İşte Beni Saide sakifesinde, ortaya atılan en mühim delil, bu idi. Hz. Ebu Bekir'in Halife olmasını istemeyenler şu görüşü ileri sürdüler. «Hz. Peygamber (s.a.v.), hastalığı esnasında imam olarak Hz. Ebu Bekir'i seçti. Şayet, Ensar'dan biri halife olacak olursa. O, Hz. Peygamber'in tayin ettiği Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ı yerinden almış olacak ki, bu mümkün değil». Bunun üzerine herkes «Evet» dediler, «Hz. Ebu Bekir, imametten alınamaz». Şu halde dinî idare olan imamet, Hacc kontrollüğü gibi tamamen dinî olan meseleler, aynı zamanda tamamen siyasi olan devlet reisine yani Halife'ye tevdi edildi. Netice olarak, müslümanlar dinî ve maddî meselelerin hepsinin aynı reise yani Halife'ye tevdi edilmesini istediler. Buna rağmen, dinî salahiyetlerin tümünün değil, sadece bir kısmının halifeye tevdi edildiği de vakidir. Şu halde müslümanların, işlerini üç gruba ayırdıklarını görüyoruz: a) Siyasi işler. b) İbadet. c) Manevi meseleler. Bunlardan ilk ikisi, yani siyasi işlerle, ibadet, Halife'ye tevdi edildi. Manevî meseleler ise, Halife'nin salahiyetleri dışına çıkarıldı. Ve bu üçüncü grup için de, manevî alanda bir başka halife vardı. Bu durumda iki halife'nin olduğunu |
farzedelim. Bu halifelerden biri, yani Hz. Ebu Bekir (r.a.) siyaset ve ibadetle ilgili işlere, diğeri ise, tamamen manevî işlere bakacaktı. Fakat, her iki halife de aynı kanun, yani Kur'an-ı Kerîm ve Hadis'e bağlı olacaklardı. Görüyoruz ki, bu her iki selahiyet, aynı anda paralel olarak ve fakat ayrı şekillerde gelişmişlerdir. Birinci grupta -ki buna zahiri grup diyelim- iki halife kabul edilmedi. Bunun aksine, manevî grupta görüyoruz ki, aynı yerde aynı zamanda birçok halife kabul edilmektedir. Ve bunlar da bir anlamda halife, yani Hz. Peygamber (s.a.v.)'in halefleri idiler. Mesela; Sünnîler, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefatından sonra ilk halife olarak Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ı kabul ederler. Ondan sonra Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.), Hz. Ali (r.a.) gelecektir. Hz. Ebu Bekir siyasi işlerde tek halifeydi. Fakat manevî grupta ise, aynı anda ve birbirinden tamamen müstakil olan halifeler görüyoruz. Bu meselenin, üzerinde derinlemesine düşünülmesi gereken bir konu olduğu kanaatindeyim. Mesela: Hz. Ömer (r.a.), Hz. Ebu Hureyre (r.a.), Hz. Halid b. Velid, Hz. Ebu Bekir, Ebu Zer vb. Bu tarikatlerden bazıları hala mevcut, bir kısmı da kaybolmuşlardır. Bu iki halifenin ayrılığı düşüncesi nereden geliyor? Kanaatime göre bu bizzat, Hz. Peygamber (s.a.v.)'den gelen rivayetlere dayanıyor. |
![]() |