün dünyada
geniş ölçülerde siyasi mevkii olan masonluğa girip, orada imtiyazlı mevkiileri
ele geçirmişlerdir... Masonluk yahudiler için siyasi, içtimai ve kültürel
davalarının gerçekleşmesine büyük bir vasıta olmuştur. Bir İngiliz yazan:
"Mason, eğer doğuştan bir yahudi değilse, muhakkak suni bir yahudidir."
demiştir."
|
|
 |
|