Şimdi, calib-i dikkat bir husus daha vardır ki, o da şudur; Müslümanların ekseriyetinin Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ı halife tayin etmeleri yetmemektedir. Ayrıca, seçilen halifeye biat edilmesi de şarttır. Bu durum bilhassa siyasî ilimlerde çok mühimdir. Bir kaç asırdan beri Batıda devlet esasının bir «içtimai anlaşma» (Contrat social) dan geldiği öne sürülüyor. Bu işle meşgul olan bilim adamları devletin başlangıcında bir «siyasi anlaşma»nın olmasını gerekli görüyorlar. Yani bir cemiyetin fertleri, ilk önce kendi aralarında anlaşmalı, daha sonra da bir şahısla bazı şartlar muvacehesinde anlaşıp onu kendilerine reis tayin etmelidirler.

     Bu “içtimai antlaşma” yani biat, Hz. Ebu Bekir (r.a.) için bir yenilik değildi. Çünkü bu uygulamanın daha Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında yapıldığını görüyoruz. Bir Peygamber, Allah tarafından seçilir. Buna rağmen bu yetmemekte ve herhangi bir şahıs müslüman olduğunda, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e «Sadakat yemini»nde bulunması gerekmektedir. Bunu İslamiyet’in başlangıcından beri müşahede etmekteyiz. Yani, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in tayini Allah'a ait, fakat bu peygamberi tanımak, insanlara aittir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in peygamber olarak veya Devlet reisi olarak tanınması (çünkü İslam’da din-devlet ayırımı yoktur) bu şekilde, yani biat edilmek suretiyle olmuştur.

     Şayet biat ile ilgili terimleri ve seçimden sonraki devlet reisinin konuşmasını tetkik edecek olursak, İslam'ın bu mevzuda düşüncesi ile ilgili güzel bir kanaat sahibi oluruz. Ensar'ın, Akabe'de Hz. Peygamber (s.a.v.)'e yaptıkları biatin terimlerine sahip bulunuyoruz. Ayrıca Hadis-i Şeriflerde de biat terimlerine ait birçok misal vardır. Mesela, Hz. Cabir'den gelen rivayette «Ben Hz. Peygamber (s.a.v.)'e şu terimlerle biat ettim...» denmektedir. 

Hatta seçimden sonra, devlet Reisi'nin yaptığı konuşma Hz. Peygamber (s.a.v.) için de mevzubahistir. Bu hususda malumat; sahibiyiz. Ben fazla teferruata dalmak istemiyorum Yalnız şunu söyleyeyim ki, Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın da seçimden sonra yaptığı konuşmasında, siyasetinin nasıl olacağını açıklamıştır.

     Hz. Ebu Bekir (r.a.)’ın konuşması çok mühimdir. O, Devlet Reisinin, vazifelerinin ve haklarının neler olduğunu açıklamıştı. Aynı şekilde toplumun da hakları ve vazifelerini belirtmişti. Bu hususu tamamlamak için söyleyeyim ki, seçimden sonra yapılan konuşmalar, Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.), Hz. Ali (r.a.) ve daha sonra gelen halifeler için de mevzubahistir. İslam Devlet Reisi'nin hakları ve vazifeleri hakkında İslam düşüncesinin tekamülünün anlaşılması için bu konuşmalarda birçok malumat vardır.

     Şunu diyebiliriz ki, Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın seçimi, modern manada bir seçim değildi. Bugünkü seçimlerde, seçme hakkına sahip olanlar birisini seçmek için oy kullanır; sonra bu oylar sayılır ve seçilen kişi parlamentoya gelip yemin eder. Yani önce bir seçim vardır ve bu seçimden sonra da seçilen iktidara gelir. Fakat Hz. Ebu Bekir (r.a.) için böyle bir şey yoktur. Başşehrin yani Medine'nin birkaç belli şahsı, Hz.Ebu Bekir (r.a.)'i seçiyor, biat ediyor ve geriye kalan müslümanlar da bunu tasdik ve kabul ediyorlar. Netice olarak İslam’da seçim usulü çok mühim değildir. Yani Devlet Reisinin seçilip, sonra iktidara gelmesi veya seçilmiş durumda olan Devlet Reisine biat edilmesi hususları İslamiyet için fazla mühim olan şeyler değildir. Her iki şekil de müslümanlar tarafından alınabilir. Çünkü bu hususta, Kur'an-ı Kerim veya Hadis-i Şeriflerde bir açıklama yoktur. §

Ana Sayfa