Sözlükte;
kesinleşen inanca imân denir.
Hak dinlere göre ise, Allah'a ve imân'ın diğer ilkelerine kesinlikle
inanıp, kalben tasdik ve dil ile itiraf etmeye imân denir.
İmân edene MÜ'MİN denir. Bir mü'min imânına bağlı olarak yaşar
ve son nefesinde âhiret âlemine imân ile giderse, Allah katında
imânı kesinleşir ve "Ancak mü'minler kardeştir" ayetinin
gereği..
Dünyadaki mü'min kardeşlerinin her çeşit hayır dualarından yararlanır
ve arkasından sürekli sevaplar gelir.
Allah korusun, günahlarının çokluğundan dolayı Cehennem'e girme
zorunluluğunda kalsa bile, orada sürekli kalmaz, günahlarından
arındığı an, Cehennem'den çıkarılır ve Cennet'teki mü'min kardeşlerine
kavuşur.
Ya
inanmayanlar? İşte onların işi gerçekten çok zor!
Çünkü aşırı
servetleri ve sınırsız yetkileri olsa da! Devletin en üst makamlarında
otursalar da! Dünyanın en güçlü ordularının başında olsalar
da! Hücrenin çekirdeğini didik didik araştırıp, kromozomların,
genlerin şifrelerini çözmeye çalışsalar da!..
Yüce Allah'ın koymuş olduğu, "Her
canlı ölümü tadacaktır" kanununu yürürlükten kaldırmaya
güçleri yetmeyeceğinden, takdir edilen ömürleri bitince, bu
ilâhi kanun gereği ölecekler ve kara toprağa girecekler.
Ya sonra? Sonrası daha korkunç!..
İlk defa yaratılmaları ve ana karnından çıkıp, dünyaya gelmeleri
isteklerine bağlı olmadığı gibi…
Kıyâmet olayından sonra yeniden yaratılıp, kabirlerinden fırlamaları
da isteklerine bağlı olmayacak ve onlar tıpış tıpış Mahşer'de
toplanacak, sonra yargılanıp hak ettikleri cezalara çarptırılacaklar.
Peki,
bunlar neden Allah'a inanmıyorlar?
İşte, bunun
cevabı, çok güç! Yani inanmamak çok güç! Çünkü eski çağlarda,
ta! Nuh Kavmi ile başlayan inkârcılık, putçuluk hareketi, ne
akıl, ne mantık açısından ve ne de bilimsel açıdan ortaya bir
gerekçe koyamadıklarından, inanmamak gerçekten çok güç!..
Diğer yandan eşyanın tabiatına ters düşen inkârcılık, akıl ve
mantıkla bağdaşmadığından ve insanın doğası ile örtüşmediğinden,
doğal olarak inkârcılar ruhsal açıdan tatmin olup, huzur bulamadıklarından…
Aynı tür oyuncaklardan bıkan çocuklar gibi, eski çağlarda Nuh
Kavmi döneminde başlayan ve uzay çağına kadar gelen inkârcılar
da, aynı tür sahte ilahlardan bıkarak, her dönemde başka başka
ilâhlar icat etmişlerdir.
İlâhlaştırdıkları kişilerin adına diktikleri putların önünde
duygusal söylemler, renkli ve görkemli törenlerle geçici olarak
az çok nefsânî duygularını tatmin etseler de!..
Ruhsal açıdan tatmin olamadıkları ve mânevî huzuru bulamadıkları
için hırçın, acımasız ve hoşgörüsüz olurlar. Özellikle güçlü
oldukları dönemlerde insan hakları, din ve inanç özgürlüğü gibi
temel ilkeleri kısıtlayarak ve çifte standart uygulayarak, gerçek
mü'minlere her türlü baskı ve zorbalığı yapmaktan çekinmezler.
***
Yüce Allah
şöyle buyuruyor:
"Ey
insanlar! Siz ve sizden öncekileri yaratan Rabbiniz'e ibâdet
(kulluk) edin ki, korunanlardan olasınız"(Bakara, 21)
Yüce Allah
bu âyetinde, "Ey insanlar! Irkınız, renginiz, diliniz ve önceki
sapık görüşleriniz ne olursa olsun, sizi ve sizden önceki bütün
varlıkları yaratan, sizin ve bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'a
ibâdet (kulluk) edin ki dünyada günahlardan ve âhirette Cehennem'den
korunanlardan olasınız" buyuruyor.
Sevgili kardeşlerim! Ön yargılardan arınan ve sağ duyusu ile
düşünen bir insan..
Bizi ve bizden önceki bütün varlıkları yaratan, bizim ve bütün
âlemlerin Rabbi olan yüce Allah'tan başkasına kul olabilir mi?
Onlara tapınabilir mi?
Sapık görüşlerin, sapık ideolojilerin kurbanı olabilir mi? Sapık
rejimlerin din karşıtı katı kurallarına din gibi bağlanabilir
mi?
Ey nefsinin tutsağı olan zavallı insan! Lütfen başını kaldırıp,
Güneş'e, Ay'a ve yıldızlara bak!
Soluduğun havaya, içtiğin suya ve yediğin gıdalara bak! Bastığın
toprağa ve bedensel yapına bak!
Her şeyin aynı maddelerden (atomlardan) yaratıldığını, her şeyin
aynı ilâhi kurallara bağlı olduğunu ve her şeyin hal dili ile
Allah bir dediğini anlarsın.
Bir de atomlar âlemine bakalım!
Madde âleminin temel yapısını oluşturan ve hayal edemeyeceğimiz
kadar küçücük varlıklar olan atomlar, yüce Allah'ın birliğini
ve kudretini gösteren kesin kanıtlardır.
Elimize bir toplu iğne alalım ve bu iğnenin ucunda milyonlarca
atom bulunduğunu düşünelim!
Bu küçücük atomların bir de çekirdeği var. Çekirdek atomun çapından
tam 100 Bin defa daha küçük olduğundan, atomla çekirdek arasında
korkunç bir boşluk vardır. Eğer bu boşluk olmasaydı koskocaman
dünyamız küçücük bir tepecik kadar olur ve bir çay kaşığı toprağı
onlarca tır taşıyamazdı.
Diğer yandan, bu küçücük atomların küçücük çekirdeklerinde artı
elektrik yüklü protonlarla, yüksüz nötronlar ve çekirdeğin etrafında
hızla dönen eksi elektrik yüklü elektronlar var.
Allah katında zerre ile küre (atom ile yıldız) arasında bir
fark olmadığından, atomun çekirdeğine korkunç bir enerji depolamış
ve atomun çalışma sistemini belirli kurallara bağlamıştır.
Atomun çalışma sistemini düzenleyen ilâhi kurallardan bazıları
şunlardır;
1- Gezegenleri Güneş sisteminde tutan kuvvet gibi, atomları
bir arada tutan Çekim Kuvveti.
2- Çekirdeğin etrafında, ışık hızının yaklaşık yarısına yakın
bir hızla dönen elektronların dağılmalarını önleyen Elektro
Manyetik Kuvvet.
3- Çekirdekteki protonlar aynı işarette elektrik yüklü oldukları
halde, birbirlerini itmeden yakın mesafede durmalarını sağlayan
Nükleer Kuvvet gibi…
Atomlar ister katı, ister sıvı ve ister gaz halinde olsun, yüce
Allah'ın koymuş olduğu sistemin dışına çıkamaz ve kendiliğinden
başka bir düzene geçemez.
Yerler, gökler ve madde âlemindeki bütün varlıklar, atomlardan
meydana geldiğine göre,
Atomlar için geçerli olan kurallar, yerler gökler ve bütün varlıklar
için de geçerlidir ve yüce Allah, bütün âlemlerin Rabbidir.
Canlılar âlemine baktığımızda!
İster bitki, ister hayvan ve ister insan olsun, canlılar da
atomlardan meydana gelmektedir.
Hayat ilâhi bir sırdır. Yüce Allah dilediği an, dilediği toprak
maddelerine (atomlara) hayat verip, onları canlı varlıklar şekline
dönüştürdüğü gibi,
Dilediği anda, dilediği canlı varlıklardan hayatı alıp onları
tekrar toprak maddelerine (atomlara) dönüştürür.
Yüce Allah'ın hayat verdiği toprak maddeleri (atomlar) bitki
kökleri tarafından emilip, canlı organizma yolu ile organik
maddelere dönüşerek, canlı bedenlerde, canlı hücreler olurken…
Yüce Allah'ın hayatına son verdiği canlı hücreler ve canlı bedenler
de, çürüme olayı dediğimiz fiziksel ve kimyasal parçalara bölüne
bölüne tekrar aslına yani toprak maddelerine (atomlara) dönüşürler.
Ey
insanoğlu! Allah aşkına ön yargıdan arın ve düşün! Şu anda yaşın
ve işin ne olursa olsun! Malın, mülkün, makamın, rütben ve yetkin
ne olursa olsun!
Atom yığınlarından oluşan geçici bir görüntüsün!
Çünkü sen de atom yığınlarından yaratıldın. Sen de döl yatağında
yattın ve oradan dünyaya geldin.
Çocukluk ve gençlik dönemlerin nasıl hayal gibi geçti ise bugünün
de, geleceğin de hayal gibi geçecek ve SEN kendini kara toprakta
bulacaksın!..
Senin gibi atom yığınlarından oluşan geçici görüntüleri ilâhlaştırıp,
putlaştırma! Çevrendeki geçici görüntülere aldanma!
Nefsini aş!, Çevreni aş!, Atom yığınlarını aş! Ve seni yaratan
Rabbine ulaş!..