BİRİNCİ
BÖLÜM
Tefsir Usûlü
Neshi
Bilmenin Yolları
Nâsih
ve mensûh ancak şu üç şekilden biri ile bilinebilir:
1)
Nâsih ve mensûh delillerin nüzûl veya vürûd zamanlarının
bilinmesi. Bu da delilin kendi ibaresinde mevcut bir ifadeden, ya Sahabeden,
iki delilden birinin diğerinden daha sonra nazil veya varid olduğuna
dair gelen sarîh bir haberden, ya da icmadan anlaşılabilir. Dolayısıyla
zaman itibariyle sonra gelen delil ötekini neshetmiştir.
2)
Nâsih olan delilde, daha önceki bir delilin hükmünü neshettiğine
dair açık ifade bulunması.
3)
Sahabeden "Şu veya şu ayet veya hadis, şu ayet veya hadisi
neshetmiştir" diye açık ve kat'î bir rivayetin bulunması.
Bunlar
bilinmeden veya bu bilgiler olmaksızın bir müfessirin veya bir müctehidin
re'y veya sözüne dayanılarak veya Mushaftaki sıralarına bakılarak
ayetlerin nâsih veya mensûh olduklarına hükmedilemez (Suyûtî
el-İtkân, II, 24; ez-Zerkânî, Menâhilul-İrfân, II, 209-210).
Netice
olarak diyebiliriz ki: Ayetlerin tarihi bir yolla izah edilip açıklanması
bakımından Kuranın tefsirini yapmak isteyen bir kimseye
çeşitli bilgiler yanında, nesh meselesini bilmesi de şart koşulmuştur.
Kuranda bütün insanlığı saadete ulaştıracak
hareket kaideleri mevcut ve kendisine ittiba edenlerin ne yolda hareket
etmeleri gerektiğini bildirmektedir. Pskolojik olarak, iyi veya kötü
adetlere saplanmış olan bir cemiyeti bu alışkanlıklarından
bir anda koparıvermek mümkün değildir.İşte
Kuran,insanları ve cemiyetleri dini bir taktikle veya başka bir
deyimle, tedrici olarak yumuşatmak suretiyle kendine yaklaştırmış
oluyordu.
Kuranı
iyi anlıyabilmek ve onun ayetleri hakkında doğru hükümler
verebilmek için mutlak surette nesh meselesini bilmeye ihtiyaç vardır.
|