Salı, 6 Cemaziyelevvel 1447

ANLAŞMALI EVLİLİKLER

Evlilikte eşlerden birinde sonradan ortaya çıkan bir sorun veya hastalık sebebiyle cinsel problemler yaşanıyorsa, bu durumda nasıl davranılmalıdır? Her şeyden önce sabır, anlayış ve merhametle hareket edilmelidir. Tedavi mümkünse tıbbi destek alınmalı, sabırla çözüm aranmalıdır. Ancak hastalık tedavi edilemiyor ve kalıcı bir hâl almışsa, bu durumda ne yapılabilir?

Erkekte Sorun veya Hastalık Durumu

Evlilikte erkekte bir sorun ya da hastalık sebebiyle cinsel problemler yaşanıyorsa, kadın ister sabreder evliliğini sürdürür, isterse boşanma hakkını kullanır. Bu her ne kadar hoş karşılanmasa da, kadının gözünün dışarıda olması veya harama düşmesi bundan çok daha çirkindir.
Böyle bir durumda, kadına bu hakkı İslâm vermiştir. Bu konuda kimsenin ileri geri konuşmaya hakkı yoktur. Unutulmamalıdır ki kadın da bir insandır; onun da nefsi, arzuları ve duygusal ihtiyaçları vardır. Dolayısıyla bu tür özel meselelerin insanların arasında fazla araştırılmaması, dedikodu konusu yapılmaması en uygun olandır.

Kadında Sorun veya Hastalık Durumu

Kadında bir rahatsızlık veya hastalık sebebiyle cinsel problemler yaşanıyorsa, erkek bu durumda ikinci bir hanımla evlenerek hem sıkıntıdan kurtulabilir hem de ilk eşini boşamadan yuvasını koruyabilir. Erkekte bir hastalık olması hâlinde kadının ikinci bir koca alması söz konusu değildir; zira Yüce Allah, erkeğe birden fazla kadınla evlenmeyi helal kılmış, kadına ise yalnızca bir erkekle evlenmeyi helal görmüştür. İnsan fıtratı da bu ilahî düzene göre yaratılmıştır. Bu sebeple bir erkek, hiçbir gerekçe olmasa dahi dörde kadar kadınla evlenebilir; bu onun fıtrî ve meşru hakkıdır.

Eşlerin Karşılıklı Anlaşması ve Fedakârlık

Çok eşli bir evlilikte hanımlardan biri isterse veya belli şartlar karşılığında kocasını diğer hanımlarıyla baş başa bırakabilir. Mesela cinsel arzusu kalmamış, yaşlanmış veya bir hastalığa yakalanmış bir kadın, bazı haklarından kendi rızasıyla feragat edebilir.
Bu sayede bir yuvanın dağılması önlenir; kadın hem kocasının yükünden kurtulmuş olur hem de hayatın kendisine zehir olmasını önler. Eşler iyi niyet ve anlayışla meseleye yaklaşır, karşılıklı konuşarak anlaşmaya varırlarsa bu, geçimsizlik yaşayıp boşanmaktan çok daha hayırlıdır.
Erkek ise hanımlarının haklarını çiğnemekten sakınmalı, onlara güzel muamelede bulunmalıdır. Bu durumda Allah Teâlâ onun mükâfatını mutlaka verecektir.

“Eğer bir kadın, kocasının kötü davranışından veya kendisine ilgi göstermediğinden şikâyetçi olursa, karı kocanın kendi aralarında anlaşarak bir çözüme ulaşmalarında, her ikisine de günah yoktur. Çünkü anlaşıp barışmak, daha iyidir. Kıskançlık ve bencillik insanın yapısında vardır. Ey müminler; eşlerinize güzellikle davranır ve kaçınırsanız, Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa, 4/128)

Tek Eşlilik Dayatmasının Çelişkisi

Erkeğin tek eşliliğe mahkûm edildiği toplumları bir düşünün: Evlilikten sonra kadın bir hastalığa yakalanırsa, kocasını tatmin etmekten ve ona hizmet etmekten aciz kalacaktır. Kimin vicdanı, bir erkeğin ömrü boyunca bu kadınla mecburen yaşamasına razı olur?
Bazı erkekler sabreder, ancak bu her zaman mümkün değildir.

Tek eşlilik tabusunun hâkim olduğu toplumlarda erkek, hayatını düzene sokmak için karısını boşamak zorunda kalır. Kadın ister yeni evli olsun isterse yirmi-otuz yıllık evliliği bulunmuş olsun, hastalanınca terk edilir. Sağlıklıyken kıymetli olan kadın, sakatlandığında ya da hastalandığında bir yük gibi görülür. Onu boşayıp yalnızlığa mahkûm etmek, insanlık vicdanına aykırıdır.

İslam’ın Merhamet Dolu Çözümü

İslâm’ın çözümüne bakın: Kocasıyla cinsel ilişki kurma kudretini kaybeden bir kadın, asla yuvasından olmaz. Adeta bir “büyük anne” gibi o evde müstesna bir yere sahip olur. Kocası ise onu boşamak zorunda kalmaz; evlilik statüsü devam eder, fakat cinsel hayatını ikinci eşiyle sürdürür.
Kısırlık dışında başka bir sorunu olmayan kadın da kocasına hizmet etmeye, çocuklarına veya üvey çocuklarına annelik etmeye devam eder. Böylece toplumda sahipsiz, perişan ve yalnız kadınlar topluluğu oluşmaz.

Bu, Allah’ın kullarına, özellikle de hanımlara olan rahmetinden başka bir şey değildir. Gerçekten de bu din, fıtrat dini, huzurun ve mutluluğun kaynağıdır.

Resûlullah’ın Hanımlarından Örnek: Sevde (r.a.)

Bu konuda en güzel örnek, Allah Resulü’nün hanımlarından Sevde bint Zem’a (radıyallahu anhâ)’dır. Sevde validemiz, kendi gün hakkını Aişe (radıyallahu anhâ)’ya bağışlamış ve şöyle demiştir:

“Ya Resulallah! Bana ayırdığın günü Aişe’ye bağışladım. Sadece beni nikâhında tut. Kıyamet günü Allah’ın beni senin zevcen olarak diriltmesini istiyorum.”

Yaşlıydı, iri cüsseliydi, cinsel arzusu kalmamıştı; fakat gönlü saf, sevgisi büyüktü. Bu davranışıyla hem Resulullah’ın gönlünü hoş etti hem de ümmetin kadınlarına örnek oldu.

Aişe (radıyallahu anhâ) annemiz de onun vefatından sonra şöyle demiştir:

“Yerinde olmak istediğim kadınların bana en sevgilisi Sevde bint Zem’a’dır. Çünkü yaşlandığında şöyle demişti: ‘Ya Resulallah! Sana olan nöbetimi Aişe’ye bağışladım.’”

Evliliğin Asıl Hikmeti

İnsanın cinsel arzu ve istekleri yok olsa bile evlilik huzurdur, sultanlıktır. Büyük aile, ise bir imparatorluktur.

Fakat bir imparatorluğu idare etmek; irade, sabır ve sorumluluk ister.

Gerçek evlilik, işte bu bilince sahip olanların omuzlarında yükselir.

Müsennif VELİOĞLU

 KADININ İZZETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.