Caminin rolünden bahsetmeden, evvel, Hz. Peygamber (s.a.v. )'in cuma namazı kıldığı, altıncı bir camiden söz etmek gerekmektedir. Medine'de, cuma namazı kılınmayan dokuz camiyi, bu listede hesaba katmıyorum. Çünkü bu camilerde cuma namazı kılınmıyordu.

     İmam Buhari, Sahih'inde zikrediyor ki, Medine camisinden sonra ilk defa cuma namazı kılınan mescid, «Cuvasa» mescidi idi.

     Cuvasa, Mekke ve Medine bölgelerinde olmayıp, Arabistan'ın doğusundadır. Cuvasa, bugünkü Riyad ve Zahran arasındadır. Bunu Buhari dediği için, inanmak lazımdır. Bu demek oluyor ki Cuvasâ halkı, çok erken bir devirde İslamiyet’i kabul etmişlerdir.

     Maalesef Buhari, bu hususta fazla teferruat vermiyor. Hicretin birinci senesi mi, ikinci senesi mi, bilemiyoruz. Her hal-ü kârda daha sonra olamaz.

    Bu Cuvasa Camisi uzun seneler meşhur bir cami olarak kaldıktan sonra harab olup, kaybolmuştur. Son zamanlara kadar Cuvasa'nın nerede olduğu bilinmiyordu.

     Suudi Arabistan hükümeti, bu bölgede arkeolojik kazılar yaptırdı ve Cuvasa Camisi bulundu. Burası, kumlarla örtülüydü ve daha sonra caminin izleri bulundu. Geçen Şevval ayında, bu bölgeyi ziyaret etme bahtiyarlığına kavuştum. Caminin temellerinin hala var olduğunu gördüm. Bu temeller oldukça yüksekti. Önce bir nevi platform (düz alan) inşa edilmiş ve bunun üzerine de cami yapılmış. Bu platformun üzerinde biri mihrab için, diğerleri de ona bağlı olmak üzere üç kemer gözükmektedir. Çok küçük bir minber de mevcuttur; çatısı yoktur. Aynı şekilde

sütun vs. de. Eski yapıdan sadece bu platform ve üç kemer mevcuttur. Camiyi olduğu gibi muhafaza etmek için, üzerine bir çatı yapılmıştır. Arkeologların dediğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.)'in devrine ait olduğunu öğrendiğimiz bu caminin, güneş, yağmur vs. gibi dış etkenlerden muhafazası için üzerine bu çatı yapılmıştır. Caminin hemen yanında abdest almak için bir çeşme vardır. Bugün için bu çeşme kullanılmamaktadır. Fakat bu gösteriyor ki o zamanlar cami, su bulunan bir yere inşa edilmişti. Aynı şeyi Bedir'de de gördüm. Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında Bedir muharebesi olmuştu. Bu muharebeden sonra, savaşın olduğu yere bir cami inşa edilmişti. Bu cami de, bir çeşmenin hemen yanına inşa edilmiştir.

     İslam’da camilerin nasıl başladığına dair bu bir kaç örnekten sonra, müslüman toplum için caminin oynadığı rol ve idaresine geçebiliriz. Çünkü cami sadece ibadet için değil, başka şeyler için de kullanılıyordu.

    Şu hususu hemen ilave etmem lazım. O da camiye başka bir fonksiyon (özellik) verilmesi veya verilmemesi hususudur. Caminin ilk rolü namaz için oluşudur. Bundan başka yapacağımız şeyler ihtiyaçlarımıza bağlıdır. Mesela; Medine'deki büyük cami inşa edilince, yanında «Suffa» da bulunuyordu.Bu bir nevi okul niteliğinde idi. Caminin yanında talebeler için ayrı bir bina yapılınca -çünkü sayları çoktu- derslere camide devam etmeye lüzum kalmadı. Demek ki bu, ihtiyaca göre değişmektedir. Mesela; önceleri Suffa'nın talebeleri Suffa'da yani camide yatıyorlardı. Fakat, talebeler için ayrıca yatma odaları inşa edilince, camide yatmaya lüzum kalmamaktadır. Her şey ihtiyaca göredir. §

        

Ana Sayfa