Huzura kabul edilen bu nezaketsiz insanlar, hemen övgülerine başlar ve: «Biz, Arapların en kuvvetlisi, en zekileriyiz. Bizler, krallar yetiştirdik, falan falan kralı ortaya çıkaran biziz» vs. gibi imtiyazlarından, özellikle söz ederler. Sonra da, «En büyük hatipler bizden çıkmıştır. Bizim hatiplerimiz birisini lanetlediler mi, herkes onu lanetler, bunun aksine, hatiplerimiz birisini tezkiye ettiler mi, herkes ona saygı duyar, onu tanır» derler. Daha sonra bu hatiplerden birisi ayağa kalkar, bir nutuk çeker ve oturur. Bu sırada Hz. Peygamber (s.a.v.) Ensar'dan birisine, bu hatibe cevap vermesini emreder. Daha önce, Temim kabilesinin Hz. Peygamber (s.a.v. )'le münakaşa etmeye geldiklerini belirtmiştik. Bunun için de onların hatibi daha önceden hazırlıklı gelmişti. Halbuki, Hz. Peygamber (s.a.v.) herhangi bir müslümana, cevap vermesi için emir veriyor ve bu müslüman, hiçbir hazırlığı olmadan kalkıyor ve cevap veriyor, işte aradaki fark.

     Müslümanlardan konuşan Ensari'nin çok yüksek bir sesi vardı ve Temimli hatibin sesi, birkaç safa varıyorsa, Ensarî'nin sesi bütün dinleyicilere varıyordu. Bu Ensarî yüksek sesiyle meşhurdu. Böylece Ensarî'nin bu yüksek sesi, Temimliler üzerinde kötü bir tesir yaptı ve kendi kendilerine şöyle söylediler: «Nasıl olur? Bunun sesi nasıl bizim sesimizden yüksek olur?».

     Temimli hatip, konuşmasında, «biz krallar yetiştirdik» demişti. Ensari buna cevaben, «Bizim aramızdan bir Peygamber çıktı, bir Peygamber'e kim eşit olabilir?» dedi ve devam etti; «Peygamberimiz bize ahlakı ve güzel adetleri öğretti, halbuki krallar sadece yağma ederler, öldürürler, kötülük yaparlar vs.» Daha sonra bu Ensarî müslüman devam etti: 

     «Siz putperestsiniz, halbuki Peygamberimiz bize, yaratıcımız olan Allah'a iman etmeyi öğretti ki bunu, krallar değil, Peygamberler yapabilir ve bu Peygamber, sizin aranızdan değil, bizim aramızdan çıktı» dedi. «Filhakika siz, aranızdaki bir başka yaratığa tapıyorsunuz, çünkü putları yaratanlar yani yapanlar sizlersiniz. Böylece siz, yaratıcınızın yaratıcısı oluyorsunuz ki, bu gülünç bir şeydir» diyerek sözlerini tamamladı.

     Bunu müteakip, Temimli bir şair ayağa kalktı ve hatip arkadaşının dediklerini şiir olarak tekrar etti. Yani «Biz kralız, kuvvetliyiz, zenginiz, vs.» diye konuştu. Şüphesiz bu şiir de daha evvel hazırlanmış idi. Hz. Peygamber (s.a.v.), cevap vermesi için Hasan b. Sabit'e emir verdi. Hasan ayağa kalktı ve hiçbir hazırlığı olmaksınız bir şiir tertip ederek, Temimli'ye cevap verdi.

     Bundan sonra heyet, kendi aralarında istişare etmek için izin aldı ve caminin bir köşesine çekilerek, aralarında istişare ettiler. Değerlendirmeleri şöyle oldu: «Hiçbir şeyin kıymeti yok ama, müslüman hatibin sesi, bizimkinden daha yüksekti; şu halde o, bizim hatib'i mağlup etti. Onların şairi, hazırlıksız olarak bize cevap verdi; demek ki, bizden daha kabiliyetlidirler». Netice olarak dediler ki: «Müslümanlardan bize cevap verenler, bizden daha kabiliyetli insanlardır; bunların yolu doğrudur ve biz de İslamiyet’i kabul ediyoruz». Hadisenin teferruatı, şimdilik bizi ilgilendirmiyor. Bu olayda bizi ilgilendiren durum, gayr-ı müslimler'in camiye kabul edilmeleri ve bunların şairlerinin, cami'de batıl şiirler dahi okumasıdır ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) bütün bunlara hoşgörüyle muamele etmiştir.

 

Ana Sayfa

devamı