ASR
SURESİ
TEFSİR
Ayet: 3
c)
...birbirlerine hakkı tavsiye eden...
Yani
bütün azimleri Hakk'a yönelik; imanları da, amelleri de, sözleri de
hep Hakk'a sarfedilen. Çünkü Hakk'a sarfedilmeyen her şey batıldır,
hasardır. Ziyan olmayacak iman ve amel de ancak Hakk'a iman ve Hak
yolunda çalışmaktır. Onun için bunlar, büyük küçük
birbirlerine, aynı cinsten olduklarına gösteriş, münafıklık,
ziyankârlık, ilişiksizlik veya riyakârlık ve dalkavukluk
etmeyip, bütün iyilik Hakk'ın elinde olduğunu bilerek ve fanî, geçici,
aldatıcı, yıkıma götürücü şeylere aldanmayıp,
her şeyin hakkını gözeterek hep birbirlerine Hakk'ı
tavsiye etmişler, her işte Hak, sabit, doğru olanı yapmayı,
Hak üzere birleşmeyi, hep Hakk'a davet etmeyi, emri bil'l-maruf (iyiliği
emretmek)u ve nehyi ani'l-münker (kötülüğü yasaklama)i, kısaca
Hak ve doğruluk üzere hareketi tavsiye ve nasihat etmişler, öyle
yemin edip, o yolda muamele etmişler, imanları da, amelleri de hep
Hakk'a sarfedilmiş.
HAKKI
TAVSİYE
Hakkı
birbirine tavsiye etmek zorunludur. Zira hakka sarılmak zordur. Haktan Alıkoyan
engellerde pek çoktur: Nefsin arzuları, çıkar mantığı,
çevrenin düşünceleri, azgınların saldırılan,
zalimlerin zulümleri ve saldırganların saldırıları
hep birer engeldir. Karşılıklı öğütleşme ise
hatırlatmadır, cesaret vermedir. Hedefin ve amacın yakınlığını
hissettirmedir. Zorluk ve emanet konusunda kardeş olmadır. Karşılıklı
öğütleşme, bireysel yönelişlerin bileşkesini sağlamlaştırır.
Beraber hareket edip, güçlerin katlanmasını sağlar. Hakkın
her bekçisine şu gerçeği hissettirir: "Bu yolda sen yalnız
değilsin. Sana öğüt veren, cesaretlendiren, yanında yer alan,
seni seven ve yalnız bırakmayanlar da vardır:' Hakkın ta
kendisi olan islam dini de ancak bu şekilde birbiri ile yardımlaşan,
öğütleşen, birlik ve dayanışma içinde hareket eden bir
topluluğun gözetimi ve bekçiliği ile hakim olabilir.
Hakk
kelimesi batılın zıttıdır. Genellikle bu iki
manada kullanılır. Birincisi; doğruya, adalete uygun ve gerçek
sözdür. İster akidevi iman ile ilgili olsun, ister dünyevi meseleler
hakkında olsun aynıdır. İkincisi; insanın yerine
getirmesi vacib olan hakktır. O, Allahın hakkı, insanların
hakkı veya nefsinin hakkı olabilir. Hakk kelimeyi tavsiye etmenin
anlamı, ehl-i imandan müteşekkil (oluşan) toplumun, hakka karşı
batılın yayılmasına seyirci kalmayacak kadar duyarlı
olmasıdır. Bu gibi toplumlarda ne zaman ve nerede batıl baş
kaldırsa, hakk kelimesini söyleyenler seslerini yükseltmelidirler.
Toplumda her fert sadece kendisi hakkı, doğruluğu ve adaleti
yerine getirmekle kalmamalı, aynı zamanda bunu başkalarına
da tavsiye etmelidir. Bir cemiyeti ahlaki düşüş ve bozulmadan
korumak ancak bu şekilde mümkün olur. Eğer cemiyette bu ruh yoksa
toplum hüsrandan kurtulamaz. Şahsi olarak hakk üzerinde bulunanlar,
cemiyetin bozulmasına seyirci kalmaları sonucu hakk üzerine de kaim
(sabit, sağlam) kalamazlar. Hüsrandan kurtulamazlar. Bu sebeble Maide
suresinde (ayet: 78-79)
Ben-i İsraile lanet edilmiştir. Bu lanetin sebebi; o dönemde
Yahudi toplumunda yaygın olan günah ve zulüm irtikabını
birbirlerinden menetmemeleriydi. Onun için bu ümmete emr-i bil maruf
ve nehy-i anil münker farz kılınmıştır.
|