HİLAFET

     Camiden ve Kabe'den bahsettikten sonra başka bir İslamî müessese olan, Hilafet'e geçebiliriz.

     Bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.), kendinden sonra artık peygamberliğin olmayacağını belirtmişti. Bununla beraber ortaya şu mesele çıktı: Acaba, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in şahsiyeti bölünebilir mi, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in nebilik yönüne değil de, diğer idari işlerde, O'nun yerine birisinin tayini mümkün müdür, değil midir? Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.), sadece Allah'tan aldığı vahiyleri bildirmekle mükellef bir peygamber değil, aynı zamanda cemiyetin maddi ihtiyaçları olan idareyi yürüten bir devlet reisiydi.

     Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefatından hemen sonra, İslam cemaatı, Hz. Peygamber'in yerine bir halife seçmeye karar verdi. Tabii ki bu halife bir peygamber olmayacak, fakat Hz. Peygamber (s.a.v. )'in işlerini yürüten birisi olacaktı.

     Bu, çok mühim bir karar idi; üzerinde hiçbir ihtilaf yoktu. Ensar, Muhacirun yani bütün İslam topluluğu, Hz. Peygamber (s.a.v. )'e bir halef seçilmesini ve İslam cemiyetinin başsız bırakılmamasını istiyordu. Bu konuda Hariciler aykırı bir görüş belirtip «Bir halifeye ihtiyaç yoktur» dediler. Fakat bilindiği gibi, bu daha sonraki devre ait bir görüştür. Sahabe zamanında bu ihtilaf yoktu. Herkes, cemiyetin başına geçmesi için bir halifenin seçilmesinde müttefiktirler.

     Zannediyorum ki, bütün Hariciler de aynı şekilde düşünmüyorlardı; onlarda da görüş ayrılığı vardı. Harici kollarının herbiri, kendine göre bir görüş ortaya atıyordu.

     Bir grup, yani anarşistler, bir başkanın lüzumunu kabul etmiyorlardı. (Burada anarşiyi ve anarşistleri şu manada kullanıyorum: Herkesin hür olduğunu, istediğini yapabileceğini savunanlar ve bir Başkana lüzum görmeyenler. Buradaki maksat fitne fesat değil, başsız, hür bir cemaatı savunmadır. Hatta Batıda, Rusya'da, komünistlerden evvelki dönemde «anarşi» bu manada kullanılmıştır.) Haricilerden bir grup da İslam cemiyetinin başkansız olarak da devam edebileceğini iddia ediyordu.

     Bununla beraber, Haricilerin diğer bir kolu, kendilerine bir halife seçmiş ve onlar da seçtikleri kişiye «Emir'ül Mü'minin» demişlerdi. Fakat asıl konumuz olduğu için ben daha ziyade «Cemiyete bir halife seçmek lazımdır» fikri üzerinde duracağım. «Halife'nin, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sülalesinden olmasının gerektiği»ni ileri süren Şii kardeşlerimizin görüşü ile, «Ensar'dan mı seçmeli? Muhacirundan mı seçmeli?» mevzuundaki ihtilaf üzerinde de durmayacağım.

     Üstünde durmak istediğim konu, sahabenin seçmeye karar verdikleri halife, bir Kral mıydı, bir Reisicumhur muydu veya başka bir şey miydi?

 

Ana Sayfa

devamı