ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ

 
 
 

SABRI TAVSİYE

 
 

Yüce Rabbimiz bu mübarek Asır sûresinde, insanın kurtuluşunun ancak dört temel ilkeye bağlı olduğunu bildiriyor. İşte bu dört temel ilkeden biri ve sonuncusu SABIR'dır.
Çünkü her işin başı sabır olduğu gibi, sonu yine sabırdır ve işin hayırlı olması sabra bağlıdır.

Sevgili Peygamberimiz;

"Acelecilik şeytandan ve te'ennî (sabırla hareket etme) Rahman'dandır" buyuruyor.

İyi düşünmeden, acele başlanan ve acele yapılan işlere şeytan karıştığından sonu hayırlı olmaz.
İyi düşünülen, sabırla başlayan ve sabırla yapılan işler ise, Rahmânî olduğundan, sonu hayırlı olur ve kişi sevinerek Allah'a şükreder.
Hadiste bildirildiği gibi, imânın yarısı sabır, yarısı şükürdür. Kim de sabırla-şükür bir arada bulunursa, o kişinin imânı tamdır.
Sevgili Peygamberimiz; "Her işin hayırlısı ortasıdır" buyuruyor.
Acelecilik ile tembelliğin tam ortası olan SABIR, gerçekten insanlar için en hayırlı olanıdır.
Çünkü sabır, nefsin aşırı istekleri ile aceleciliği engelleyen doğal frendir.
İnsanı bir araca benzettiğimizde!..
Bu aracın direksiyonu akıl, gazı nefsânî istekler ve freni sabırdır.
Freni patlayan araç, hem kendisi, hem diğer araçlar için tehlikeli olduğu gibi,
Sabrı patlayan insan da, hem kendisi ve hem diğer insanlar için tehlikeli olur.
Aracın frenini kontrol ettiğimiz gibi, sabır frenimizi de kontrol edelim ve diğer insanlara da sabır frenini kontrol etmelerini tavsiye edelim. İşte! Sabrı tavsiye budur.
Ancak, sabrı tavsiye ederken de dikkatli olalım ve kaş yapalım derken, göz çıkarmayalım!..
Her işimizin bilinçli, ihlâslı, ve Allah'ın emri doğrultusunda olması gerektiği gibi,
Sabrı tavsiyenin de aynı kurallar doğrultusunda olması zorunludur. Aksi halde, sevap ararken günaha gireriz.
Şöyle ki:
Barda, pavyonda çalışan bir kadın, ben bu hayattan bıktım! Bu işi bırakacağım! dediğinde,
Aman! Biraz daha sabret, bak ne güzel para kazanıyorsun demek..
Sazlı, cazlı, düğün salonunda gönlü sıkılan ve eve dönmek isteyen eşine,
Aman! Biraz daha sabret, biraz daha eğlenelim demek..
Başını açarak okumak istemeyen kızına!..
Aman! Biraz daha sabret, diplomanı al demek…
Bunlara benzer durumlarda sabrı tavsiye etmek, kaş yapayım derken göz çıkarmak, sevap kazanayım derken, günaha girmek yani insanları günaha, suça ve Allah'a isyana teşvik etmek demektir.

İnsanların öncelikle kendilerinin sabır etmesi ve sonra başkalarına sabrı tavsiye etmesi gereken hususlar genelde üç ana bölümden oluşur.

1- İmân ve İbâdette

Aceleci ve sabırsız kişi, imânında sâbit kalamaz. İnanç açısından başına gelen en hafif baskılara, olumsuzluklara katlanamaz. Allah korusun bir anda her şeyini kaybedebilir.
Sabırsız kişi, namazını güzelce huzurla kılamadığı gibi, oruç ve diğer ibâdetlerini de gereği gibi yapamaz. Yapısından kaynaklanan acelecilikten dolayı, câmide, sohbette sıkılır.

2- Haramlardan Sakınmada

Aceleci ve sabırsız kişi, günahlardan kendini koruyamaz. Çünkü, sabır freni çok zayıf olduğundan, nefsânî isteklerini frenleyemez. Allah korusun kendini günah bataklıklarında bulabilir.

3- Başına Gelen Olumsuzluklarda

Dünya istikrar yeri olmadığına ve hiçbir varlık sürekli aynı halde kalmadığına göre,
Hiç kuşkusuz insan da aynı halde kalamaz ve her şey karşıtı ile değişir.
Örneğin; Gençlik-yaşlılıkla, sağlık-hastalıkla, varlık-yoklukla, doğum-ölümle, iyi haber-kötü haberle ve gülmek-ağlamakla yer değiştirdiği gibi…
Bu gibi durumlarda insanların birbirine sabrı tavsiye etmeleri, dayanışma içinde olmaları, maddi ve mânevi yardımda bulunmaları din kardeşliğinin doğal gereğidir.
Sahâbeler bir araya geldiklerinde de, ayrılırken de Asır süresini okur ve özellikle sabra vurgu yaparak ayrılırlardı.

***

Bu mübârek ve kutsal Asır sûresini, rahmetli babamın mahalle komşusu merhum Mehmet Âkif Ersoy'un bir şiiri ile noktalamak istiyorum…

Hâlik'in nâ-mütenâhî adı var, en başı "Hakk",
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak!

Hani Ashâb-ı Kirâm "ayrılalım" derken,
Mutlaka Sûre-i Ve'l-Asr'ı okurmuş, bu neden?

Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh ,
Başta imân-ı hakîkî geliyor, sonra salâh .
Sonra hak, sonra sebât : İşte kuzum insanlık!
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık.