Yüce
Allah'ın son peygamberi Hazret-i Muhammed'in bu fâni dünyadan
âhiret âlemine irtihali ile İslâm'ı tebliğ görevi sahabelere kaldı
ve sahabeler dönemi başladı.
Kur'ân'ı
ve Sünnet'i en ince ayrıntılarına kadar doğrudan ana kaynağından,
yani Hazret-i Muhammed'den öğrenen ve Hazret-i Muhammed ile birlikte
bunları yaşayan, uygulayan sahabeler,
Hazret-i
Muhammed'in vefatından sonra yeryüzüne dağılıp, İslâm'ı tebliğe,
Kur'ân ve Sünnet'in ahkamını (hükümlerini) ayrıntıları ile anlatmaya
başladılar.
Sahabelerden
sonra onların yetiştirdiği tâbiîn ve tâbiîn'in yetiştirdiği tebe-i
tâbiîn derken,
Elhamdülillah
İslâm bizlere kadar geldi ve inşâAllah bizden sonra da kıyamete
kadar devam edecektir.
ÖNEMLİ BİR KONU!
Aralarında
ayırım yapmaksızın peygamberlere iman farzdır ve imanın temel
ilkelerindendir.
Ancak
peygamberlere iman farz olmakla birlikte, önceki peygamberlerin
emirlerine tâbi olmak ve onları uygulamak farz değildir.
Örneğin;
Yahudîler ve Hıristiyanlar, Hazret-i İbrahim'in peygamberliğine
inandıkları halde, Yahudîler Hazret-i Mûsâ'nın, Hıristiyanlar
da Hazret-i Îsâ'nın emirlerine tabi idiler.
Doğru
olanı da budur. Çünkü son devlet başkanının emirlerini dinlemeyip,
önceki başkanların yürürlükten kaldırılan emirlerine tâbi olmak
ve onları uygulamaya kalkışmak,
Hukuken,
hem geçersiz ve hem de suç olduğu gibi...
Son
peygamberin emirlerini dinlemeyip, önceki peygamberlerin yürürlükten
kaldırılan emirlerine tâbi olmak ve onları uygulamaya kalkışmak
ta,
Allah
katında, hem geçersiz hem de suçtur.
Hazret-i
Muhammed, ırk, renk, dil, ülke ve kıta ayırımı olmaksızın bütün
insanlara gönderilen Son Peygamber olduğundan ve ondan sonra başka
peygamber gelmeyeceğinden,
Hazret-i
Muhammed'in peygamberliği kıyamete kadar geçerlidir, emirleri
yürürlüktedir ve bütün insanları bağlamaktadır.
|