Konunun anlaşılması için, önce teorik olarak İslam’ın bu meseleye nasıl baktığını bilmek zorundayız. Acaba Kur'an-ı Kerîm, bu mevzuda ne diyor ve müslümanlar bu konuda ne yaptılar? Yani teori ve pratiği, aynı zamanda incelemek istiyorum.

     İnsanlık tarihi bize gösteriyor ki, insanlar, umumi olarak hükümet şekli üzerinde müttefik değillerdir. Bazıları bir kral, bazıları bir Reisicumhur, bazıları da cemiyeti idare etmek için bir grup seçiyorlardı. İnsanlık tarihinde bu mevzuda birlik yoktur.

     İslamiyet’ten evvelki devrelerden bahseden Kur'an-ı Kerîm, sadece Peygamberlerden değil, aynı zamanda krallardan da bahsetmektedir, ilginçtir ki, Kur'an-ı Kerîm'de monarşi yani krallıktan başka bir idare şeklinden bahsedilmemektedir. Cumhuriyet veya başka bir hükümet şeklinden Kur'an-ı Kerîm bahsetmemektedir. Bu mühimdir. Kur'an-ı Kerîm krallarla ilgili olarak hem iyi ve hem de kötü krallardan bahsetmektedir. Mesela, Fir'avn, Nemrud ve Hızır hikayesinde gemiler ve yolcuları vs. haczeden kötü kralların misali verilmektedir ki, bunlar gibi hareket edilmesin.

     Kur'an-ı Kerîm aynı zamanda iyi krallardan da bahsetmektedir. Mesela; Hz. Davud ve Hz. Süleyman... Bunlar sadece kral değil, aynı zamanda Peygamber idiler. Yani bir peygamber aynı zamanda bir kral da olabilir ve tabiidir ki, iyi bir kral.

Böyle olmakla beraber Hz. Peygamber (s.a.v.)'in  vefatında, Kur’an-ı Kerîm'i bilen müslümanlar, bir kral seçmediler. Bundan, müslümanların Kur'an-ı Kerîm'de geçen Hz. Davud ve Hz. Süleyman'a ait örnekleri bildikleri, fakat krallığın mecburi bir yönetim biçimi olmadığına kanaat getirerek, farklı bir yönetici seçmekte beis görmediklerini anlıyoruz.

     Çünkü müslümanların halife olarak seçtiği, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali (r.a.) -ki, bunlar, müslümanlar için.taklid edilecek bir numunedir- Kral değillerdi.

     Karşımıza şu soru çıkıyor: Bu halifeler birer Reisicumhur mu idiler, yoksa başka bir şey midirler? Bu mesele üzerinde durmak istiyorum.

     Daha evvel söylediğim gibi, hükümet şekilleri, cumhuriyet, krallık veya bir grup tarafından idare edilme şekli olarak gözüküyor. Acaba, halifeler bir reisicumhur muydular; bir kral mı?. Yoksa daha başka bir şey mi idi yönetim şekilleri? Krallığa dayalı idarelerde krallık, verasetle babadan oğula, veya oğul yoksa başka bir yakın akrabaya geçer. Biz, Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in oğlu veya kabilesinden bir kişi olmadığını görüyoruz. Bu kabileye yakın akraba da değildi. Aynı şekilde Hz. Ömer (r.a.) hilafete seçilince, O'nun da Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın ne oğlu ne de yakın akrabası olmadığını görüyordu. Bu durum Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.) için de böyledir. Yani halef, selef arasında, hiç bir akrabalık bağı yoktur.

 

Ana Sayfa

devamı