MELEK VE İNSAN

 
 
 

KIYÂMET

 
 

      Kıyâmet olayı bazılarının zannettiği gibi, binaların yıkılması, insanların ölmesi ve dağlardan kopan kaya parçalarının çevreye fırlaması gibi, basit bir deprem olayı değildir.
      Çünkü yüce Allah buyuruyor:

      "O gün dünya, başka bir dünyaya dönüştürülecek ve gökler de (başka düzene dönüştürülecek)." (İbrahim, 48)

      İşte kıyâmet olayı, denge-düzen, çekim ve itme kanunlarının yürürlükten kalkacağı, yerin ve göklerin fiziksel ve kimyasal açıdan kökten bir değişikliğe uğrayıp, bugünkü denge-düzenin dışında, başka bir denge-düzene geçiş olayıdır.

      Kıyâmet olayında canlılar!
      Yüce Allah buyuruyor:

      "Sûr'a üfürüldü(ğünde) Allah'ın dilediklerinin dışında, göklerdeki ve yerdeki varlıklar korkudan düşüp ölecek." (Zümer, 68)

      Hazret-i İsrâfil Sûr'a ilk üfürdüğünde, Cebrâil, Mikâil, Azrâil, İsrâfil, Hamele-i Arş, Cennet ve Cehennem meleklerinin dışında, göklerdeki ve yerdeki bütün canlılar korkudan düşüp ölecek ve yüce Allah'ın dilediklerinin dışında tek canlı kalmayacak.

      Kıyâmet olayında yeryüzü ve dağlar!
      Yüce Allah buyuruyor:

      "Yeryüzü şiddetli bir sarsıntı ile sarsıldığı, dağlar (yerinden koparılıp) paramparça edildiği ve (sonra) dağılıp toz (duman) haline dönüştüğü zaman." (el-Vâkıa, 4-5-6)

      Yüce Allah'ın emri ile Hazret-i İsrâfil Sûr'a ilk üfürdüğünde, yerlerde, göklerde hayal edemeyeceğimiz boyutlarda çok korkunç, çok şiddetli bir ses (gürültü) ve sarsıntı olacak ve bu ses (gürültü) ve sarsıntının etkisi ile,
      Yeryüzü alt üst olup, paramparça olurken, yerlerinden kopan dağlar da un gibi ufalanıp, toz, duman gibi savrulacak ve yeryüzünün her tarafı girintisiz, çıkıntısız dümdüz ve bomboş olacak.

      Kıyâmet olayında güneş ve yıldızlar!
      Yüce Allah buyuruyor:

      "Güneş dürüldüğü (ısı ve ışığının gittiği) zaman ve yıldızlar dağılıp, saçıldığı zaman."
(Tekvîr, 1-2)

      Yüce Allah kıyâmet olayında güneşin dürülüp, toplanacağını ve yıldızların dağılıp, saçılacağını bildiriyor.

      Öncelikle güneşe baktığımızda!...
      Bir hidrojen-helyum reaktörü olan güneş, alev halinde parlayan kızgın gaz kümelerinden oluşan küre şeklinde korkunç bir enerji deposudur.
      Çekirdek ısısı 14.000.000 K° (Kelvin derece) ve yüzey ısısı 6.000 K° olan güneşin atomları, bu aşırı ısıdan dolayı çekim güçlerini yitirdiklerinden, serbest gaz halinde bulunmaktadırlar.
      Serbest gaz halindeki bu atomların toplanıp dürülmeleri için, güneşteki korkunç ısının düşürülmesi ve hidrojen-helyum reaktörünün faaliyetine son verilmesi gerekmektedir.
      Peki, güneşteki ısıyı kim düşürebilir? Hidrojen-helyum reaktörünün faaliyetine kim son verebilir?
      Tabii ki, güneşi ve bütün âlemleri yaratan ve yöneten yüce Allah!...

      Yıldızlara baktığımızda!...
      Yıldızlar da güneş gibi alev halinde parlayan gaz kümelerinden oluşan kızgın kor halinde gaz kütleleridir.
      Uzayda güneşten kat kat daha büyük, daha süratli ve daha fazla enerji saçan yıldızlar vardır.
      Hazret-i İsrâfil Sûr'a üfürdüğünde, güneş kararıp dürülürken, yıldızlar da korkunç patlamalarla parçalanıp uzayda dağılacak.
      Yıldızların patlayıp, parçalanmaları ve uzayda dağılmaları, aynı anda katrilyonlarca atom bombasının infilak etmesinden daha şiddetli ve daha korkunç olacak ve o anda gökyüzü, kıpkırmızı bir gül rengini (şeklini) alacak. (Resim1)
      Yüce Allah buyuruyor

      "Gök yarılıp da yanan zeytinyağı tortusu (ya da kızıl deri) gibi gül rengini (şeklini) aldığı zaman." (Rahmân, 37)

      Kıyâmette melekleri bile çıldırtan korkunç olaylar olacak, gökyüzündeki gazlar cayır cayır yanacak ve sonra,
       Hazret-i Azrâil, yüce Allah'ın emri ile hayatta kalan meleklerin canını alacak ve sıra kendine gelecek. Hazret-i Azrâil, eli ile kendi canını da alınca, yerde ve göklerde tek canlı kalmayacak ve kıyâmet'in birinci bölümü tamamlanacak.


3000 ışık yılı uzakta, 1000 yıldır parçalanmakta olan bir yıldızın görüntüsü.
http://hubblesite.org/gallery/wallpaper/

       Yüce Allah buyuruyor

       "Gök yarılıpta yanan zeytinyağı tortusu (ya da kızıl deri) gibi gül rengini (şeklini) aldığı zaman. (Rahman, 37)

bironcesi

 

 

bir sonrasi