Buhari'de mevcut olup, Hz. Ömer (r.a.)'ın rivayet ettiği, çok meşhur bir hadis-i şerif vardır. Hz. Ömer (r.a.) diyor ki: «Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) ile beraber camide otururken, meçhul bir şahıs geldi. Saçları son derece siyah, elbiseleri de son derece beyazdı. Hiç kimse onu tanımıyordu. Hz. Peygamber (s.a.v. )'e doğru ilerledi ve dizleri Hz. Peygamber (s.a.v.)'in dizlerine değecek şekilde oturdu. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v.)'e: «Ya Resulallah iman nedir?..» diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) cevaben, «İman, Allah'a, Meleklere, Allah'ın vahyettiği kitaplara, Peygamberlere, Kıyamet gününe ve Kadere inanmaktır» dedi. Meçhul şahıs, «Doğrudur» dedi. Hz. Ömer (r.a.) devamla, «Biz buna şaşırdık, zira hem soru soruyor, hem de doğruluğunu tasdik ediyor». Meçhul şahıs ikinci soruyu sordu: «İslam nedir?» Hz. Peygamber (s.a.v.) cevap verdi: «Allah'a inanmak, namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek ve zekat vermektir.» Meçhul şahıs bu cevaba da «Doğrudur» dedi. Hz. Ömer devam ediyor: «Biz daha da şaşırdık; acaba bu adam soru mu soruyor, yoksa başka bir maksadı mı var?» Meçhul şahıs, üçüncü bir soru sordu: «İhsan nedir?». «İhsan»ın kelime manası «güzel yapmak»dır. Yani bir şeyi güzelleştirmek. İhsan kelimesinin teknik manası ne idi? Bunu sonra izah edeceğim. Her hal-ü kârda bu adam, «İhsan nedir?» diye soruyor. Hz. Peygamber (s.a.v.) cevap olarak: «Allah'a karşı olan vazifeleri Allah'ın |
huzurunda oluyormuş gibi yapmandır. Sen Allah'ı görmesen dahi, Allah seni görüyor.» Meçhul şahıs buna da, «Doğrudur» dedi ve sonra çekip gitti. Bir lahza sonra, Hz. Peygamber (s.a.v.) diyor ki, «Gidin bakın, bu adam kimdi, öğrenin». Fakat o, ortadan yok olmuştu. Hz. Ömer (r.a.) devam ediyor, «Onu yer mi yuttu, göğe mi çekildi bilmiyoruz, çünkü hiç bir iz yoktu.» Bunu müteakip, küçük bir teferruat vardır ki, burada ihtilaf vardır. Bir rivayete göre hemen sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) yanındakilere: «Bunun kim olduğunu biliyor musunuz?»dedi. Onlar «hayır»deyince, Hz. Peygamber (s.a,v.), «Cebrail (a.s.) idi, ki size dininizi öğretmeye gelmişti.».. İkinci rivayete göre, ki bunu Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde gördüm, Hz. Peygamber (s.a.v.) bu sözü üç gün sonra söylemiştir. Ve bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.) diyor ki: «Ben, Cebrail'i tanımakta hiç bir zaman bu kadar gecikmemiştim» Cebrail (a.s.), Hz. Peygamber (s.a.v. )'i imtihana geldiği için hiç kimsenin tanımadığı bir kıyafette gelmişti. Hatta, bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.) O'nu tanıyamadı. Bunlar, teferruata tealluk eden şeylerdir. Burada beni ilgilendiren şey, «İhsan»dır. Yani vazifelerin, Allah'ın huzurunda yapılırcasına ifası. Bu, çok muhtasar, fakat derin bir şeydir. İşte tasavvufun temeli, esası budur. |
![]() |