‘Ben arabım ama araplar benden değildir’ diye bir hadis var mıdır?

Bu cahiller arasında yaygın batıl uydurma bir sözdür. Bunun hiçbir hadis kaynağında yeri yoktur. Bu konuda havadan değil müfehrestleri de tarayarak konuşuyoruz. Varsa delili olan getirip ortaya koymalıdır. Fakat dediğimiz gibi böyle bir hadis yoktur. Dolayısı ile ravisinden senedine böyle bir söz de nakledile gelmemiştir.
Mevzu kitaplarında da bu söz hakkındaki bilgiye 1624 yılında vefat etmiş dönemin ileri gelen Hanbeli alimlerinden Mer’i bin Yusuf El Makdisi’nin  El fevaid ul Mevzua adlı eserinde rastlıyoruz.

 ” أَنَا مِنَ الْعَرَبِ ، وَلَيْسَ الأَعْرَابُ مِنِّي ” . قَالَ ابْنُ تَيْمِيَةَ : لَيْسَ هَذَا مِنْ كَلامِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

الفوائد الموضوعة في الأحاديث الموضوعة تأليف مرعي بن يوسف المقدسي
مرعي بن يوسف بن أبي بكر بن أحمد بن أبي بكر بن يوسف بن أحمد الكرمي المقدسي الأزهري المصري الحنبلي

Eserin 151. babında bu söz İbni Teymiyye r.h tarafından değerlendirilmiş ve o şöyle demiştir:”Bu, Peygamber s.a.v ‘in sözü değildir.”
(Mer’i bin Yusuf El Makdisi'(Ö.T 1624)  151. Başlık 3. baskı 121.syf  / El Fevaid el Mevzua Fil Ehadisil Mevzua) Darul Verrak / Suudi Arabistan baskısı)
http://library.islamweb.net/hadith/display_hbook.php?hflag=1&bk_no=1847&pid=908163

Reşid Rıza’da El Menar’da bu sözün sıhhati üzerine sorulan soruya , bunun kesinlikle hadis olmadığına ve uydurma bir söz olup sıhhatinin bulunmadığına işaret etmiştir. Aynı zamanda bu sözün nakilcileri arasında bazı Türklerin Tevbe 97 ve 98. ayetleri göstererek buradaki Arabi kelimesini Arap olarak yorumlayıp Rasulullah’a bu sözü atfettiklerini söylemiştir.
http://islamport.com/w/amm/Web/1306/2731.htm

Bunun zıddı olan şu hadis vardır:

( أحبوا العرب لثلاث : لأني عربي والقرآن عربي وكلام أهل الجنة عربي ) رواه الطبراني و الحاكم و البيهقي وكذا العقيلي ووضع السيوطي بجانبه في الجامع الصغير علامة الصحة .

Üç hasletten dolayı Arabı seviniz; çünkü ben Arabım, Kur’an-ı Kerim Arap lisaniyle nâzil olmuştur, Cennet ehlinin konuştukları dil Arapçadır.” [Feyzü’l-Kadîr, 1:178 Hadis no: 225.; Ayrıca bkz. Hâkim, el-Müstedrek, c, 4, s. 87; Beyhaki, Şuabu’l-İmân, c. 3, s. 34]

Bu hadisin tahricine bakarsak;  başta İmam Suyuti olmak üzere bir çok alim bu hadisin hasen ve sahih olduğunu söylemektedir.
http://www.darulfatwa.org.au/ar/%D8%AA%D8%AE%D8%B1%D9%8A%D8%AC-%D8%AD%D8%AF%D9%8A%D8%AB-%D8%A3%D8%AD%D8%A8%D9%88%D8%A7-%D8%A7%D9%84%D8%B9%D8%B1%D8%A8-%D9%84%D8%AB%D9%84%D8%A7%D8%AB/

Ancak İmam Ahmed b. Hanbel’in (rh.) bu rivayeti “zayıf”olduğunu söylemiştir.( Ukaylî’nin “münker” olduğunu ve “aslı yoktur” dediğini ve İmam Zehebî’nin de “mevzû-uydurma” dediği nakledilmiş olsa da,   Hanbeli mezhebi İmamı İmam Ahmed (rh.) )onların ileri sürdüklerinden farklı bir tarikle) hadisi değerlendirerek, bu hadise mevzû dememiş, hadis olarak ele almış ve zayıf olduğunu söylemiştir. (Hadis ile ilgili tahricin münazarası ehli için aşağıda verilmiştir.)

Bu hadisi değerlendirirken üstün ırk kavramıyla bakmak avantajından ziyade üstünlük addetmek yanlış olur ki ALlah Rasulu veda hutbesinde:
“Ey İnsanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, Ondan en çok korkanınızdır. Arabın Arap olmayana takvâdan başka üstünlüğü yoktur” buyurmuştur. Dolayısı ile bizlerin bu nazar ile bakmamız gerekir.

Soruldu: Hocam Kaynak: İhlas Yayınları ‘nın Bir Bilene Soralım, 3. Cildin den alındığı belirtilen bilgide :”Ben arabım ama Araplar benden değildir” sözünün sahih hadis olduğu iddia ediliyor iddia şöyle hocam:
“Ben arabım, fakat arab benden değildir.” Hadis-i şerifi sahihse açıklaması nasıldır?

Bu hadis-i şerif sahihtir. Size bir ölçü verelim. Hakikî islâm âlimlerinin herhangi bir kitabında bir hadis-i şerife rastlarsanız, (Acaba sahih midir, uydurma mıdır?) diye düşünmeniz doğru değildir. O zaman İslâm âlimlerine itimat kalmaz, din yıkıl­mağa, yerini hurafeler almağa başlar. Dinimizi yıkmak isteyen ler de bu usûlü kullanıyorlar. İslâm âlimlerinin kitablarındaki hadis-i şeriflere (Zayıftır, uydurmadır) diye saldırıyorlar. Bun­lara aldanmamak lâzımdır. 
Arab, lügatte güzel demektir. Fahr-i kâinat “sallallahü aleyhi ve sellem” Efendimiz, arab idi, arab kavminden idi. Fakat yalnız arab kavmine değil, bütün âlemlere peygamber olarak gönderildi. İslâmiyyet, yalnız arablara mahsus değil, müslüman olan her kavmin dinidir.

Birçok hadis-i şeriflerde (Şunları yapanlar, şu günahları işleyenler benden değildir) diye buyurulmuştur. Arab kavminden olduğu halde, müslüman olmayan kimse, (Ben arabım, peygamberdenim, onun ümmetindenim) diye bir iddiada bulunamaz. Aksine Türk, Arab, Fransız, Alman v.s. olup da müslümanlığı kabul eden herkes Resûlullahın ümmetindendir.

Ya’nî hadis-i şerifin ma’nâsı şöyle olmaktadır:

(Ey arablar, ben arabım, fakat sizler iman etmedikçe benden olamazsınız, fakat arab olmasa da iman eden her kavim, bendendir.)

Zaten, İslâmiyette üstünlüğün ölçüsü, kavim, kabile veya makam, mevki değil, takvadır. Ya’nî ilim ve ihlâsla dine sarıl­maktır. Herkes dine hizmeti nisbetinde üstünlük kazanır.

Yukarıdaki hadis-i şerifin ma’nâsı böyle olunca, hadis-i şerifleri, yalnız hadis kitaplarından değil, hakiki islâm âlimleri­nin kitaplarından izahları ile birlikte öğrenirsek, yanlış anla­maktan, sapıtmaktan kurtulmuş oluruz.

Cevap:  Yazının tamamını internetten okuma imkanım oldu. Ancak dediğim gibi bu hadis diye uydurulan söz hiçbir sahih hadis kaynağında geçmemektedir. Zaten malum kitap da kaynak verememiştir. Altına İslam alimlerinin kitabında geçer hadisi inkar edersiniz şeklinde bir çıkış yapmasına rağmen herhangi bir şekilde alim adı dahi vermemiştir. Biz sözün hadis olabilmesi en azından senet ve ravi zinciri gerektirmektedir. Bunun herhangi biri kaynaktan gelmiş olması gerekir.  Bu bilgiyi yazan arkadaşın Hadis Usulünden uzak olduğu açıklamalardan belli olmaktadır. Çünkü delilsiz, kaynaksız ve mesnetsiz  bir açıklamanın ilmi herhangi bir değeri yoktur.

Prof. Dr. Süleyman Ateş’in bu konudaki aşağıdaki yorumu akla daha yatkın durmaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır…

Bu söz, cahillerin ağızlarında dolaşan asılsız bir sözdür. Asla Peygamberimiz böyle bir söz söylememiştir. Peygamber elbette Arap’tır, Araplardandır. Kur’ân onun, Arap olduğu için Kur’ân’ın ona Arapça indirildiğini, içinde yaşadığı ümmi toplumdan çıkmış ümmi bir peygamber olduğunu vurgular. Ebubekir, Ömer, Ali, Peygamber’in yüzbini aşkın sahabisi hep Arap değil mi? İslâm’ı dünyaya taşımış olan bu Araplar değil mi? Ne demek Araplar benden değil? İşte kendi çağında yaşamış olan yüzbini aşkın Arap, onun fikirlerini cihana taşımışlardır. Elbette Araplar Peygamber’den türemiş insanlar değildir. Binlerce yıldan beri var olan köklü bir ulustur. Hz. Muhammed de o ulusun Kureyş boyundan çıkmış bir bireyidir. Onun ilk kavmi (hitap ettiği ilk toplum) Araplardır. Kur’ân onun ilk kavmi olan Arapların anlaması için Arap diliyle indirildiğini belirtir. Hâlâ ne diye Arapların ondan olmadığı gibi mantık dışı bir söz söylesin? Müslümanlar ne dediklerini bilmeli, Peygamberimize iftiradan sakınmalıdırlar. Çünkü Peygamber’e yalan sözler yakıştırmak cehennemi gerektiren en büyük günahlardandır. ( Vatan Gazetesi – 12 Haziran 2008 Perşembe)Prof Dr. Süleyman ATEŞ

 

 

Ehli  Hadisin tahrici:

قال الهيثمي في المجمع:[عن ابن عباس قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ” أحبوا العرب لثلاث : لأني عربي ، والقرآن عربي ، وكلام أهل الجنة عربي ” .
** رواه الطبراني في الكبير والأوسط إلا أنه قال : ” ولسان أهل الجنة عربي ” . وفيه العلاء بن عمرو الحنفي وهو مجمع على ضعفه . ]

وهذا كلام الشيخ الألباني رحمه الله:

” أحبوا العرب لثلاث : لأني عربي , و القرآن عربي , و كلام أهل الجنة عربي ” .

قال في سلسلة الأحاديث الضعيفة ( 1 / 293 ) : موضوع .
أخرجه الحاكم في ” المستدرك ” ( 4 / 87 ) و في ” معرفة علوم الحديث ( ص 161 –
162 ) و العقيلي في ” الضعفاء ” ( 327 ) و الطبراني في ” الكبير ” ( 3 / 122 /
1 ) و ” الأوسط ” , و تمام في ” الفوائد ” ( 22 / 1 ) و من طريقه الضياء
المقدسي في ” صفة الجنة ” ( 3 / 79 / 1 ) و البيهقي في ” شعب الأيمان ”
و الواحدي في ” تفسيره ” ( 81 / 1 ) و ابن عساكر ( 6 / 230 / 1 و 7 / 34 / 1 )
و كذا أبو بكر الأنباري في ” إيضاح الوقف و الابتداء ” ( ق 6 / 1 نسخة
الإسكندرية ) كلهم من طريق العلاء بن عمرو الحنفي حدثنا يحيى بن يزيد الأشعري
أنبأنا ابن جريج عن عطاء عن ابن عباس مرفوعا .
قلت : و هذا إسناد موضوع , و له ثلاث علل :
الأولى : العلاء بن عمرو , قال الذهبي في ” الميزان ” : متروك , و قال
ابن حبان : لا يجوز الاحتجاج به بحال , ثم ساق له هذا الحديث من طريق العقيلي
ثم قال : هذا موضوع , قال أبو حاتم : هذا كذب , ثم ساق له حديثا آخر ثم قال :
و هو كذب , و قال في ” اللسان ” : و قال الأزدي : لا يكتب حديثه , و ذكره ابن
حبان في ” الثقات ” و قال : ربما خالف , و قال النسائي : ضعيف , و قال صالح
جزرة : لا بأس به , و قال أبو حاتم : كتبت عنه و ما رأيت إلا خيرا .
قلت : لعل قول أبي حاتم هذا و هو في ” الجرح و التعديل ” ( 3 / 1 / 359 ) قبل
أن يطلع على روايته للأحاديث المكذوبة , و إلا فتوثيقه لا يتفق في شيء مع
تكذيبه لحديثه كما نقله الذهبي عنه , و هو في كتاب ” العلل ” لابنه قال : ( 2 /
375 – 376 ) قال : سألت أبي عن حديث رواه العلاء بن عمرو الحنفي ( قلت : فذكره
قال ) : فسمعت أبي يقول : هذا حديث كذب .
لكن قد يقال : ما دام أن الحديث له علل كثيرة فجائز أن تكون العلة عند أبي حاتم
في غير العلاء هذا , والله أعلم .
و قال في ترجمته من ” اللسان ” : و قال العقيلي بعد تخريجه : منكر ضعيف المتن
لا أصل له و أقره الحافظ .
قلت : و ليس في نسختنا من العقيلي قوله : ضعيف المتن , والله أعلم .
و توثيق ابن حبان إياه مع قوله فيما نقله الذهبي عنه لا يجوز الاحتجاج به بحال
فيه تناقض ظاهر , فلعل التوثيق كان قبل الاطلاع على حقيقة أمره , والله أعلم .
و قد يؤيده قول الهيثمي في ” المجمع ” ( 10 / 52 ) بعد أن عزاه للطبراني :
و فيه العلاء بن عمرو الحنفي و هو مجمع على ضعفه .
الثانية : يحيى بن يزيد كذا وقع في هذه الرواية : يزيد , قال الذهبي : ( و هو
تصحيف , و إنما هو : بريد ) .
قلت : و كذلك وقع في ” الضعفاء ” للعقيلى و ” المعرفة ” للحاكم و هكذا أورده
ابن أبي حاتم في ” الجرح و التعديل ” ( 4 / 12 / 131 ) و روى عن ابن معين أنه
قال : ضعيف , و عن ابن نمير قال : ما يسوى تمرة ? و عن أبي زرعة : منكر الحديث
و عن أبيه قال : ضعيف الحديث ليس بالمتروك يكتب حديثه قال في ” اللسان ” :
و ذكره الساجي و العقيلي و ابن الجارود في الضعفاء , و قد تابعه عند الحاكم
محمد بن الفضل و هو متهم كما سبق في الحديث ( 26 ) ثم قال الحاكم : حديث يحيى
ابن يزيد عن ابن جريج صحيح , فتعقبه الذهبي بقوله : بل يحيى ضعفه أحمد و غيره ,
و العلاء بن عمرو الحنفي ليس بعمدة , و أما محمد بن الفضل فمتهم و أظن الحديث
موضوعا , و كذلك تعقبه الحافظ العراقي في ” محجة القرب إلى محبة العرب ” ( 5 /
1 ) فقال : قلت : و ليس كما قال , بل هو ضعيف لأن يحيى بن يزيد بن أبي بردة
ضعيف عندهم , و كذلك راويه عنه : العلاء بن عمرو الحنفي .
الثالثة : عنعنة ابن جريج فإنه كان مدلسا , قال أحمد : بعض هذه الأحاديث التي
كان يرسلها ابن جريج أحاديث موضوعة , كان ابن جريج لا يبالي من أين يأخذها :
يعني قوله : أخبرت و حدثت عن فلان كذا في ” الميزان ” .
و الحديث أورده ابن الجوزي في ” الموضوعات ” ( 2 / 41 ) من طريق العقيلي , ثم
قال : قال العقيلي : منكر لا أصل له , قال ابن الجوزي : يحيى يروي المقلوبات .
قال السيوطي في ” اللآليء ” ( 1 / 442 ) : قلت : إنما أورده العقيلي في ترجمة
العلاء بن عمرو على أنه من مناكيره , و كذا فعل صاحب ” الميزان ” ثم ذكر توثيق
ابن حبان و صالح جزرة للعلاء متغافلا عن قاعدة ( الجرح مقدم على التعديل ) و عن
قول ابن حبان الآخر فيه : لا يحل الاحتجاج به بحال , و عن قول الحافظ العراقي :
ضعيف عندهم , كما تقدم , ثم ذكر تصحيح الحاكم له و ما تعقبه الذهبي به , ثم
تعقبه السيوطي بقوله : و له شاهد .
قلت : و لكنه منكر باعتراف السيوطي نفسه فلم يصنع شيئا ! و هو الآتي بعده .
و الحديث أورده شيخ الإسلام ابن تيمية في ” اقتضاء الصراط المستقيم ” ( ص 76
طبعة الخانجي ) من طريق العقيلي و أنه قال : لا أصل له و أن ابن الجوزي ذكره في
” الموضوعات ” و أقرهما على ذلك , إلا أنه نقل قبل ذلك عن الحافظ السلفي : هذا
حديث حسن , قال شيخ الإسلام : فما أدري أراد ( حسن إسناده ) على طريقة المحدثين
أو ( حسن متنه ) على الاصطلاح العام .
قلت : و غالب الظن أنه أراد الثاني و به جزم في ” الفيض ” لكنه عزاه لابن تيمية
مع أن كلامه كما رأيت لا يدل على جزمه بذلك , و على كل حال فإني أستبعد جدا أن
يستحسن السلفي إسناد هذا الحديث مع أن أحسن أحواله أن يكون ضعيفا جدا , و قد
حكم بوضعه غير واحد من الأئمة الذين سبقوه مثل أبي حاتم و العقيلي دون أن
يخالفهم في ذلك أحد ممن يوثق بعلمه .
و الشاهد الذي أشار إليه السيوطي فيما سبق هو :

 

2 Yorum

  1. Peygamber efendimiz (S.A.V.) ‘in soy ağacı bellidir. O zaman bunu ırkçılığa ya da kavmiyetçiliğe bağlamak birilerini kötülemeye ya da aşağı görmek mantıksız. Peygamberlerin hepsinin belli bir soy ağacından geldiği, doğdukları kavimlerin dillerini konuştuklari ve bunun da gayet doğal olduğunu anlamak herhalde zor değil. Belki de Peygamberimiz (S.A.V.), kendisi de dahil peygamberlerin belli bir ırka tanımlanmamasını, ilahi emri insanlara tebliğle görevlendirildiklerini, ırka kavmiyete takılmamaları gerektiğini anlatmak istemiştir. Arapların kendilerinden kabul edip dini başklarına aktarmamalarını da bu vesileyle, Arap kavimlerine iletmiştir diye düşünüyorum. Allah ve Resulü (S.A.V.) en doğrusunu bilir.

  2. Aynen aynen batıl söz tabiki her sözün bir kaynağı olduğu gibi bu sözünde bir kaynağı vardır belkide kaynağı tamamen yok etmiş olabilirler bilip bilmeden bu cahillerin sözü diyorsunuz mesela tarihte bazı hadisler kaynağı olmayan yok olmuş olabilir mesela bazı insanlar kocasının karısının memesinden süt içmesinin günah olduğu halde Buna sevap diyen bir çok insan yanlış durumda belki bunun günah olduğuna dair hadisler olabilir ama bu hadisler tamamen kaynağı olmayan kaybolmuş hadisler olabilir mesela bu hadiste günüme kadar ulaşmış ancak kaynağı günümüze kadar gelememiş olabilir Araplar bu hadisten tamamen olduğu için bu hadisin kaynağını tamamen yok etmiş olabilirler ama en doğrusunu Allah ve Resulü bilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.