Cumartesi, 1 Cemaziyelahir 1447

İsa Aleyhisselam’ın Yaratılışı

 

İsa Aleyhisselam’ın babasız dünyaya gelişi, Allah Teâlâ’nın değişik yaratma kudretinin bir tecellisidir. Allah’ın koyduğu tabiî kanunlara göre, bir insanın babasız dünyaya gelmesi mümkün değildir. Ancak İsa Aleyhisselâm’ın babasız yaratılması, Yüce Allah’ın dilemesiyle gerçekleşen mucizevî bir hadisedir. Bu durum, insan aklının sınırlı bakış açısından olağanüstü görünse de Allah’ın kudreti açısından son derece kolaydır.

Kur’ân-ı Kerîm, İsa Aleyhisselam’ın yaratılışını, ilk insan olan Âdem Aleyhisselam’ın yaratılışıyla kıyaslar. Âdem Aleyhisselam ne anne ne de babaya sahipti; buna karşılık İsa Aleyhisselam yalnızca babasız yaratılmıştır. Bu kıyas, Allah’ın yaratma kudretinin mutlaklığını göstermektedir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Doğrusu, Allah’a göre İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona ‘ol!’ dedi, o da hemen oluverdi.” (Âl-i İmran. 3/59)

Bu ayet, İsa Aleyhisselam’ın doğumunu olağanüstü kılan durumun İsa’nın ilah olduğunu değil, Allah’ın yaratma kudretini gösterir. İsa Aleyhisselam’ın babasız doğumu, Hristiyan inancında ilâhlık iddiasına gerekçe yapılmıştır. Oysa eğer babasız doğmak ilâhlık için bir ölçüt olsaydı, Âdem Aleyhisselam’ın hem annesiz hem babasız yaratılmış olması onu bu sıfata daha lâyık kılardı. Nitekim ne Kur’an’da ne de önceki vahiylerde Âdem’e ilâhlık atfedilmemiştir. Ayrıca Hristiyanlar da Âdem’in diğer insanlar gibi bir beşer ve kul olduğunu kabul ederler.

Kur’an’da İsa Aleyhisselam’ın Yaratılışı

Kur’ân, İsa Aleyhisselam’ı “Allah’ın kelimesi” olarak niteler; ancak bu ifade onun yaratılışındaki “Ol!” emrini ifade eder, ilâhî bir vasfı olduğunu söylemez.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Hani melekler, ‘Ey Meryem!’ demişlerdi, “Allah kendi katından bir kelimeyle, bir çocukla seni müjdeliyor ki, adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. Dünyada da, âhirette de çok değerli ve Allah’a en yakın olanlardan.

“İnsanlarla, hem beşikte iken, hem de yetişkin bir adam olarak konuşacak ve iyiliksever bir kimse olacaktır.”

“Meryem: ‘Ey Rabbim, bana hiç erkek eli değmediği hâlde, benim nasıl çocuğum olabilir?’ deyince, dedi ki”:

“Allah, dilediğini yaratır! Bir şeyin olmasını istedi mi, ona sadece ‘Ol der, o da hemen oluverir.” (Al-i İmran: 3/45- 47)

Bu ayetlerde İsa Aleyhisselam’ın seçkin bir peygamber olduğu vurgulanmakta, ancak hiçbir şekilde ilâhlık isnadı yapılmamaktadır.

Teslis İnancı ve Tevhid İnancı

Hristiyan inancı içinde, “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh” üçlemesinden oluşan teslis akidesi, tevhid inancına açıkça aykırıdır. Bu inanca göre İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu kabul edilir ve insanlığın günahlarına kefaret olarak çarmıha gerildiğine inanılır. Kur’an ise bu iddiayı reddeder:

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey kitap ehli! Sakın dininizde taşkınlık etmeyin! Allah hakkında gerçek dışı iddialarda bulunmayın! Çünkü Meryem oğlu İsa Mesih; ancak Allah’ın bir elçisi, Meryem’e ilettiği ke- limesi ve O’nun tarafından bir ruhtur. Şu hâlde, Allah’a ve elçilerine iman edin; ‘Allah üçtür’ demeyin, kendi iyiliğiniz için vazgeçin! Allah, ancak tek bir ilâhtır! Çocuk edinmek O’nun yüceliğine, şanına yakışmaz! Göklerde ve yerde ne varsa, hep- si O’nundur. Vekil olarak, Allah yeter!” (Nisa, 4/171)

Bu ifadeler, Allah’ın zatında ve sıfatlarında hiçbir ortağı olmadığını kesin bir şekilde bildirir.

İsa Aleyhisselâm’a “Tanrı’nın oğlu” veya “Tanrı’nın suretinde tecelli etmiş” diyenler, bu sözleriyle küfre girmiştir. Hâlbuki bizzat İsa Aleyhisselâm, insanlara:

“Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın!” diyerek tevhid çağrısında bulunmuştur.

Fakat hakkı görmek istemeyenler, dini tahrif ederek teslis inancını ortaya attılar. Bu batıl inanca göre “Baba Tanrı”, “Oğul İsa” ve “Kutsal Ruh” ilah sayılır. Böylece, “Allah üç unsurdan oluşur” gibi akıl ve vahye aykırı sözler uydurdular. Oysa Allah tektir, eşi ve ortağı yoktur.

Müslümanlar, İsa Aleyhisselâm’ın diğer peygamberler gibi bir beşer olduğuna iman eder. Âdem Aleyhisselâm’ı annesiz ve babasız yaratmaya kadir olan Allah, İsa’yı babasız yaratmış ve ona peygamberlik vermiştir. O da diğer elçiler gibi insanları yalnız Allah’a kulluğa davet etmiştir.

Meryem ise iffetli, tertemiz ve üstün ahlâklı bir kadındı. Onlar da bizim gibi acıkır, susar, yer, içer ve sonunda ölürlerdi. Bunlar yaratılmışlara ait özelliklerdir; Allah ise hiçbir şeye muhtaç değildir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Andolsun ki, ‘Allah, Meryem oğlu Mesih’tir!’ diyenler kâfir olmuşlardır! Oysa Mesih, ‘Ey İsrailoğulları! Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin, her kim Allah’a ortak koşacak olursa Allah ona cenneti yasaklayacak ve onun varacağı yer, cehennem olacaktır! Ve hiç kimse, zalimlere yardım edemeyecektir!’ demişti.”

“Andolsun ki, ‘Allah üçün üçüncüsüdür!’ diyenler de kâfir olmuşlardır! Gerçek şu ki, bir tek İlâh’tan başka ilâh yoktur! Şayet onlar, iddialarından vazgeçmeyecek olurlarsa, içlerinden inkâr edenlere kesinlikle can yakıcı bir azap dokunacaktır!”

“Hâlâ Allah’a yönelip O’ndan af dilemeyecekler mi? Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”

“Meryem oğlu İsa Mesih, sadece bir Peygamberdir. Nitekim ondan önce de, Peygamberler gelip geçmişti. Annesi ise, son derece dürüst bir kadındı. Fakat ikisi de yiyip içerlerdi. Bak, biz onlara ayetleri nasıl açıkça bildiriyoruz; onlarsa nasıl da dönüyorlar!” (Maide, 5/72-75)

Bu, onun da yaratılmış ve ölümlü bir kul olduğunu gösteren açık bir delildir. Yahudilerin düşmanlık edip inkâr ettiği, Hristiyanların ise aşırı yücelterek ilahlaştırdığı Meryem oğlu İsa, bizim gibi bir insandır; Allah’ın kulu ve resulüdür.

Kundakta Konuşma Mucizesi

Allah Teâlâ, İsa Aleyhisselam’ın babasız yaratıldığını tasdik eden mucizelerden biri olarak, henüz bebekken konuşmasını nasip etmiştir.

“Bunun üzerine Meryem, “O size her şeyi anlatır!” dercesine çocuğa işaret etti. Onlar, ‘Beşikteki bir bebekle nasıl konuşabiliriz ki?’ diye hayretle sordular. Ve büyük mucize gerçekleşti:

“Daha birkaç günlük bir bebek olan İsa: “Bakın, ben Allah’ın bir mucize olarak yarattığı kuluyum!” dedi, “O bana ilâhî kitap bilgisini bahşetti ve beni bir Peygamber yaptı.” (Meryem, 19/29-30)

Bu mucize, hem annesinin iffetine şahitlik etmiş hem de İsa’nın ilâh değil, Allah’ın bir kulu olduğunu ilan etmiştir.

Yahudiler, İsa Aleyhisselam’ı inkâr ve düşmanlıkla reddederken; Hristiyanlar, onu aşırı yücelterek ilâhlık atfetmiştir. Oysa Kur’an’ın ortaya koyduğu gerçek açıktır: İsa Aleyhisselam, tıpkı diğer peygamberler gibi Allah’ın seçkin bir kuludur. Onun mucizeleri, Allah’ın izni ve kudretiyle gerçekleşmiştir.

Tevhid inancı, Allah’ın zatında, sıfatlarında ve fiillerinde hiçbir ortağı olmadığını kabul etmeyi gerektirir. İsa Aleyhisselam’a iman, onu Allah’ın peygamberi olarak tanımakla mümkündür; ilâh olarak görmekle değil.

Müsennif VELİOĞLU

Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir