Bir Müslümanın, akidesi sağlam ve istikameti doğru olan bir cemaati şer‘î bir gerekçe bulunmadıkça terk etmesi caiz değildir. Ancak bir cemaatin içinde İslam itikadına aykırı hususlar bulunuyorsa; haram olduğu açıkça bilinen şeyler meşru görülüyorsa; bid‘at ve hurafelerle amel ediliyorsa yahut batıla karşı mücadele edilmiyorsa, böyle bir cemaat terk edilebilir.
Bununla birlikte Müslüman, akıllı davranmalı; cemaati hemen terk etmek yerine öncelikle mensuplarını kazanmaya çalışmalıdır. Cemaatin eksik ve yanlışlarını güzellikle onlara hatırlatmalı, davet ve öğütle hakka yönelmelerini sağlamalıdır. Çünkü cemaat mensupları da insandır, hata edebilirler. Eğer yapılan davet neticesinde hakka dönüş olursa, bir topluluk yanlıştan kurtarılmış olur. Bu durumda cemaati terk etmek doğru değildir.
Fakat davet ve uyarılara rağmen cemaat mensupları gerçeği görmezden gelir, işittiklerini yok sayar ve yanlışta ısrar ederlerse; işte o zaman bu cemaat terk edilmelidir.
Resûlullah’ın Cemaat Vurgusu
Resûlullah (s.a.v.) cemaate bağlı kalmayı teşvik ederken, kastettiği hak üzere olan ve istikameti doğru cemaattir. Bunun dışında kalan, yoldan sapmış cemaatler terk edilmelidir. Müslümanlara düşen, batıl ve bid‘at ile dolu cemaatlerden uzak durmak ve onlara karşı mücadele etmektir.
Buna mukabil hak üzere ve istikameti doğru olan cemaatler; azınlıkta olsalar da, zayıf bulunsalar da, muhalifler karşısında yalnız kalsalar da desteklenmeli ve onlara tabi olunmalıdır. Çünkü birlik içinde rahmet ve izzet vardır; ayrılıkta ise fitne, zillet, keder ve şeytanın saptırması vardır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın.” (Âl-i İmrân, 3/103)
Resûlullah (s.a.v.) da şöyle buyurmuştur:
“Cemaatten bir karış kadar ayrılan kimse İslam’ın boyunduruğunu boynundan çıkarmış olur.” (Tirmizî, Emsal, 3)
“Ümmetim dalalette asla birleşmez. O halde cemaate bağlı kalmaya dikkat edin. Şunu iyi bilin ki Allah’ın (yardım) eli cemaatin üzerindedir.” (Zevaid, 5/218)
Ferdiyetin Tehlikesi
Hak üzere olan cemaat, Allah’ın elinin üzerinde bulunduğu topluluktur. Böyle bir cemaati terk etmek, İslam halkasını boynundan çıkarmak gibidir ki, bu durum kişiyi nifaka sürükleyebilir.
Cemaati inkâr eden veya onu terk ederek ferdî hareket edenler zamanla gevşer, yıpranır ve batıl sistemler içinde eriyip yok olmaya mahkûm olur. Ferdî hareket edenlerin çalışmaları bereketsiz olur, tembellik artar ve kâfirlere karşı etkili bir mücadele ortaya konulamaz.
Oysa yeryüzüne bakıldığında, kâfirlerin cemaat ve teşkilat halinde hareket ettikleri görülmektedir. Hal böyleyken Müslümanların cemaatleşmekten uzak durması, küfrü kabullenmek ve kâfirlere teslim olmak anlamına gelir.
İbn Teymiyye (rahimehullah) bu hakikati şu sözleriyle ifade etmiştir:
“Cemaatin neticesi Allah’ın rahmeti, rızası, mağfireti, dünya ve âhiret saadeti ve yüzün ak olmasıdır. Tefrikanın neticesi ise Allah’ın gazabı, lâneti, yüzün kara olması ve Resûlullah’ın (s.a.v.) ondan beri olmasıdır.”
Müsennif VELİOĞLU
Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar
İslami Okul Okulların En Önemlisi