Davetin Planlı Olması
Müslümanların başarılı bir davet çalışması yapabilmeleri için rastgele değil, bir plan ve program dâhilinde hareket etmeleri gerekir. Nerede, ne zaman, ne konuşacağını bilen; ahlakıyla ve ilmiyle donanmış davetçilerin yetiştirilmesi zaruridir. Fakat en önemlisi, davetin etkili olabilmesi için Müslümanların birlik olmaları, yani cemaat olmaları şarttır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“De ki: İşte benim yolum budur; ben ve bana uyanlar, basiret üzere Allah’a çağırıyoruz. Allah, her türlü eksiklikten uzaktır. Ben müşriklerden değilim.” (Yûsuf, 12/108)
Bu ayet-i kerimede belirtildiği üzere davet, körü körüne ve bilgisizce değil; bilakis Kur’an ve sünnet ışığında, apaçık delillere dayanarak planlı ve programlı şekilde yapılmalıdır. İnsanlara önce Allah’tan başkasının egemenliğine boyun eğmenin batıl ve şirk olduğu anlatılarak tevhide davet edilmelidir.
Cemaat Olarak Yapılması
Bugün Müslümanların davet çalışmaları çoğunlukla bireysel düzeyde yürütülmekte; ortak bir cemaat ve program çerçevesinde icra edilmemektedir. Bu sebeple davet faaliyetleri çoğunlukla başarıya ulaşmamakta ve hedefine erişememektedir.
Elbette davet bireysel olarak da yapılabilir; fakat insanları belli bir hedefe yönlendirecek bir istikamet olmalıdır. Şayet bir beldede, bir mahallede veya bir köyde davet faaliyetinde bulunan bir topluluk varsa ve bu faaliyet Allah’ın izniyle başarı elde etmişse, orada ikinci bir cemaat kurmaya çalışmak uygun değildir. Aksine, o beldede yaşayan Müslümanların mevcut davet topluluğunu desteklemeleri ve o cemaatin içinde yer almaları gerekir.
Peygamberler Davet için Cemaat Oluşturdu
Allah-u Teâlâ’nın kitabında bize haber verdiği üzere peygamberler dahi davet yolunda yardımcı istemiş, cemaat oluşturmaya gayret etmişlerdir.
Mûsâ (a.s.) şöyle dua etmiştir:
“(Mûsâ) dedi ki: Ey Rabbim! Ben onlardan birini öldürmüştüm; bu yüzden beni öldürmelerinden korkuyorum. Kardeşim Hârûn’un dili benimkinden daha düzgündür; onu, beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum.” (Kasas, 28/33-34)
Mûsâ (a.s.), Firavun’un sarayına giderken kardeşi Hârûn’un kendisine yardımcı olarak görevlendirilmesini istemiş; onun sözünü daha akıcı ve etkili bir şekilde ifade edebileceğini dile getirmiştir. Böylece davet yolunda tek başına değil, bir kardeşiyle omuz omuza mücadele etmeyi arzulamıştır.
İsa (a.s.) da inkârcılara karşı mücadelesinde şöyle seslenmiştir:
“Allah yolunda bana kim yardımcı olacak?” Havariler: “Biz Allah’ın yardımcılarıyız! Allah’a iman ettik. Şahit ol ki biz, O’na teslim olmuş kimseleriz” dediler. (Âl-i İmrân, 3/52)
İsa (a.s.) ise inkârcılara karşı çetin bir mücadeleye giriştiğinde, etrafındaki müminlere: “Allah yolunda kimler bana yardımcı olacak?” diye seslenmiş; bu çağrı üzerine havariler, “Biz Allah’ın yardımcılarıyız” diyerek onun yanında yer almışlardır. Bu da bize göstermektedir ki peygamberler dahi davet yolunda bir kadro, bir cemaat oluşturmaya önem vermişlerdir.
Allah Teâlâ müminlere hitaben şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” (Muhammed, 47/7)
Efendimiz (s.a.v.)’in ümmetine hitaben Allah Teâlâ’nın şu ayette buyurduğu üzere: Müslümanlar Allah yolunda mücadele eden öncülere destek olmalı; birlik ve beraberlik içinde cemaat olmalıdır. Çünkü Allah, kendisine yardım eden kullarına yardım edecek, güçlerini artıracak ve ayaklarını sağlam bastıracaktır.
Bu ayetler bize göstermektedir ki peygamberler bile davet yolunda tek başına mücadele etmemiş, yardımcılar, kadrolar ve cemaatler oluşturmaya çalışmışlar.
Cemaat, Öncü Kadrolar ve Lider
Nitekim en kaliteli cemaatler ve teşkilatlar dahi, başlarında iyi bir öncü ve sağlam bir lider olmadan başarı elde edemezler. İslâm’a hizmet için öncü şahsiyetlere ihtiyaç olduğu gibi, bu öncülere yoldaşlık edecek, istikamet üzere duran cemaatlere de ihtiyaç vardır. Çünkü hiçbir insan, bu yüce davetin yükünü tek başına omuzlayamaz.
Müsennif VELİOĞLU
Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar
İslami Okul Okulların En Önemlisi