İTAAT ANLAMINDA İBADET
Bu âyetlerden sonra, ibâdet kelimesinin ikinci anlamını
ifade eden ayetleri görelim. Allah’u Teâlâ şöyle buyurur:
"Ey Adem oğulları! Şeytana ibâdet etmeyin diye size emir
vermedim mi? Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır" (Yâsîn, 60).
Açıkça görülen şudur: Hiç bir kimse bu dünyada şeytanı ilâh
tanımaz; bilakis bütün gücü ile ona lanet eder ve kendisinden uzaklaştırmaya
gayret eder. Bunun için, Allah’u Teâlâ'nın kıyamet gününde Âdemoğullarına
yükleyeceği suç, dünya hayatında şeytana tapmaları değil, onun emrine
itaat etmeleri, hükmüne tabi olmaları ve gösterdiği yollara süratle koşmaları
olacaktır.
"Meleklere, O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allah'ı
bırakıp ibâdet ettikleri şeyleri hep bir araya toplayın da cehennem yoluna
götürün (dediler)" (Saffât, 22, 23).
"Onlardan
kimi, kimine yönelip birbirini mesul tutmaya kalkışırlar" (Saffât, 27). "Hakikat siz, derler; bize sağdan (suret-i
haktan) gelirdiniz"
"(Tabi oldukları da) "hayır, siz (esasen) iman ediciler
değildiniz" derler" "Ve bizim size karşı bir hakimiyetimiz
de yoktu. Bilakis siz de (bizim gibi) azgınlar güruhu idiniz" (Saffât,27-30). Kur'an-ı Kerim'in hikâye ettiği ibâdet edenlerle,
ibâdet edilenler arasındaki bu karşılıklı konuşmaya iyice dikkat edildiği
takdirde, açıkça şu görülecektir: Burada mabutlardan maksat, kavmin taptığı
ilâhlar ve putlar değildir. Bilakis onlardan maksat, halka görünüşte iyilik
yapıyoruz izlenimini verirken sapıklığa sürükleyen, temiz Hıristiyan aziz görünüşü altında insanların huzuruna çıkarak,
şerri ve fesadı, ıslah adı altında yayan liderler ve kılavuzlardır. Onları,
cüppe ve teşbihleri ile aldatıp, kendilerine tâbi kıldılar. Onların, hilekarları
körü körüne taklit etmelerini onların emir ye
hükümlerine uymalarını, yüce Allah bu ayette ibâdet kelimesi ile dile getirmektedir.
"Onlar, Allah'ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini, Meryem'in
oğlu Mesih'i Rabler edindiler. Halbuki bunlar da, ancak bir ilâh (olan
Allah)a ibâdet etmelerinden başkası ile emrolunmamışlardır."
(Tevbe, 31).
Bu âyette geçen Allah'ı bırakıp haham ve
rahiplerini
ilâh edinmelerinden maksat, onların emir vermek, yasak koymak yetkisine
sahip olduklarına iman edip Allah'tan ve Resul’ünden
gelmiş bir delile dayanmaksızın onların kendiliklerinden koydukları hükümlere
itaatlerdir.
Bu mânâyı Rasullalah (s.a) sahih
hadislerinde bizzat açıklamıştır. Rasulullah (s.a)'a: "Biz alimlerimize
ve büyüklerimize ibâdet etmedik" dedikleri zaman, Rasulullah (s.a)
şöyle buyurmuştu: "Onların helal kıldıklarını helal, haram kıldıklarını
haram saymıyor muydunuz?"
|