HALÎFENİN SEÇİMÎ
Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın hangi
şartlar altında hilafet'e seçilmiş olduğunu belirtmiştik. Özetle
belirtecek olursak, Hilafet konusunda Hz. Peygamber (s.a.v.), herhangi bir
emirde bulunmuş olsaydı veya kendinden sonra gelecek olan Halife'yi tayin etmiş
olsaydı, müslümanlar bu emirleri ihmal etmeyecek ve bu emirlere uyacaklardı.
Ne Muhacirun, ne Ensar ve ne de başka bir müslüman grup, bu
emirleri ihmal edemeyecekti. Bilhassa, Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından, biri
seçilmiş olsaydı, bu şahıs için çekinmeden ve korkmadan: «Hz. Peygamber
(s.a.v.) beni seçti, bana biat etmeniz lazımdır.» diyebilirdi.
Bu hususta, bilhassa Hz. Ali (r.a.)'in tavrı dikkat çekicidir. Bu konuyu daha
sonra ele alacağız. Şimdilik şunu söyleyebiliriz ki, Şiî mezhebindeki müslümanlara
göre Hz. Peygamber (s.a.v.), kendinden sonra Hz. Ali (r.a.)'yi Hilafete seçmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefatından hemen sonra, niçin Hz. Ali (r.a.) müslümanlara gelip «Hz. Peygamber (s.a.v.) beni halife seçmişti, bana biat edin» demedi? Bu, ne Şia ve ne de Sünnî'ler tarafından itiraz edilmeyen bir vakıadır. Şu halde diyebilirim ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) bu mevzuda herhangi bir emir vermemişti.
İnsan cemiyetlerinde iktidara gelen şahıslar, çeşitli şekillerde hareket
edebilirler: Bazen, bir cemiyette boşluk olur, yani o cemiyetin idarecisi olmaz; bunun üzerine, o cemiyetin fertleri, kendi aralarında, bu boşluğu doldurmak için birisini başa getirirler. Bu, ya seçimle, ya tayinle yahut başka bir şekilde olur. Her hal-ü kârda bir toplumda idari bir boşluk olunca, cemiyeti idare etmek için birisi getirilir. |
Bu
bilinen genel bir metoddur. İkinci bir ihtimal de şudur. Bir cemiyette, bir reis bulunur, bu reis ölmeden evvel kendine bir veliaht tayin eder. Bu durumda veliaht, baştaki reisin itibarı vasıtasıyla kabul edilir; bu da ikinci bir metoddur. Üçüncü bir metod daha vardır: Cemiyetin iktidardaki reisine veya onun veliahdına karşı başka bir şahsın başkaldırısı olabilir. Böyle durumlarda muhtemelen bir savaş çıkar. Kuvvetli olan, iktidarı alır. Bu, ister bir şahsın iktidarının başında olsun, isterse devamında olsun. Yani uzun zamandan beri, iktidarda olan Reise isyan edilebilir, savaş olur ve isyan eden kazanırsa iktidarı ele alabilir. Bütün bunlar günümüzde dahi ihtimal dahilinde olan şeylerdir. Krallıkla idare olunan yerlerde olsun, cumhuriyetle idare olunan yerlerde olsun, bütün bu metodlar mevcuttur. Yani seçimler, tayinler, hükümet darbeleri vs. günümüz cemiyetlerinde dahi rastlanan olaylardandır. Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın durumunda görüyoruz ki, ortada bir boşluk mevcuttu. Yani Hz. Peygamber (s.a.v.) vefat etmiş ve yerine hiç kimse seçilmemişti. Ortada, bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.)'in tayin ettiği bir şahıs da yok, fakat bir çok aday mevcuttu. Sonuç itibariyle Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın adaylığı ortaya konur ve %100 olmazsa bile buna yakın bir ekseriyet O'nun halifeliğini onaylar. İlk önce Beni Sa'ide sakifesinde toplananlar Hz.Ebu Bekir (r.a.)'e biat ederler. Bunu müteakip İslam Devletinin diğer şehirleri, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefatı ve O'nun yerine Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın Halife tayin edildiğini duyunca onlar da biat ederler. |
![]() |