İnsan, ön yargıdan arınmış akıl duygusu ile önce
nefsini (kendini) ve sonra bütün âlemleri yaratan Rabbini bilip,
iman edebilir. Ancak, imanın ayrıntılarına giremeyeceği gibi dinî
kuralları hiç bilemez.
Aklını zorlayarak imanın ayrıntılarına girmeye
kalkışanlar, şeytanın fısıltıları ile hayal ve evham bataklıklarına
sürüklenir ve sonuçta hem imandan ve hem de akıldan yoksun kalırlar.
Yüce Allah buyuruyor:
"Allah, hiç kimseyi gücünün dışında bir şeyle
mükellef (sorumlu) kılmaz." (Bakara, 286)
Akıllarından kuşku duyulmayan bazı ünlülerin, kaynağı
insana dayanan sapık rejimleri benimsemelerinin ve savunmalarının
anlamı nedir?
Akıl, bir projektöre benzer, yalnızca çevrildiği
yönü aydınlatır.
Örneğin; teröristler akıl duygularını, tasarladıkları
bir eylem planına çevirince, akıl onlara bu konuda yardımcı olur
ve onlar da akılcı bir eylemle çoğu zaman başarılı olabilirler!...
Terör eylemine el koyan güvenlik güçleri de, akıl
duygularını yapılan eyleme çevirince, akılları onlara da yardımcı
olur ve onlar da akılcı bir soruşturma sonucu teröristleri yakalayıp,
adalete teslim ederler.
Bilim adamları da böyledir. Belirli bir dalda uzman
olan bir bilim adamı, öncekilerinin ve kendi deneyimlerinden yararlanarak,
uzmanı olduğu bilim dalında daha ileri gidebilir.
Ancak, uzmanlık alanının dışında kalan konularda,
bilgisi sıfıra kadar inebilir.
Din de böyledir. Uzmanı oldukları bilim dallarında,
dünyaca ünlü olanların ve ülkeler yöneten devlet adamlarının,
dinî açıdan bilgileri sıfır ya da yanlış ve sapık olabilir.
Bu nedenle yüce Allah, her dönemde insanlara peygamberler
göndermiş ve içlerinden resul olanlara ilâhî kitaplar indirmiştir.
|