KAHRAMANLIK VE FEDAKARLIK ALANINDA YARIŞMA!
(Büyük şehit Seyyid
Kutub'un bu makalesi, Kahire'de 13.11.1951 tarihinde "Ed-Dava"
adlı dergide yayınlanmıştır.)
Önündeki engelleri yıkmak için coşup akan seller gibi, bu günlerde de
konferans salonları ve Müslüman Kardeşlerin dernekleri önünde biriken
ve toplantılara katılmak hususunda büyük bir ilgi gösteren imanlı gençler
de aynı şekilde arzulu ve coşkulu görünmektedirler. Hatta ben; bu imanlı
gençlerden yüzler ve binlerce kişinin merdivenlerde meydana getirdiği
izdihamdan dolayı merdiven duvarlarının çöktüğünü gördüm. "Müslüman
Gençler Cemiyeti"nin genel merkezinde, saf saf olup ayakta saatlerce
omuz omuza duran bu imanlı gençlerden binlercesiyle görüştüm. Çok iyi
bilindiği gibi, "Müslüman Kardeşler" teşkilâtı, gençliğe başka
bir gözle bakar ve ona ayrı bir önem verir...
Acaba bu gençler, hangi şey hususunda coşkulu görünüyorlar? Hangi ganimet
ve menfaati elde etmek için birbirlerini itişip kakışıyor? Hangi maddi
dereceyi elde etmek için birbirleriyle yanşıyorlar?
Şüphesiz bu gençler, dünya menfaatini elde etmek için birbirleriyle didişmiyorlar.
Yeryüzünün her hangi bir bölgesinde meydana gelen bir ganimeti, elde etmek
için koşuşmuyorlar. Düğün, bayram, eğlence veya bir törene koşmak için
birbirleriyle yarışmıyorlar.
Bu imanlı gençler, canlarını hak yolda seve seve feda etmek, temiz kanlarını
akıtmak ve ölmek için yarışıyorlar. Zorluk ve darlık anlarında düşmana
karşı çarpışmaya, din ve vatan uğrunda savaşmaya koşuyorlar. Hürriyet
ve bağımsızlık için her şeylerini feda etmeye hazır olduklarını ispat
etmek için itişiyorlar...
Bu imanlı gençler, hayatlarını, mallarını, geleceklerini, ümitlerini,
zevklerini ve bütün dünyalarını davaları uğrunda seve seve feda ediyorlar.
Bu imanlı gençler, karşılığında hiç bir şey almadan her şeylerini vermeye
hazırdırlar. Oysa Mısır, uzun bir müddetten beridir kendisinden her şeyi
alıp, karşılığında hiç bir şey vermeyenlerden şikâyetçidir. Evet, Mısır
halkı, alıp satmayan veya satıp hiç birşey almayan kimselerden bezmiştir.
İnkarcıların, cimrilerin, korkakların ve hainlerin elinden bu ülke çok
çekti.
Bu imanlı gençlik, bütün dünyada olduğu gibi bağımsızlık, hürriyet ve
kurtuluş yolunda akan seller gibi akmakta ve çağlayan sular gibi çağlayıp
coşmaktadır. Kabına sığmayan ve derneklerimizin kapısında, saflar halinde
duran, emperyalizme ve siyonizme karşı birlik ve bütünlük içinde haykıran
bu imanlı gençlik, yeni bir fecrin doğuşunu müjdelemektedir. Bu millet,
yetmiş yıldan beri bilfiil emperyalizmle çarpışmaktadır. Emperyalizm,
savaşla ve maddi güçle onu yenemeyeceğini kesin olarak anladıktan sonra,
onu içten yıkmayı, emperyalist emelleri doğrultusunda eğitmeyi ve öylece
teslim almayı plânladı. Daha önce de işaret ettiğimiz gibi siyasi, askeri,
sosyal ve eğitim alanlarında bu plânlarını uygulamaya koyuldu. İman, cesaret,
kahramanlık, askerlik ve cihâd ruhunu bu ülkenin kalbinden söküp atmaya
çalıştı.
Fakat, yüce Allah'a binlerce şükür olsun ki, emperyalistler bunu tam olarak
başaramadılar. Hesaba katmadıkları ve hiç ummadıkları yerlerden, karşılarına
imanlı bir gençlik çıkıverdi. Emperyalizmin plânını boğdular ve silâhlarını
geri teptirdiler. Bu gençler, kalp ve ruhlarına vurulan zincirleri kırdılar,
iman ve cihâd ruhu ile coştular. Emperyalizmi ve siyonizmi lanetlemek
için meydanları doldurdular...
Emperyalizm, açlık, yoksulluk, çile ve göz yaşlarıyla örülen ve düzenlenen
askerlik sisteminin Mısır'da, askerlik ve cihâd ruhunu öldüreceğini sanmış
ve öylece plânım hazırlayıp uygulamıştı. Daha sonraları gerek yaptığı
hesapta ve gerekse uyguladığı plânda yanıldığını anladı. Çünkü bu plân
Mısır'da, gerek askeri Öğrenciler ve gerekse askerler arasında ahlâkî
yozlaşma olarak baş gösterdi. Dinî, millî duygular silindi ve mukadres
olarak bilinen bütün manevi değerler ayaklar altında çiğnenmeye başlandı.
İngilizler, bilindiği gibi askeri varlığıyla bu ülkeden çıkarıldı. Fakat
o, emperyalist emellerini gerçekleştirmek için kendisine yerli vekiller
bırakıp gitti. İngilizin geride bıraktığı vekiller, Mısır için ve Mısır'ın
geleceöl için daha tehlikeli ve zararlı oldular. Bunlar Mısır'da, yeniden
emperyalizmin uygulayıcısı ve destekleyicisi oldular. Mısır halkının üzerinde
yürüttükleri yıkıcı propagandalarla, kalp ve ruhlarında askerliğin sevgi
ve heyecanını söndürdüler. Uzun bir müddet boyunca emperyalizm ve onun
yerli uşakları Mısır'da, pervasızca istedikleri gibi at oynattılar. Müslüman
halkı aç, sefil, perişan, çile ve ızdırap içinde bıraktılar. Anneler,
hanımlar ve çocuklar gözü yaşlı ve boynu bükük kaldılar.
Emperyalizmin bütün bu çabalarına rağmen, Mısır'ın imanlı gençliği, hiç
bir şeyi dinlemeden önünde örülen bütün engelleri yıkarak ilerliyor. Tarihi
şerefini, yeniden elde etmeye çalışıyor. Müslüman Kardeşler saflarına
katılmaya ve onlarla birlikte çalışmaya koşuyorlar. Emperyalizmin, kendi
ülkelerinde meydana getirdiği çirkin manzarayı, görüyor ve bunu nasıl
düzelteceklerini düşünüyorlar. Artık, bu yüce vazifenin idraki içinde
çalışıyorlar. Allah yolunda ve ülkenin, emperyalizmin bütün bağlarından
ve her türlü baskılarından kurtulması uğrunda seve seve şehit olmaya hazır
olduklarını haykırıyor lar.
Şimdiye kadar Mısır'da yapılan partiler arası çekişmelerin hepsi, zararlı
ve tehlikeli olmuştur. Bunun ne millete ve ne de ülkeye hiç bir yararlı
yönü yoktur. Bu çekişme ve tartışmaların amacı, maddi çıkarlar elde etmek,
ganimetlere konmak ve hükümetin başına geçebilmektir. Bu uğurda harcanan
çabalar ve bu yolda yapılan yarışlar hep boşa çıktı, millete ve vatana
hiç bir yaran olmadı.
Bu gün imanlı gençler arasında yapılan yarışma ise, bütünü ile millet
ve vatan için hayırlı ve yararlıdır. Allah'ın izni ile bu yarışma, daha
hayırlı neticeler sağlayacaktır. Bu yarışma, maddi çıkarlar için değil,
millî ve dinî değerleri elde etmek içindir. Bu yarışma, şeytanın gösterdiği
bâtıl yoldan değil, yüce Allah'ın gösterdiği hak yoldadır.
Bu yarışa; hak yolda savaşmak ve sadece yüce Allah'ın hükmünü egemen kılmak
isteyen ve bu uğurda malını, canını ve bütün varlığını seve seve harcayanlar
katılsın. Niyetleri sağlam ve temiz, kalpleri ihlas ve samimiyetle dolu
olanlar gelsin ve bu yolda yarışsın!..
Askerlik, kahramanlık ve fazilet duygusu ile ruh ve kalpleri çarpanlar,
hangi dernek, cemiyet ve safta bulunursa bulunsunlar, saygı değer kimselerdir.
Bunlar, emperyalizmin pisliğinden arınmış ve yeniden kurtuluş yolunu arayan
yüce ruhlu kahramanlardır. Kölelik duygusunu kalplerinden tamamen silmiş,
yabancı kültürün etkisinde kalmayarak kurtuluş ve bağımsızlığa doğru yol
almışlardır. Şahsî çıkarlarını ayaklan altına almış, din ve millet için
şehit olmaya ant içmiş imanlı gençlerdir. Bu kahraman gençler, hayatlarını
ve maddi imkânlarını en yüce gayeler uğrunda seve seve harcarlar. Hiç
kimseden çekinmezler ve sadece yüce Allah'ın rızasına ermeyi düşünürler...
Ey imanlı gençler! Şu gerçeği iyi bilin ki, bu günlerde bizlere yöneltilen
baskı ve işkencelerin ardında, kurtuluş ve zafer günlerinin aydınlığı
görünüyor. Eğer biz, bu yolda sabreder, zorluk ve baskılara katlanır,
hak ve doğru bildiğimiz yoldan sapmaz, nefsimizin kötü ve çirkin arzularından
arınır, gözümüzü "dört açıp hedefimize doğru yol alırsak, mutlaka
zafere ulaşırız. Şahsî ve nefsi zevklerden ve geçici süslerden uzaklaşıp,
yüce gayeler peşinde koşarsak, mutlaka üstünlüğü elde ederiz.
Saydığım bu gerçekler nefsimizde tamamlanırsa, iyi bilin ki, zafer günleri
pek yaklaşmıştır. Böyle durumda zorluk ve baskılar, zaferi engelliyemezler.
Bütün mesele, davayı tam olarak kavramak, zaferin pek yakın olduğuna inanmak
ve bütün şahsî ve nefsî duygulardan arınmaktır. Gerçek ve kahraman müslümanların
ahlakıyla ahlâklanmak ve onların gösterdiği cesarete sahip olmaktır.
Hepiniz çok iyi bilin ki, emperyalistler bizi kuvvet zoru ile teslim almaya
güç yettirememişlerdir. Saflarımızın arasına soktuğu fitne ve bozgunculuk
propagandaları ile bizi önce parçalamış ve daha sonra da teslim almıştır.
Kafalarımıza soktuğu yanlış bilgilerle önce bizi zehirlemiş, kültür ve
inancımıza düşman yapmış "ve daha sonra da bizi yenmeyi başarmıştır.
"Beyaz ırk, Esmer ırktan üstündür. Bu yüzden Esmer ırkın, Beyaz ırk
tarafından yönetilmesi gerekmektedir. Batı uygarlığı, uygarlığımızdan
üstündür. Bu yüzden batı uygar, lığını, kabul etmek zorundayız. Doğulu
olarak uygarlığımız son bulmuştur. Artık, insanlığa verecek bir şeyimiz
yoktur..." gibi sözler ve kanaatler, bizi içten yenilgiye uğratmıştır.
Eğer biz, gerek işgal etme ve gereKse emperyalist emellerini uygulamada
ingilizlere yardım etmemiş olsaydık, onların bizi yönetmelerine imkân
yoktu. Gerek maddi destek ve gerekse makam ve rütbe vaadi ile kandırdıkları
bazı hainler vasıtası ile işlerini yürütmekte ve istediklerini yapabilmektedirler.
Gene bunlar vasıtası ile ve özel casusları ile bilgi toplamakta ve böylece
emperyalist emellerini uygulamaktadırlar. Eğer İngilizler, aramızda kendileri
için yardımcı ve destekçi bulmamış olsalardı, bizleri içten bölmeye ve
öylece yönetmeye güçleri yetmezdi. Maddî ve askeri gücü ne kadar çok ve
üstün olursa olsun, bunu yapmasına imkân yoktu. Ve böyle bir işi yapmaya
da kalkışamazdı.
İngilizin, yeniden verimli Nil vadisini elde etmek üzere bütün askeri
gücü ile Mısır'a saldırmasından korkmuyoruz. ( İngilizler; Mısır ordusunun
İsrail saldırısı karşısında yenilgiye uğradığı 5 Haziran hezimeti dolayısı
ile şöyle dediler: -Biz tekrar Nil vadisine saldıracaktık. Ancak, İsrail'in
5 Haziran'da Mısır'a saldıracağını biliyorduk. Böyle bir durumda Amerika'nın
Mısır'a müdahalesinden korktuğumuz için bu saldırıdan vaz geçtik.")
Keşke öyle bir işe kalkışsa da Mısır'ın kahraman ve imanlı gençliğinden
ders alsa; Fakat, İngiliz orduları Mısır'ı işgal edemezler. Çünkü, onların
vekilleri, emperyalist emellerini uygulamada, halka baskı yapma hususunda
onları aratmayacak kadar sadakatle çalışıyorlar. Onların hizmetlerini
görme hususunda, asla kusur etmiyorlar.
Yüce Allah'ın yardımı ile, Mısır'ın imanlı gençliği, Nil vadisini emperyalizmin
her türlü baskı ve kirli emellerinden kurtarıp arındıracaktır. Emperyalizm,
bundan sonra bu ülkede, kendisine hiç bir yardımcı ve destekçi bulamayacaktır.
Onun maddi ve askeri gücü de kendisine hiç bir yarar sağlayamayacaktır.
Yirmi milyon insanın kalbi, bu iman ve heyecanla atıyor. Bir tek karış
mukaddes toprağı için topluca canını feda etmeye hazırdır. Yüce Allah'ın
yardımı ile bu millet, eski şerefini yeniden elde edecektir. Bu şerefi
elde etmek isteyenler, gelsin bu yanşa katılsınlar!..
|
|
 |
|