Rasulullah s.a.v’in günlük virdleri

Namazdan Sonraki Dualar Ve Zikirler

Ebû Ümame’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e soruldu: Hangi dua daha çabuk kabul olunur? Şöyle buyurdular:

“Gecenin son vaktinde ve farz namazların arkasında (yapılan dua­lar)...”[1]

164- İbni Abbas’dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

“Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in namazının son bulduğunu Tekbîr ile anlardım” (Yani namazı bitirince الْلَّهُ أَكْبَرُ / Allahuekber derdi) Yine Buharî ve Müs­lim’in Sahihlerinde İbni Abbas’dan (Radıyallahu Anhüma) bir rivayet de şöyle:

“İnsanlar, farz namazdan ayrıldıkları zaman zikirle sesi yükseltmek, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in devrinde idi.” Yine İbni Abbas (radıyallahu Anhüma) demiştir: “Ben, bu zikri işittiğim zaman, namazı tamamladıklarını bilirdim.”[2]

165- Sevban’dan (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle de­miştir:

“Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namazını tamamladığı zaman üç defa istiğfar ederek أسْتَغْفِرُ اللهَ Estağfirullah” (Allah’tan mağfiret dilerim) diyerek” şöyle buyururdu:

“Allâhümme ente’s-selâmu ve minke’s-selâm, tebârekte yâ ze’I-celâli ve’I-ikrâm.”

(Allah’ım, Sen afattan selâmet üzeresin ve selâmet de Sendendir. Ey Celâl ve ikram sahibi, Sen noksanlıklardan münezzehsin).

Bu hadîsin ravilerinden olan Evza’î’ye denildi ki, istiğfar nasıl olur? Cevab olarak, şöyle söylersin, dedi:

أسْتَغْفِرُ اللهَ , أسْتَغْفِرُ اللهَ Estağfirullâh, estağfirullâh” (Allah’dan mağfiret dilerim, Allah’dan mağfiret dilerim)[3]

166- Muğîre ibni Şu’be’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, namazı bitirip selâm verdiği zaman şöyle derdi:

La ilahe illâllâhu vahdehû, lâ şerike leh. Lehu’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir. Allâhümme la mâni’a Limâ a’teyte, ve lâ mu’tıye limâ mena’te , ve lâ yenfa’u zelceddi minke’l-ceddü.” 

(Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur, yalnız O vardır, O’nun ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O her şeye kadirdir. Al­lah’ım! Senin verdiğini engelleyen yoktur ve vermediğini de verecek kim­se yoktur. Güçlüye fayda vermez; güç ancak sendedir. “[4]

167- Abdullah ibni Zübeyr’den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildi­ğine göre, Peygamber efendimiz selâm verince her namaz arkasında şöy­le derdi:


“Lâ ilahe illâllâhu vahdehû lâ şerike leh. Lehu’l-mülkü ve lehu’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. Lâ ilahe illâllâhu ve lâ na’budu illâ iyyâh. lehunni’metü ve’lehul-fadlü. ve lehussenâu’l-hasenü, lâ ilahe illâllâhu muhlisine lehu’d-dîne ve lev kerihe’l-kâfirûn.
(Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur; yalnız O vardır. O’nun ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O her şeye kadirdir. İbâ­detlere güç yetirmek, günahlardan korunmak ancak Allah’ın kuvveti ile­dir. Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur ve ancak O’na ibadet ederiz. Nîmet ve ihsan O’nundur. Güzel övgü O’na mahsustur. Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur; kâfirler hoşlanmasa dahi, biz ibâdeti Allah’a has kı­larız (ve bu tevhid sözünü söyleriz.)” İbni Zübeyr demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, her namazın arkasında bunları söyler,  bu tehlîli okurdu.[5]

168- Ebû Hüreyre’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Mu­hacirlerin fukarası, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e gelip dediler ki: Mal varlığı olan zenginler, yüksek dereceleri ve cennetin tükenmez nîmetlerini alıp götürdüler (biz fakirlerin hali ne olacak?) onlar, bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tuttuğumuz gibi oruç tutuyorlar. Üstelik onların maldan ötürü faziletleri var: Malları ile hac yapıyorlar, umre yapıyorlar, cihad yapıyorlar, sadaka veriyorlar… Peygamber efendimiz (onlara) bu­yurdu:

“Size bir şey öğreteyim ki, onunla sizi geçenlere ulaşırsınız, onunla sizden sonrakileri de geçersiniz ve sizden daha faziletli bir kimse de olmaz. An­cak sizin gibi yapan müstesna.” Ashab dediler ki, evet (bize öğret) ya Resûlallah! Peygamber efendimiz buyurdu: “Her namazın arkasında otuz üç defa tesbîh yaparsınız (سُبْحَانَ الْلَّهِ Sübhânellah, dersiniz), tahmîd edersiniz (الْحَمْدُ لِلَّهِ Elhamdülillah, dersiniz), tekbîr getirirsiniz (الْلَّهُ أَكْبَرُ Allahu Ekber, dersiniz).

Bu zikrin keyfiyetinden, Ebû Hüreyre’den rivayet eden Ebû Salih’e sorulduğu zaman dedi ki: 33’er kere “سُبْحَانَ الْلَّهِ Sübhânellâh”, “الْحَمْدُ لِلَّهِ Elhamdülillah”, “الْلَّهُ أَكْبَرُ Allâhu ekber…” söylenerek tesbîh yapılır:.[6]

169- Kâ’b ibni Ücre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den riva­yet ettiğine göre, Peygamber efendimiz buyurdu:

“Arka arkaya söylenecek (insanı koruyan öyle) kelimeler vardır ki, farz namazların sonun­da bunları söyleyen yahud bunları yapan eli boş dönmez. Bunlarda otuzüç tesbîh (سُبْحَانَ الْلَّهِ sübhânellah), otuzüç tahmîd (الْحَمْدُ لِلَّهِ Elhamdülillâh) ve otuzdört tekbîr (الْلَّهُ أَكْبَرُ AllâhuEkber) dir.[7]

170- Ebû Hüreyre (radıyallahu Anh) Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den rivayet ettiğine göre, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş­tur:

“Her namazın arkasında kim otuz üç defa Allah’ı tesbîh eder (سُبْحَانَ الْلَّهِ Sübhâ­nellah, der), otuzüç defa Allah’a hamd eder (الْحَمْدُ لِلَّهِ Elhamdülillâh, der), otuzüç defa Allah’ı tekbîr eder (الْلَّهُ أَكْبَرُ Allâhu Ekber, der) ve

“Lâ İlahe îlallâhu Vahdehü Lâ Şerîke leh, Lehulmülkü ve Lehulhamdü ve Hüve Alâ Külli Şey’in Kadîr”

sözü ile yüzü tamamlarsa, günahları deniz köpüğü kadar dahi olsa, onlar bağışlanır.[8]

171- Sa’d b. Ebî Vakkas (Radıyallahu Anh) dan rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz arkasında şu sözlerle Al­lah’a sığınırdı:

“Allâhümme innî eûzü bike mine’l-cübni ve eûzü bike en uredde ilâ erzelul’-umuri ve eûzü bike min fitneti’d-dünyâ ve eûzü bike min azâbi’l-kabri”

(Allah’ım! Korkaklıktan sana sığınırını, ömrün sonunun rezilliğinden (kocamaktan) sana sığınırım, dünyanın fitnesinden sana sığınırım, kabir azabından sana sığınırım.”[9]

172- Abdullah ibni Ömer’den, o da Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:

“İki haslet yahud iki huy vardır ki, bunlara devam eden müslüman bir kul cennete girer. Bu iki şey kolaydır; fakat bunları yapan azdır: Her namazın arkasında Allah Tealâ’yi on defa سُبْحَانَ الْلَّهِ  subhanallah , on defa الْحَمْدُ لِلَّهِ elhamdulillah , on defa الْلَّهُ أَكْبَرُ Allahuekber der, (bir vakit namazda otuz tesbîh ve beş vakit namaz itibariyle) bunların tümü dil ile yüz ellidir. Sevab tartısında ise (bir haseneye on sevab itibariyle), bin beşyüzdür. Ayrıca yatağına girdiği zaman otuz dört tekbir yapar (Alİahu Ekber, der), otuz üç defa hamd eder (elhamdü lillâh, der), otuz üç defa tesbîh yapar (sübhânellah, der). Bunlar da dilde yüzdür; fakat tartıda (bire on sevab hesabı ile) bindir.”

Ravi der ki, ben, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in parmakları ile bu tesbihleri saydığını gördüm. Ashab sordular:

– Ya Rasûlallah! Bunlar nasıl olur kolaydır da, bunları yapan azdır? Buyurdular : “Sizden birine uykusu vaktinde şeytan gelir de bunları söy­lemeden önce onu uyutur. Bir de ona namazında gelir de, bunları söyle­meden önce ona bir işi hatırlatır (ve o iş için bunları terk eder).”[10]

173- Ukbe ibni Âmir’dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, “Her namazın arkasında Muavvizeteyn (Felâk ve Nâs) sûreleri­ni okumamı Resûlüllah sallallahu Aleyhi ve Sellem bana emretti.”

 

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ ﴿١﴾ ٱللَّهُ ٱلصَّمَدُ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدٌۢ ﴿٤﴾ 

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلْفَلَقِ ﴿١﴾ مِن شَرِّ مَا خَلَقَ ﴿٢﴾ وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ ﴿٣﴾ وَمِن شَرِّ ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِى ٱلْعُقَدِ ﴿٤﴾ وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ ﴿٥﴾ 

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ ﴿١﴾ مَلِكِ ٱلنَّاسِ ﴿٢﴾ إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ ﴿٣﴾ مِن شَرِّ ٱلْوَسْوَاسِ ٱلْخَنَّاسِ ﴿٤﴾ ٱلَّذِى يُوَسْوِسُ فِى صُدُورِ ٱلنَّاسِ ﴿٥﴾ مِنَ ٱلْجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ ﴿٦﴾ 

Ebû Davud’un diğer bir rivayetinde de, “Muavvizat” sûrelerini okuma­mı bana emretti, şeklindedir ki, bundan “Kul Hüvellâhu Ahad, Kul Eûzü birabbilfelak ve Kul E’ûzü birabbinnâs” sûrelerinin kasdedildiği anlaşıl­maktadır. [11]

174- Mu’az’dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallaîlahu Aleyhi ve Seliem Muaz’ın elinden tutarak buyurdu: “Ey Mu’az, vallahi seni seviyorum. Ey Mu’az, sana tavsiye ediyorum ki, her namazın arkasında şunu söylemeyi asla terk etmeyesin:


“Allâhümme e’innî alâ zikrike ve şukrike ve hüsni ibâdetike”

(Allah’ım! Seni anmaya, sana şükretmeye ve sana güzel ibâdet etmeye bana yardım et).[12]

175- Enes’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, “Resûlüllah sallallahu Aleyhi ve Sellem, namazını tamamladığı zaman, sağ eliyle yüzünü meshederdi (sıvardı)(başka çeviride :alnına sürer) sonra buyururdu:

“Eşhedü en lâ ilahe illâllahurrahmânurrahîm. Allâhümme ezhib anni’l-hemme ve’l-hazene”

(Rahman ve Rahim olan Allah’dan başka hiç bir ilâh olmadığına şahidlik ederim. Allah’ım! Benden üzüntü ve kederi gider.)”[13]

176- Ebû Ümâme’den (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

“Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kıldığı farz ve nafile namaz­ların arkasında ona her yaklaştığım zaman (mutlaka) şöyle dediğini işitmişimdir:


“Allâhümmağfirlî  zünûbî ve hatâyâye kullehé. Allâhümme en’ışnî vecburnî vehdinî lisâlihi’l ağmâli ve’I-ahlâki innehû lâyehdî lisâlihihâ ve lâ yasrifu seyyiehé illâ ente.”

(Allah’ım! Günahlarımı ve kusurlarımı, hepsini bağışla. Allah’ım! Beni yükselt ve halimi düzelt ve beni iyi işlere, iyi ahlâka ilet. Çünkü Senden başkası salih olanına iletemez ve kötü işlerden alıkoyamaz.”)[14]

177- Ebû Sa’îd El-Hudrî’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki: “Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem namazını bitirince, bilemiyorum, selâm vermeden önce yahud selâm verdikten sonra, şöyle derdi:

“Sübhâne rabbike rabbi’l-ızzeti amma yesifûn ve selâmün ale’l-murselîn ve’l-hamdü Iillâhi rabbi’l-âlemin”

(Aziz olan senin Rabbin, müşriklerin yaptıkları (kötü) vasıflandırmalardan mü­nezzehtir, peygamberlere selâm olsun, alemlerin Rabbine hamd ol­sun…)”[15]

178- Enes’den (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Peygamber sallallahu Aleyhi ve Sellem namazdan ayrılınca şöyle söylerdi:


“Allahümmec’al hayre umarî âhirahu ve hayre amelîhavâtimehu vec’al hayre eyyamî yevme elkâke.”

(Allah’ım, ömrümün sonunu, ömrümün hayırlısı yap; işlerimin sonunu, işimin hayırlısı yap; günlerimizin en hayırlısını da, Sana kavuştuğum gün yap “[16]

179- Ebû Bekre’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: “Nama­zın arkasında, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle söylerdi:

“Allâhümme innî eüzü bike mine’l-küfri ve’l-fakri ve( eüzü bike  min) azâbi’l-kabri (La ilahe illa ente) (Allah’ım! Küfürden, fakirlikten ve kabir azabından Sana sığınırım.”[17]

180- Zayıf bir isnadla Fedale b. Ubeydullah’dan rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu aleyhi ye Sellem şöyle buyurdu: .

“Sizden biriniz namaz kılınca (sonunda), Allah’a hamd ve övgü getir­sin. Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e “Salât-u selam” getirsin. Sonra dilediği şeyi istesin (dua yapsın).[18]

 Sabah Namazından Sonra Allah’u Teâlâyı Zikretmek

Bil ki, gündüz yapılan zikir vakitlerinin en şereflisi, sabah namazından sonra yapılan zikirdir.

181- Enes’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

“Kim sabah namazını cemaatla kıldıktan sonra oturur da, güneş do­ğuncaya kadar Allah’ı zikreder sonra (kerahet vakti çıktıktan sonra) iki rekât namaz kılarsa, tam bir hac ve Umre sevabı gibi olur…”[19]

182- Ebû Zer’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim, sabah namazının sonunda dünya kelâmı etmeden, dizleri bükük şunları on kez söylerse

“Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehu’l-mülkü ve lehu’l-hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve alâ külli şey’in kadîr”

(Allah’tan başka ilâh yoktur. O birdir ve eşi yoktur. Mülk O’nundur ve ha m d O’nundur. Diriltir ve öldürür ve O her şeye muktedirdir.) ona on sevab yazılır, ondan on günah silinir, son derece yükseltilir ve o günü her bir kötü şeyden güvencede olur, şeytandan korunur, Allah’a ortak koş­mak günahından başka hiç bir günahın da ona kavuşması uygun düşmez. (Çünkü Allah’, şirkten başka günahları dilediğinde bağışlar. Şirk ise, tevbe ve istiğfar ile bağışlanır).”[20]

183- Ashabdan Müslim b.El-Haris Et-Temîmî’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallahu Aleyhi ve Sellem ona fısıldaya­rak şöyle dedi:

“Akşam namazını bitirdiğin zaman yedi kez:


“Allâhümme ecirnî minennâr”

(Allah’ım, beni ateşten koru) söyle. Zira sen bunu söyleyip de o gecende ölürsen, ateşten kurtuluş sana vacib olur. Sabah namazını kıldığın zaman yine aynı şeyi söyle. Zira sen, o gündüzünde ölürsen, cehennem ateşinden korunma yazılır.”[21]

184- Ümmü Seleme (radıyallahu Anha) validemizden rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

“Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabah namazını kılınca şöyle derdi:

“Allâhümme es’elüke ilmen nâfi’an ve amelen mütekabbelen ve rızqan tayyiben”

(Allah’ım! Senden faydalı ilim, makbul amel ve helâl nzık isterim).[22]

185- Suheyb’den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki; Resûlüllah sallahu Aleyhi ve Sellem, sabah namazından sonra bir şey söyle­yerek dudaklarını kıpırdatırdı. Ben sordum: Ya Resûlallah, bu söylemekte olduğun nedirDedi ki:

“Allâhümme bike uhâvilü ve bike usâvilü ve bike uqâtilü.”
(Allah’ım! İşlerimin düzelmesini senden isterim, Seninle korunurum ve Seninle savaşırım).[23] “Bu belirttiğim manada hadîsler çoktur. Bundan sonra gelecek olan bölümde, gündüzün ilk vaktinde söyle­necek zikirler, gözlerin aydın olacağı dualardır, lnşaallah Tealâ…

Muhammed Beğavi’nin “Şerhu’s-Sünne” adlı eserinden rivayet ettiği­mize göre, Alkame İbni Kays demiştir ki: Sabah namazından sonra alimin uyumasından dolayı arz, Allah’a şikâyette bulunur, diye bize nakledil­miştir.
Dipnotlar:
[1] Tirmizî. Hadis Hasen’dir. Nesâî.
[2] Buhârî. Müslim.
[3] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.
[4] Buharı. Müslim. Ebû Dâvud. Nesâî.
[5] Müslim. Ebû Dâvud. Nesâî.
[6] Buhârî. Müslim. Muvatta’. Ebû Dâvud.
[7] Müslim. Tirmizî. Nesâî.
[8] Müslim.
[9] Buharî. Tirmizî. Nesâî.
[10] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.(Bu hadîsin isnadı sa­hihtir.)
[11] Ebü Dâvud. Tirmizî. Nesâî. Ahmed b. Hanbel. İbn-i Hibbân. îbn-i Sünnî.
[12] Ebû Dâvud. Nesâî. Hâkim. Ahmed b. Hanbel.
[13] İbn-i Sünnî. [14] İbn-i Sünnî. [15] İbn-i Sünnî. [16] İbn-i Sünnî. [17] İbn-i Sünnî.
[18] İbn-i Sünnî. Ahmedb. Hanbel. Ebû Dâvud. Tirmizî.
[19] Tirmizî. (Tirmizî demiştir ki, bu.hasen bir hadistir.)
[20] Tirmizî.
[21] Ebû Dâvud. Nesâî. İbn-i Hibbân.
[22] Ahmed b. Hanbel. İbn-i Mâce. Ibn-i Sünnî. Nesâî.
[23] İbn-i Sünnî


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.