EY FEDAİLER TOPLULUĞU, YOLUNUZA DEVAM EDiNiZ!
"Ey
Peygamber! Müminleri savaş için coştur. Sizden sabırlı yirmi kişi, onlardan
ikiyüz kişiyi yener. Sizden yüz kişi, inkâr edenlerden bin kişiyi yener.
Çünkü onlar, anlayışsız bir topluluktur." (Enfâl: 65)
EY
FEDAÎLER TOPLULUĞU , YOLUNUZA DEVAM EDİNİZ!
(Bu makale, Seyyld Kutub'un kalemiyle 20.11.1951 tarihinde Kahire'de yayınlanan
"Ed-Dava" adlı haftalık dergide yayınlanmıştır. Bu dergi. 1954
de kapatıldı. Bu makale, o günün İslâmî hareketinden söz ettiği için kaynak
yönünden pek büyük bir önem taşımaktadır. Bu makale yayınlandığı zaman,
israil yahudi devletini kuran ve koruyan ingiliz ordusu Mısır'da idi...)
Artık hükümet başkanına ve yetkili bakanlıklara her şeyi açık ve kesin
olarak en güçlü bir sesle söylememizin anı gelmiştir. Bizim gizli ve kapalı
hiç bir yönümüz yoktur. Bütün işlerimiz açıktır. Bizi bilmeyen hiç kimse
yoktur. Size, açık açık söylüyoruz: Hayır, fedailer topluluğunun derneği
asla kapatılamaz. Bunu kapatmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Hükümetin kapatmayı
tasarladığı fedailer topluluğunun derneği, bu yersiz ve anlamsız karara
boyun eğmeyecektir. (Bu makalenin kaleme alınışından 18 yıl sonra fedailer
topluluğunun derneği, yeniden baskı altına alınmakta ve kapatılmasına
gidilmektedir...)
Fedailer topluluğu, bu idam kararına karşı çıkacak ve kolay kolay bu karara
teslim olmayacaktır. Hayır, hükümetin, istediği her şeyi yapmaya gücü
yetmeyecektir. Hükümet yaptığı her şeyi, önce düşünsün ve eğer yapmak
istediği şey, vatanın geleceği için hayırlı ise yapsın. Eğer yapmak istediği
şeyler ve almak istediği kararlar, bu vatanın geleceği için zararlı ise,
hemen vaz geçsin. Devlet işlerinde veya siyasi diplomasilerde daima bu
gerçeği, göz önünde bulundurmalıdır.
Hükümet; bu gerçeklerden yüz çevirmiş olarak her yerde binlerce Mısır'lı
müslümanın temiz kanı dökülürken, namusu ayaklar altında çiğnenirken ve
her türlü haksızlıklara maruz kılınırken basit siyasi ve diplomasi esaslar
dahilinde oyalanıp durmaktadır...
İngilizlerle barış içinde bulunduğumuzu ilân eden bakanlar kurulu, bu
inancını bütün Mısır'lı vatandaşlara da kabul ettirmeye çalışmaktadır,
iki devlet arasında siyasi temsilci ve elçilikler bulundurmakta, ekonomik
ilişkiler içinde yatırımlara gidilmekte, fedailer topluluğunun elinde
bulundurduğu silâhlan almak ve onların derneklerini kapatmak hususunda
İngiliz polisi ile iş birliği yapmaktadır. Mısır ordusu ve polisinin elindeki
silâhları, rafa kaldırmak üzere silâhlarını teslim ettikleri gibi, fedailer
topluluğu silâhını, asla teslim etmeyecektir. Çünkü fedailer topluluğunun,
bu hükümete ve aldığı kararlara itimadı yoktur. Bu hükümet, İngiliz baskısı
altındadır ve aldığı bütün kararları İngilizlerin siyasi baskısı ile almaktadır.
Bu yüzden de bu hükümetin ve bakanlar kurulunun aldığı kararlara güvenmiyoruz.
Evet, Mısır ordusu ve polisi İngilizlerin siyasi denetimi altındadır.
Bunu hiç kimse inkâr edemez...
Ben sadece gerçeği söylüyorum. Görünen ve herkes tarafından bilineni yazıyorum.
Yoksa bakanlar kurulunu ihanetle itham etmiyorum. Evet, ben sadece, gerçek
olanı yazıyor ve bu bakanlar kurulunun ülkeyi hürriyete kavuşturmak için
çarpışma niyetinde olmadığır: söylüyorum. Bakanlar kurulu, ingilizlerle
nasıl siyasi ve diplomasi ilişkiler kurulacağı ve bu alanlarda yapılacak
antlaşma ve müzakerelerin hangi esaslara dayanması gerektiğini tartışmaktadır.
Bu şartlar altında, İngilizlere karşı savaş ilân etmesini veya İngiliz
askerlerini müslüman topraklarından atmak için göğüs goğüse çarpışmasını
da bu hükümetten istemiyoruz. Bu hükümetten istediğimiz tek şey, halkı
kendi vazifesini yerine getirmesi için serbest bırakması ve halk üzerinden
siyasi baskılarını kaldırmasıdır. Eğer hükümet, bunu yapmaz ise, halk
kendi vazifesini - hükümet razı olsa veya razı olmasada - bizzat yerine
getirecektir. Evet, bu müslüman halk, hükümete rağmen, bu yüce ve mukaddes
vazifesini yerine getirmeye azimlidir. Hangi şartlar altında olursa olsun
mutlaka bu vazife yerine getirilecektir. Eğer hükümet dilerse, bu yüce
ve mukaddes vazifenin yerine getirilmesi için verilecek savaşa katılabilir
ve halkı gizlice destekleyebilir. Yok, eğer böyle bir niyeti yok ise,
o zaman halkın önünde engel ve düşmana baskı aracı olmaktan çekilsin.
Halkı, düşmanla baş başa bıraksın... Bu kahraman müslüman halk, hürriyet
ve bağımsızlığını elde edinceye ve islâm topraklarını emperyalistlerin
çizmesi altından kurtarıncaya kadar savaşacaktır'...
Biliyoruz, halkın silâhlanması ve hürriyet için haeıriık içinde bulunması
emperyalist İngiliz kumandanlarının hoşuna gitmez. Bu yüzden de kendi
siyasi nüfuzunun gölgesinde bulundurduğu bu hükümetin bakanlar kuruluna,
halktan silâhların toplanmasını ve fedailer topluluğunun lokal ve derneklerinin
kapatılmasını istemektedir. Kahraman müslüman halkın, bu hazırlığından
ve savaşmak için azimli oluşundan iç ve dış düşmanlar korkmaktadırlar.
Onlar çok iyi biliyorlar ki, bu müslüman halk, kendi hallerine bırakıldıkları
zaman, hürriyetlerini elde edinceye kadar savaşacak ve düşmanlarını yurdundan
atacaktır. Yalnız bununla yetinmeyecek, içten ve dıştan her türlü haklarını
ve bağımsızlıklarını elde etmesini de bilecektir.
İç ve dış düşmanlar, bu yüzden hürriyet arabasını hareket ettirmemek için
elele verip engellemeye çalışmaktadır. Eğer bu araba, günün birinde hareket
etmeyi başarırsa, hiç bir kuvvet onu durdurmaya güç yetiremeyecektir...
Emperyalistler, bu gerçeği çok iyi bildikleri için halktan, halkın kıpırdanmasından
ve halkın silâhlanmasından korktukları kadar başka hiç bir şeyden korkmazlar.
Bütün korkulu rüyaları, halkın uyanması ve silâhlanmasıdır...
Yukarda da söylediğim gibi, hükümeti ihanetle itham etmiyoruz. Ancak,
emperyalistler halktan ve halkın silâhlanmasından korktukları için hükümeti,
fedailer topluluğunun derneğini ve hürriyetçilerinin lokallerini kapatmaya
zorlamaktadır.
Bu milletin kahraman evlâtlarına, ve fedailer topluluğunun imanlı gençlerine
uyanık ve dikkatli olmaları için çağında bulunuyorum. Siahlarını teslim
etmemeye, hangi ağır şartlar altında bulunursa bulunsunlar, yüce ve mukaddes
vazifelerini bırakmamaya çağırıyorum...
Eğer bakanlar kurulu, bu uyarımızı dinler ve halkı, başlamak üzere olduğu
hürriyet savaşından caydırmaktan vaz geçerse, kendisine teşekkür eder,
saygılar sunarız. İçinde bulunduğumuz siyasi baskılardan dolayı da mazur
görürüz. Emperyalizme, karşı neden baş kaldırmıyor diye de kendisini suçlamayız.
Bizden hiç kimse, bakanlar kurulundan, gücünün yetmeyeceği bir şeyi isteyecek
değildir.
Savaş için gerekli hazırlığı yapmadan önce, (Savaş için hazırlık! Bütün
kralların ihmâl ettiği ve sadece kendi şahıslarını koruyacak bir takım
beyinsizlerin eline, emperyalistlerden satın aldıkları modası geçmiş çalışmaz
paslı silahlar... Kral Faruk'da diğer krallar gibi sadece, kendi nefsini
düşünmüş ve cihâd ruhunu Mısırlı müslümanlardan söndürmeye sebep olmuştur.
Çağımızın bir çok kralı, hâlâ kral Faruk'un yolunu izlemektedir...
) bakanlar kurulundan emperyalist düşmana karşı savaş ilân etmesini isteyen
yoktur. Bizden hiç bir ferdin, hükümetten böyle bir istekte bulunacağını
da sanmıyorum. Ancak, bizim bakanlar kurulundan istediğimiz, halkın tırnaklarını
sökmemek ve onu savunmasız bırakmamaktır. Halkın, hürriyet ve bağımsızlık
için başlatacağı savaşın önünde durmamak ve fedailer topluluğunun derneklerini
kapatmamaktadır. İslâm ümmeti, vereceğiniz kararlara dikkatle bakmakta
ve fedailer topluluğu ise, neticeyi sabırsızlıkla beklemektedir.
Ben bu satırları yazarken, neler söylediğimi ve neyi kast ettiğimi çok
iyi biliyorum. Anlamayanlara ise, açıkça söylüyoruz ki; Fedailer topluluğu
hükümetten daha güçlüdür. Halkın onlara olan güveni kadar, hükümete karşı
güvenleri yoktur. Hükümetin düşmana teslim olduğu gibi, fedailer topluluğu
başını önüne eğe rek, düşmanına teslim olmayacaktır. Silâhlarını teslim
etme hususunda da asla boyun eğmeyecektir.
Evet, fedailer topluluğunun kahraman gençleri, İngilizle savaşacak ve
İngiliz askerlerini temiz ve mukaddes topraklarından atacaklardır. Emperyalizmin,
pis ayaklan ile kirlettikleri toprakları, şehit kanlarıyla arındıracaklardır.
Bu ülkeyi, İngilizlere mezar yapacaklar ve İngiliz askerini doğduğuna
pişman edeceklerdir. Bakanlar kurulu dilerse, Mücahitlerin yolundan çekilir
ve onlara engel olmaya çalışmaz. Bunu yaptığı takdirde kendisine müteşekkir
kalacağız. Yok, eğer fedailerin yolunda durur ve onların hareketlerini
engellemeye kalkışırsa, fedailer topluluğu önlerine çıkan her türlü engeli
temizlemeyi çok iyi bilir. Yollarına çıkanları ezip geçecekleri hususunda
da azimlidirler...
Ben bunları yazarken, neler söylediğimi ve neyi kast ettiğimi çok iyi
biliyorum. Hükümetin, düşünmeden alacağı kararların ve fedailer topluluğunun
derneklerini kapatmak için vereceği emrin neticesinde, bu ülkede nelerin
olacağı ve ne gibi vahim olayların cereyan edeceğini bildiğim için hükümeti
uyarıyorum. Emperyalist İngiliz kumandanlarına verdiği "Ülkede silâh
taşıma yasağı" sözünü, yerine getirmekten vaz geçsin. Verdiği bu
sözü, eğer yerine getirmeye kalkışırsa, bunu, sandığı gibi pek kolay yerine
getiremeyecektir. Başına büyük dertler açacak ve bir çok temiz kanın,
boşuna akmasına sebep olacaktır. Fedailer topluluğu, davalarında samimidirler.
Şimdiden söylüyoruz; yollarında - davalarına engel olmak için - duranlara
yazıklar olsun!..
Eğer hükümet, mutlaka bazı dernekleri kapatmak ve faaliyetlerine engel
olmak istiyorsa, meydanlarda ve sokaklarda çılgınca dans partisi düzenleyen,
"savaş değil aşk istiyoruz" diye nağralar atan çalgıcı ve müzikcilerin
çeşitli adlar altında açmış bulundukları dernek ve lokalleri kapatsın.
Bu gibi derneklerin, halkın yanında hiç bir değeri yoktur. Zarardan başka
bu ülkeye, sağladıkları her hangi bir yararlan da yoktur. Hükümetin bu
gibi dernekleri kapatması, bu milletin sevgisini kazanmaya vesile olacaktır.
Bir de bu ülkede öyle gerçek fedailer vardır ki, onların isim ve adresleri
bilinmez. Onlar, pusuda hürriyet ve bağımsızlık için gelecek günün, an
ve saatini bekliyorlar. Onların toplantı yerlerini ve aldıkları kararları
da kendilerinden başkası bilmezler. Bunlar, fedailer topluluğundan ayrı
olarak faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bunlar, lakap ve şifrelerle kendi
aralarında tanışırlar. Bu yüce ve mukaddes vazife için kendilerini adamışlardır.
Bunlar, emperyalizmin bütün baskı ve işkencelerine göğüs geren ve bağımsızlığa
kadar savaşacaklarına dair Allah'a söz veren kahraman kimselerdir. Hürriyet
ve bağımsızlığı elde edinceye kadar bu mukaddes yoldan yürüyecekleri hususunda
and içmişlerdir.
Allah ve vatan için samimi olarak yola çıkan bu mücahitleri, hiç bir kuvvet
durduramaz. Onlar, ne bu hükümete ve ne de emperyalistlere karşı boyun
eğmeyeceklerdlr. Ellerindeki silâhlarım da hiç kimseye teslim etmeyeceklerdir.
Hangi şartlar ve zorluklar altında bulunursa bulunsunlar, mutlaka bu yüce
ve mukaddes görevlerini yerine getireceklerdir.
Bu vatanın bir evlâdı olarak, ileride vahim neticeler doğuracak her hangi
bir yanlış karan almamak için hükümeti, uyarıyor ve bakanlar kuruluna
öğütte bulunuyorum. Bir yazar olarak bu, benim birinci vazifemdir. Bunu
yazmak zorundayım. Eğer ben bunu yazmaz ve bu hükümeti bu hususta uyarmaz
isem, yarın Allah katında sorumlu olurum. Bu milletin ve bu vatanın geleceği
için hayırlı olanı yazmaya devam edeceğim. Bu ülkenin evlâtlarının boş
yere birbirleriyle savaşmalarını, kalarını dökmelerini ve düşmanlarını
sevindirmelerini asla istemiyoruz. Düşman bizi içten bölmeye, parçalamaya
çalışmaktadır. Bu sinsi plâna karşı uyanık Olalım ve düşmanın oyununa
gelmeyelim. Düzen ve kanunu korumak amacı ile, bu ülkenin evlâtlarını
baskı ve işkencenin altına atmayın ve halkı kendinize düşman yapmayın.
Bu zararlı karar ve yanlışlıklarınızdan vaz geçin. Halkın, haklı isteklerine
kulak verin.
Yalan ve iftiralara kanmayın, gerçeği araştırın ve halkın birliğini sağlayın.
Ey fedailer topluluğu! Sakın gevşemeyin. Bildiğiniz ve inandığınız hak
yolda yürümeye devam ediniz. Önünüze çıkan her hangi bir engeli tanıyıp
dinlemeyin. Savaşın orta yerinde, silâhlarınızı bırakıp gerisin geriye
kaçmayın. Allah yolunda, cihâd emri için yürüyün ve hiçbir kuvvetten korkmayın.Bilin
ki Allah'ın yardım ve zaferi sizinledir. Bu yolda ölmek veya öldürmek
hususunda cesaretli olun. Allah yolunda ve vatan uğrunda çarpışanlar,
dünya ve âhirette aziz olacaklardır...
Ey fedailer topluluğu! Allah yolunda cihâd için hazırlıklı bulunun. Vatanın
mukaddes topraklarını, emperyalistlerin pis ayaklan altında çiğnenmekten
kurtarın. ölümü gözünüze alarak bu yolda yürüyün. Bu yolda ölmek ve şehitlik
mertebesine ermek, şereflerin en büyüğüdür. Bilin ki, sizin için mutlaka
iki güzel, iyi ve üstün mertebeden biri vardır: Zafer veya şehit olmak.
Bu hususta Allah, Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır: "Allah yolunda
öldürülenleri "ölü" olarak sanmayın. Belki onlar, Rableri katında
"diri" olarak yaşarlar." (Al-i İmrân sûresi, âyet: 169.)
|
|
 |
|