Cami'nin Gelişimi ve Fonksiyonu

     Hz. Peygamber (s.a.v.)'in İslam’ın ilk yıllarında Kabe'nin önünde namaz kıldıktan sonra, bilahare cami ile nasıl alakalandığını daha önce belirtmiştik. Hemen şunu söyleyelim ki, ilk defa cami inşa edildiğinde, bu bir ihtiyaç ve zaruretten doğmuştu. Çünkü Kabe olunca, başka bir camiye ihtiyaç yoktu. Fakat ne zaman ki Mekkeli müşrikler, müslümanların Kabe önünde namaz kılmalarına mani oldular, o zaman müslümanlar, cami inşasına mecbur kaldılar. Önce Hz. Ammar b. Yasir, daha sonra da aynı şekilde Hz. Ebu Bekir (r.a.), evinin avlusunda bir mescid inşa etmiştir.

     Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye geldikten sonra bu müessesenin gelişimi de şöyle olmuştur:

     Hz. Peygamber (s.a.v.), Medîne'ye gelir gelmez, Kuba'da bir cami inşasına başlamıştı. Fakat bu cami, namaz için bir oda veya hususi bir ev olmayıp, özellikle cami olarak inşa edilen bir binaydı. Yani bu ibadet için tahsis edilmiş bir odadan ziyade, bizatihi cami olarak inşa edilmişti. İki hafta sonra da Hz.Peygamber (s.a.v.) Kuba'yı terk etti ve Medine'de, bugün büyük caminin olduğu yere yerleşti.

     Burada Hz. Peygamber bir arazi satın aldı ve Kuba'nınkinden çok daha büyük olan bir cami inşaatına başlandı. Bunun basit bir sebebi vardı, o da Hz. Peygamber (s.a.v.)'in buraya yerleşmek istemesiydi. Bu sebeple Medine'de Hz. Peygamber (s.a.v.)'in de evi olması icabediyordu. Dolayısıyla, binanın tümünde namaz kılınacak bir yer ve Hz. Peygamber (s.a.v.) ile hanımı için birçok odalar mevcuttu. Başka tabirle, Hz. Peygamber (s.a.v.) caminin İslamî bir merkez olmasını istiyordu, işte bunun için camide «Suffa» denilen bir okul ihdas

edilmişti.     

     Suffa'nın kelime manası, bir platform şeklinde, yüksek bir yer demektir. Şu halde camide, namaz kılınan yere bitişik fakat ondan ayrı bir yer vardı. Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında caminin planı nasıldı bilemiyorum; fakat bugün de Medîne camisinde «Suffa» denen bir yer vardır. Hz. Peygamber (s.a.v.} ve hanımları için olan odalar ise «Suffa»nın kuzeyinde bulunuyordu. Cami'nin Hz. Peygamber (s.a.v.)'in türbesinden sonra da devam edip, etmediğini bilmiyorum. Muhtemelen, Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın evi de cami avlusuna bakıyordu. Çünkü, bir hadis-i şerifte deniliyor ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) ölüm döşeğinde iken cami avlusuna açılan bütün kapıların kapanmasını, sadece, Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın kapısının açık bırakılmasını emretmiştir. Bugün dahi Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın ikamet ettiği yer bellidir.

     Her hal-ü kârda bu büyük binada, beş vakit namaz kılmak için, büyük bir salon vardı, ikinci olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)'in evi vardı ki, bu hemen hemen caminin içinde sayılıyordu Üçüncü olarak da bir okul vardı, yani «Suffa». Bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurmuştur ki: «Benim evimle, mihrap arasında «Ravzatun min riyazi'l-cenneh» (Cennet bahçelerinden bir bahçe) vardır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.), namaz kılmak için evinden çıkıyor ve Mihrab'a gidiyordu, işte bu aradaki mesafeye «Cennet bahçelerinden bir bahçe» deniliyordu. Bir başka husus da şudur: Müslim, veya gayr-ı müslim, herhangi yabancı bir heyet, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i görmek ve görüşmek üzere geldiklerinde Peygamber, bunları mescidde kabul ediyordu.

 

Ana Sayfa

devamı