KURAN'DA RAB KELİMESİNİN KULLANILIŞI
Rab kelimesi Kuran'da, az önce zikrettiğimiz bütün
mânâlarda kullanılmaktadır. Bazı yerlerde bu mânâlardan biri veya ikisi,
bazı yerlerde de, daha fazla mânâ kastedilebilir. Bir üçüncü yerde, kelime
aynı anda beş mânâda birden kullanılabilir. İşte bu mânâda kullanılan
Kuran âyetleri:
Birinci mânâda...
"(Yusuf:) "Allah'a sığınırım. Doğrusu o benim rabbimdir.
Beni en güzel şekilde barındırmıştır."(Yusuf,23) (Müfessirlerden bazısının yaptığı gibi,
âyette Yusuf (a.s.)'un rabbi kelimesi ile Mısır Azizini kastettiği zannına
kapılınmamalıdır. Zira daki zamir, Yusuf (a.s.)'un meazallah
sözü ile sığındığı Allah'a aittir. Allah lâfzı, işaret zamirine yakın
iken, hangi ihtiyaca binaen yakında zikredilmemiş bir şahsa ait olduğu
kabul ediliyor? Eseri Arapça’ya çeviren M. Kâzım Sebbak
şöyle diyor: "Üstad Mevdûdî'nin
deki zamirin Mısır Azizine raci
oluşunu yanlış bulduğu şık, Taberî Tefsiri (V,
108)'nin Mücâhid ve İbn İshak'tan nakledilmeyen rivayetlere
dayanıyor. Doğru gördüğü şık ise, et-Taberî'nin
Mecmeu'l-Beyan (V, 223)'da rivayet ettiği "Denildi
ki, zamir Allah'a racidir." Mânâ: "Allah
rabbimdir, bana iyilik etti, beni peygamber kıldı, O'na ebediyyen isyan etmem" şeklindeki ibaresine dayanmaktadır.)
İkinci mânâda...
(Birinci mânâdaki tasavvurlarla beraber)
"İşte o taptıklarınız benim düşmanımdır. Fakat alemlerin
Rabbi böyle değil. O (Rab) ki, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.
Bana yediren, bana içiren O'dur. Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur"
(Şuara, 77-80).
"Size ulaşan her nimet Allah'tandır. Sonra size her hangi
bir keder ve musibet dokunduğu zaman ancak O'na tazarru ve feryat edersiniz.
Nihayet O, sizden bu keder ve musibeti açıp giderdiği vakit ise içinizden
bir takımları, bakarsınız ki Rabblerine eş tutuyorlar"(Nahl,53-54).
"De ki: O her şeyin Rabbi iken, ben Allah'tan başka bir
Rab mı arayacağım?" (En'am,164).
"O, doğunun da batının da Rabbıdır. O'ndan başka hiç
bir ilâh yok. O halde güvenecek ve dayanacak olarak O'nu tut" (Müzzemmil,
9)
Üçüncü mânâda...
"O sizin Rabbinizdir. Ve nihayet ancak O'na döndürüleceksiniz."
(Hûd, 34).
"Nihayet hepinizin dönüp gidişi, ancak Rabbinizedir"
(Zümer, 7).
"De ki: Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak" (Sebe,26)
"Yerde yürüyen hiç bir hayvan ve iki kanadı ile uçan hiç
bir kuş hariç olmamak üzere, hepsi sizin gibi ümmetlerdi. Biz o kitapta
hiç bir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet hepsi de ancak Rablerine toplanıp
getirilirler" (En'am, 38).
"Sûra üfürülmüştür. Artık bakarsın ki, onlar kabirlerinden
kalkıp Rablerine doğru koşup gidiyorlar" (Yasin, 51)
Dördüncü mânâda...
(Üçüncü mânâdan bazı tasavvurlarla beraber)
"Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini Rabler
edindiler" (Tevbe, 31)
"...Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabler edinmeyelim.
(Âl-i İmran, 64).
Bu iki ayette Rablerden amaç, genellikle ümmet ve toplulukların
önder ve rehber edindikleri kimselerdir. Onlar emir ve yasaklarına boyun
eğerler, şeriat ve kanunlarına tabi olurlar, Allah'ın gönderdiği hiç bir
delile dayanmaksızın haram ve helal dediklerine inanırlar, bütün bunlardan
öte, kendiliklerinden emir ve yasak koyabileceklerine imân ederler.
"İkinizden biriniz efendisine (rabbine) şarap içirecek"
(Yusuf- 41).
"Bu ikisinden kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki: Beni
efendinin (Rabbinin) yanında an. Fakat şeytan efendisine (Rabbine) hatırlatmayı
ona unutturdu" (Yusuf 42). "Yusuf’a elçi gelince -Efendine dön
de, ellerini kesen o kadınların zoru ne idi? Kendisine sor. Şüphe yok
ki benim Rabbim onların fendini hakkıyla bilicidir- dedi" (Yusuf,
50). Yusuf, (s.a) bu ayetlerde Mısırlılara hitaben, Mısır Azizini rab,
efendi kelimesi ile isimlendiriyor. Çünkü Mısırlı'lar onun yüce otoritesine
ve merkezi kişiliğine inanıyorlar, emir ve yasak koymaya sahip olduğuna
îman ediyorlardı. O günkü pratik hayatta O, onların rabbi durumunda idi.
Yalnız Yusuf’un (s.a) Rab kelimesini kendi nefsine nispetle Allah'tan
başkası için kullanmıyordu. Zira O, Firavun'un (bu anlamda) Rablığını
kabul etmiyordu. En üstün Kudret sahibi, emir ve nehyin gerçek maliki
olan Allah'a inanıyordu.
Beşinci mânâda...
"Şu beytin Rabbine ibâdet etsinler onlar. O Rab ki onları
açlıktan kurtarıp doyuran, kendilerine korkudan eminlik verendir."
(Kureyş, 3-4)
"Galebe sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları
vasıflardan yücedir, münezzehtir" (Saffat, 180).
"Arşın Rabbi olan Allah,onların vasfedegeldikleri her
şeyden
yücedir,münezzehtir"(Enbiya, 22).
"De ki: Kim o yedi göğün Rabbi ve o büyük Arşın sahibi?"
(Müminûn, 86).
"O, göklerin ve yerin ve bunlar arasında ne varsa hepsinin
Rabbidir. Doğuların da Rabbidir O." (Saffat, 5)
"Hakikat şu: Şi'ra yıldızının Rabbi de O." (Necm,
49)
|