Dünyayı sömüren ve kan gölüne çeviren küresel şeytanlar, önce “kadın–erkek eşittir” fitnesini fısıldadılar. Bu telkini alan tağutî rejimler, yıllarca “kadın erkek eşittir” yalanını insanlara yutturmaya çalıştılar. Küresel şeytanlar bununla da yetinmedi; bu defa ikinci aşamaya geçerek “kadına pozitif ayrımcılık” fitnesini yaydılar. Bu telkini alan rejimler, kadınları adeta kutsayarak “kadının beyanı esastır” şeklinde bir yasa uydurdular. “Kadın da erkek gibi her işi yapar” diyerek kadınları her türlü pisliğin, yozlaşmanın ve sefahatin içine sürüklediler.
Kadının izzetini, namusunu ve şerefini pazarlayan bu küresel şeytanlar, güya “kadın haklarını” savunma iddiasıyla çok eşli evlilikleri kadına zulüm olarak göstermeye çalışıyorlar. Oysa Allah Teâlâ’nın insanlık için helal kıldığı çok eşli evlilikleri kötülemek, iftira ve kara propagandanın en çirkin şeklidir. Bazı ülkelerde çıkarılan yasalarla çok eşli evlilikler yasaklanmakta, bu konuda toplumsal baskı oluşturmak için kötü örnekler özellikle medyaya servis edilmektedir. Böylece İslami bilgi ve eğitimden yoksun insanların zihni bulandırılmakta, helal olana karşı olumsuz bir algı oluşturulmaktadır.
Oysa her konuda olduğu gibi evlilikte de olumlu ve olumsuz örnekler bulunabilir. Tek eşli evliliklerde görülen birkaç kötü örnek yüzünden evlilikten vazgeçilemeyeceği gibi, çok eşli evliliklerdeki bazı olumsuzluklar sebebiyle de bu müessese reddedilemez. Çünkü insanlık, helal ve hikmet dolu bu uygulamaya muhtaçtır.
Çok Eşli Evlilik Kime, Nasıl Ve Neden Zulüm Olsun?
Şöyle bir misal verelim: İkinci eş de bir kadındır. O hâlde iki kadından hangisi diğerine zulmetmiş olur? Zulmedildiği iddia edilen ilk eş dul kalmış veya boşanmış bir kadın olsa, sonra evli bir erkek ona evlilik teklif etse, bu kadın ikinci eş olduğu için zulme uğramış mı olur, yoksa helal bir yolla korunmuş mu olur?
Yine boşanmış veya dul bir kadın düşünelim. Bu kadın için evli bir erkekle gayrimeşru bir ilişki yaşamak mı, yoksa onun nikâhlı eşi olmak mı daha doğrudur? Ya da evli bir erkekle gizli bir ilişkisi olup bu ilişkiden çocuk sahibi olan bir kadın düşünün. Bu çocuk büyüdüğünde annesinin “birinin metresi” olmasını mı, yoksa babasının “ikinci eşi” olmasını mı tercih ederdi?
Bu örnekleri düşünen her akıl sahibi bilir ki çok eşli evlilik, kadın ve erkek için bir rahmettir. Ancak fıtratı bozulmuş, aklı ve vicdanı kararmış kimseler helali bırakıp harama yönelirler. Bu sebeple asıl kadınlara zulmedenler; nikâhı terk edip zinayı, eşcinselliği ve fuhşiyatı yaşam biçimi hâline getiren erkeklerdir.
Beşerî Sistemlerin İfsadı
Küresel şeytanların çatı yapılanması olan Birleşmiş Milletler, bugün eşcinselliği ve fuhşiyatı sistematik biçimde yaymaya çalışmaktadır. Bu ahlaksızlıklar, beşerî sistemler tarafından yasallaştırılıp korunmakta ve “medeniyet” ölçüsü olarak sunulmaktadır.
Tıpkı Lut kavminde olduğu gibi, bugün de helal olan evlilik ve çok eşlilik kötülenmekte; haram olan zina ve eşcinsellik teşvik edilip korunmaktadır. İşte bu, kadına yapılan en büyük zulümdür!
Asıl Soru Şudur:
Allah’ın helal kıldığı çok eşli evlilik mi kadına zulümdür, yoksa küresel şeytanların telkin ettiği zina, fuhşiyat ve eşcinsellik mi kadına zulümdür?
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Neyiniz var sizin nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa elinizde, okuyup ders yaptığınız Kur’an’a alternatif bir kitap mı var? O kitapta, “Dilediğiniz şey sizindir ve her arzunuzu gerçekleştirme hakkı size verilmiştir!” diye mi yazıyor yoksa bizden, dilediğiniz hükmü verebileceğinize dair Kıyamet Gününe kadar geçerli bir taahhüt mü aldınız?” (Kalem, 68/36-39)
Hak olan yalnızca Yüce Allah’ın peygamberine indirdiğidir. Bunun dışındaki her söz, her sistem ve her yasa batılın ta kendisidir.
Öyleyse:
Yüce Allah’ın şeriatının dışındaki zırvaları tanıma, onları yok say ve dosdoğru yolunda yürümeye devam et.
Müsennif VELİOĞLU
KADININ İZZETİ
İslami Okul Okulların En Önemlisi