Salı, 6 Cemaziyelevvel 1447

KADINLARA TESETTÜR EMRİ

 

Tesettür, Kur’an ve Sünnet ile sabit bir farzdır. Bu hususta herhangi bir tereddüt yoktur. Allah Teâlâ’nın kadınlara örtünmeyi emrettiği açıkça bildirildiği için, bu hükmü inkâr eden kimse küfre düşer. Tesettürü sulandıran, moda ve süs unsuru haline getirenler ise büyük bir günah işlemekte ve Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) haber verdiği üzere ilahî azap ve lanet tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sebeple bütün mümin hanımlar, Allah’ın emrine teslim olarak, edep ve hayâyı kuşanmalı, baştan ayağa tesettüre bürünmelidir.

Yüce Allah, kadını edep ve hayâ duygularıyla donatmış, bu yüce hasletleri onun fıtratına işlemiştir. Kadın, bu yönüyle yaratılış itibarıyla zarafet, letafet ve vakar sahibidir. Dolayısıyla tesettür, kadının özgürlüğüne engel değil; bilakis onurunun, iffetinin ve mahremiyetinin muhafızıdır. Kadının en büyük hazinesi hayâdır; Allah bu hazineyi koruma altına almak için örtünmeyi emretmiştir.

Allah’ın istediği öyle bir tesettür ki; Başörtülerini saçları, kulakları, boynu, gerdanlığı ve göğsü örtecek biçimde omuzlarınızın üzerine salıverilip ve Vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde örtünmedir.

Allah kadını kadın olarak, erkeği erkek olarak yaratarak her birini farklı özelliklerle donatıp yetki ve sorumluluklarını da farklı kılmıştır. Sadece kadınlara değil biraz farklı da olsa erkeklere de örtünmeyi emretmiştir.

Allah kadın erkek bütün Müslümanlara örtünmeyi emrettiği gibi özellikle erkeklere bakışlarında haram şeylerden sakınıp dikkat etmelerini istiyor. Bakılması uygun olmayan haram şeylere bakılmasını yasaklıyor.

Özellikle kadınların; Her türlü ahlâksızlıktan, çirkin davranıştan uzak durarak, iffet ve namuslarını korumalarını. Toplum içine çıkarlarken, tesettüre riayet ederek Kadınsı câzibe ve güzelliklerini mahrem olmayan kimselere göstermemelerini emrediyor.

Giyim kuşama dikkat ettikleri gibi tesettür kadar önem arz eden söz ve davranışlarında da mümin bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli olmaları istenmektedir. Kadınların tesettür konusunda uymaları gereken sınırlar nelerdir. Bu konudaki hükümleri bildiren ayeti kerimeyi tefsiriyle beraber aktarıyoruz.

“Mü’min kadınlara da söyle: Kadınlar her türlü kadınsı güzelliklerini ve süslerini ancak kocalarına gösterebilirler. Saçları, kolları, ayak bilekleri… Gibi ikinci dereceden süslerini ise, Babalarına, dedelerine, amcalarına, dayılarına, damatlarına, Kocalarının babalarına ve dedelerine, Öz oğullarına, torunlarına ve kocalarının başka bir kadından olan oğullarına, Öz veya üvey kardeşlerine, Öz veya üvey yeğenlerine, Ayrıca, süt emzirme sebebiyle mahrem olan sütkardeşi, sütbabası, sütoğlu, süt yeğeni, süt amcası, süt dayısı gibi akrabalarına, Temiz ve güvenilir kadın arkadaşlarına, Sahip oldukları köle ve cariyelere, Kadınlara ilgi duymayacak derecede yaşlanmış olan erkek hizmetçilere ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklara gösterebilirler.

Bir de, gizledikleri güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurarak kırıta kırıta yürümesin, tahrik edici davranışlarda bulunmasınlar. İşte bu kurallara uyduğunuz takdirde, temiz ve huzurlu bir toplum oluşturabilirsiniz. Fakat ne kadar titiz davransanız da, ufak tefek kusurlarınız, hatalarınız olacaktır. Bunun için: “Ey inananlar, hepiniz kötülüklerden, günahlardan tövbe edip topluca Allah’a yönelin ki, dünyada ve ahirette kurtuluşa erebilesiniz.” (Nur, 24/31)

Allah, mümin hanımların toplum içine çıkacakları vakit, başörtülerini takarak ve vücut hatlarını tamamen kapatan tesettüre uygun elbiselerle örtünmelerini emrediyor. Tesettür sadece bir elbiseyi giymek değildir Gerek giyim kuşamlarında, gerek söz ve davranışlarında mümin bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli bir tavır göstermelerini de emrediyor. Bu, onların saygıdeğer ve iffetli bir kadın olarak tanınmaları ve böylece, ahlâksız insanlar tarafından sözlü veya fiili tacize uğrayıp incitilmemelerini sağladığı gibi Allah’ın farz kıldığı bir görevi yaparak Allah’ın rızasını da kazanmış olurlar.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

‘’Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların tanınmaması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.’’ (Ahzab, 33/59)

Aişe radıyallahu anhâ ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır:

Allah ilk muhacir kadınlara rahmet etsin onlar; “Başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar…” (Nur, 24/31) Ayeti inince, etekliklerini kesip bunlardan başörtüsü yaptılar.”

Yine Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır:

‘‘Biz Aişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Aişe radıyallahu anha dedi ki:

“Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah’a yemin olsun ki, Allah’ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nur süresinde “Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar…” ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah’ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı.” (Buharî, Tefsîru’s Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II/600)

Aişe (r.a.)’den rivayete göre:

Bir gün Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma ince bir elbise ile Allah Resulünün huzuruna girmişti. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: “Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir.” Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti.” (Ebu Davud, Libâs, 31)

“Allah Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez” (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259)

İslam yaşlanmış ve cazibesi kalmayan kadınlara da tesettürü emrediyor. “Bu kadınlar, başını, kolunu ve ayaklarını açsa da açmasa da bir şey fark etmez, zaten dikkat çekici değildir.” denilemez. Burada kadının, tesettürle kadınlık vakarının korunması esastır. Nitekim tesettüre riayetsizliğin neticesini gösteren şu hâdise ne kadar ibretlidir:

Aişe (r.a.)’nın yanına, Şamlı kadınlardan bir grup gelmişti.

Aişe radıyallahu anha: “–Sizler herhâlde, hanımları hamamlara giren (orada tesettüre dikkat etmeyen) bölgedensiniz!” dedi.

Kadınlar;“Evet!” diye cevap verdiler.

Aişe radıyallahu anha: “Ama ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in; “Elbisesini evinin hâricinde bir yerde çıkaran (yani tesettüre dikkat etmeyen) her kadın mutlaka Allah ile kendi arasındaki perdeyi yırtmış olur.” buyurduğunu işittim.” dedi. ( Ebû Dâvûd, Hammâm, 1/4010; Tirmizî, Edeb, 43/2804)

Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder: “Abdurrahman’ın kızı Hafsa’ nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Aişe’nin huzuruna girdi. Hz. Aişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı” ( Muvatta Libas:4)

Usame b. Zeyd radıyallahu anh’ ın naklettiğine göre;

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Dihyetü’l-Kelbi’ nin kendisine hediye ettiği Mısır kumaşlarından sık dokunmuş bir elbiseyi bana giydirdi, ben de onu hanımıma giydirdim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem daha sonra bana sordu: “Ne oldu Mısır’dan gelen elbiseyi giymiyorsun?” Dedim ki, “Ey Allah’ın Resulü! Ben onu hanımıma giydirdim.”

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Altına pijama türünden bir şey giymesini ona emreyle. Çünkü ben, o elbisenin kemiklerinin hacmini belli etmesinden korkuyorum.” (Ahmed bin Hanbel)

Tesettür, süs ve modanın bir parçası değildir. Dar pantolon, tayt, şeffaf elbise, topuklu ayakkabı, renk ve parfüm gösterişi, makyaj ve dikkat çekici süsler tesettürün ruhuna aykırıdır.
“Giyinmiş çıplaklar” hadisinin muhatabı olmamak için Müslüman kadın, örtüsünü bir ibadet şuuruyla taşımalıdır.

Ey Mümin Kadınlar!

Eğer samimi bir iman sahibesi iseniz, Allah’ın emrine teslim olunuz. Tesettürü, modanın veya toplumun ölçüsüne göre değil, Kur’an’ın ve Sünnet’in ölçüsüne göre yaşayınız.
Unutmayınız ki tesettür, sadece bir bez parçası değil; Allah’a itaatin, iffetin ve kulluğun nişanesidir.

 Müsennif VELİOĞLU

 KADININ İZZETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.