Kocanın Karısı ve Karının Kocası Üzerindeki Hakkı [Rudani / Cem’ul Fevaid]

Kocanın Karısı Ve Karının Kocası Üzerindeki Hakkı


Not: Arapça metin ile hadis numaraları durumu -2 dir. Yani 4290 nolu Türkçe hadis metni 4288 nolu Arapça hadis metnine  tekabul etmektedir

4290- Ebû Hureyre radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Eğer bir kimsenin bir kimseye secde et­mesini emretseydim, kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” [Tirmizî][230]

4291- Bezzâr, başına şu ilaveyi yaptı: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir bostana girdi, bir deve gelip ona secde etti. Bunun üzerine dediler ki:

«Biz sana secde etmekte bu deveden daha hak sahibiyiz.» Bunun üzerine şöyle buyurdu:

«Eğer ben bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim..»

Yukarıdaki hadisi zikretti.”[231]

 

4292- İbn Mâce “kocasına” kelimesinden sonra şu ibareyi ilave etti:

“Eğer bir adam hanımına, kırmızı dağdan siyah dağa; siyah dağdan kırmızı dağa taşın­masını emrederse, yakışık olan, onun bu em­rini yerine getirmesidir.”[232]

 

4293- İbn Ebî Evfâ radiyallahu anh’dan: “Muâz, Şam’dan geldiği zaman, Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip secde etti; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sordu:

«Ey Muâz nedir bu?» Cevap verdi:

«Şam’a vardığımda, insanların papazları­na ve patriklerine secde ettiklerine rastladım. Sana da böyle yapmamızı içimden istedim.»

Şöyle buyurdu:

«Böyle yapmayın; eğer ben Allah’tan baş­kasına secde etmeyi emretseydim, kadına ko­casına secde etmesini emrederdim. Muhammed’in canı elinde olana yemin ederim ki, ka­dın, kocasının hakkını ödemedikçe, Rabbinin hakkını ödeyemez. Kocası, eğer kendisiyle cinsî ilişki kurmak isterse deve semerinde bi­le olsa, inip onun arzusunu yerine getirmeli­dir. Bu işi ondan menetmemelidir».” [İbnMâce][233]

 

4294- Ümmü Seleme radiyallahu anhâ’dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Herhangi bir kadın, kocası kendisinden hoşnut iken ölürse, Cennete girer.” [Tirmizî][234]

 

4295- Ebû Hureyre radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Nefsim  elinde olana yemin ederim ki, herhangi bir adam karısını yatağa çağırıp da gelmezse, gökteki tüm varlıklar, kocasını kendisinden razı edinceye dek ona gazap eder.”[235]

 

4296- Diğer rivayet:

“Kadın kocasının yatağını terkederek ge­celerse, yatağa dönünceye kadar melekler ona lanet eder.” [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][236]

 

4297- Talk bin Ali radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Kişi hanımını (cinsel) haceti için çağır­dığında hemen (yanına) gitsin, fırın üzerinde olsa bile.”[237]

 

4298- Muâz radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Bir kadın dünyada kocasına eziyet eder­se, hûrilerden olan karısı ona şöyle der: «Al­lah seni kahretsin! Ona eziyet etme! O senin yanında bir emanettir; senden ayrılıp bize gelmesi yakındır».” [İkisi de Tirmizî’ye aittir.][238]

4299- Nu’mân bin Beşîr radiyallahu anh’­dan:

“Ebû Bekr içeri girmek için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den izin istedi. Bu arada Âişe’nin sesinin yüksek olduğunu duy­du, izin verilip içeriye girdikten sonra Âişe’ye dedi ki:

«Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem’e karşı sesini yükselttiğini duydum.» Eli­ni kaldırıp ona tokat vurmaya kalkışınca, Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona mani oldu. Bunun üzerine Ebû Bekr kızgın bir halde oradan çıkıp ayrıldı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de:

«Bak seni adamdan nasıl kurtardım!» de­di. Aradan birkaç gün geçtikten sonra yine Ebû Bekir içeriye girmek için izin istedi. On­ları barışık buldu ve dedi ki:

«Beni harp halinde iken içeriye kabul etti­ğiniz gibi, barış halinizde de beni içeriye ka­bul edin.» Bunun üzerine Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

«Tamam kabul ettik, tamam kabul ettik».”

[Ebû Dâvud][239]

 

4300- Ebû Hureyre radiyallahu anh’dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem’e sordular:

“En iyi, hayırlı kadın kimdir?”

Şöyle buyurdu:

“Kocası, kendisine baktığı zaman, gönüle huzur veren, emrettiği zaman itaat eden, nef­sinde ve malında kocasının hoşlanmadığı bir şey yapmayan kadın.” [Nesâî][240]

4301- Ebû Ümâme radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Mü’min, Allah’a karşı olan takvasından sonra, saliha bir kadından istifâde ettiği ka­dar hiçbir şeyden istifade etmemiştir. Çünkü ona emrettiği zaman itaat eder, baktığı zaman gönlüne huzur verir, yemin ettiği zaman yemi­ninde durdurur, yanından ayrılıp uzaklaştığı zaman, hem kendini hem de malını korumak suretiyle ona sadık kalır.”

[İbn Mâce. Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat’ta benzerini Ebû Hureyre’den rivayet etmiştir.][241]

 

4302- Ömer radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Kocaya, karısını niçin dövdüğü sorulmaz.”[242]

4303- Ebû Saîd radiyallahu anh’dan:

Bir kadın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip şöyle dedi:

“Ey Allah’ın Resulü! Kocam Safvan bin Muattal, namaz kıldığım zaman beni dövü­yor, oruç tuttuğumda orucumu bozduruyor, kendisi güneş doğuncaya kadar sabah nama­zını kılmıyor.” Safvân da yanındaydı. Allah Resulü ona sorunca, şöyle dedi:

“Ey Allah’ın Resulü! «Namaz kılarken beni dövüyor» sözüne gelince o, iki sûre oku­yor; ben bundan onu alıkoydum.”

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir sûre insanlara yeter.”

“«Oruç tuttuğum zaman bana bozduru­yor» sözüne gelince, gidip (nafile) orucu tutu­yor, ben delikanlı bir adamım, sabredemiyo­rum.”

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kadın kocasının izni olmaksızın (nafile) oruç tutamaz.”

“«-Benim güneş doğuncaya kadar sabah namazını kılmadığım» sözüne gelince; biz sa­nat ehliyiz; gece çalışmak bizim adetimizdir.”

“Şu halde ey Safvân uyandığın zaman kil!” [İkisi de Ebû Davud’a aittir.][243]

4304- Esma bint Ebî Bekr radiyallahu anh’dan:

“Zübeyr benimle evlendi. Ne malı vardı, ne de kölesi. Bir su çeken deve ile bir de atı vardı. Atını yemler, işini görür, nafaka­sına bakardım. Su çeken devesine çekirdek kırıyordum. Ona yem verir, sulardım. Kovası­nı tamir eder, hamurunu yoğururdum, ekmek yapmayı beceremezdim de ekmeği Ensâr’dan komşu kadınlar yaparlardı. Onlar sadık ve dü­rüst kadınlardı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem’in Zübeyr’e (evimizden) üçte iki fersah uzaklı­ğında parsellediği yerden çekirdekleri başım­da taşırdım.

Bir gün başımda çekirdekler olduğu halde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e rast­ladım, ashabından bir grub da yanındaydı. Beni (arkasındaki deveye) bindirmek için deveye «Çök, Çök!» dedi. Senin (kocası Zübeyr’i kastediyor) kıs­kançlığını bildiğim, utanıp sıkıldığım için binmedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de benim utandığımı anlamış olacak ki geçip gitti. Zübeyr’e geldiğimde dedim ki: «Başımda çekirdek yükü, Allah Resulü sallal­lahu aleyhi ve sellem’e ve ashabından bir gru­ba rastladım. Devesine beni bindirmek için ‘Ih, ıh!’ dedi. Ondan utandım; senin kıskanç­lığını da biliyordum.» Şöyle dedi: «Başında hurma çekirdeği taşıman, vallahi benim için onun terkisine binmenden daha ağırdır.»

Ondan sonra (babam) Ebû Bekr’e bir hiz­metçi göndermesi için haber saldı, o da hiz­metçi gönderip beni ata bakmaktan kurtardı. Böylece beni azat etmiş gibi oldu.”

[Buhârî ve Müslim][244]

 

4305- Diğer rivayet:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona (Esmâ’ya) bir hizmetçi verdi. Esma dedi ki:

“O hizmetçi beni ata bakmaktan kurtardı. Bir adam geldi ve şöyle dedi:

«Ey Ümmü Abdillah! Ben fakir bir ada­mım, senin evinin gölgesinde mal satmak is­tiyorum.»

«Sana izin verirsem Zübeyr kabul etmez. Zübeyr buradayken gel!» dedim. Sonra Zü­beyr evdeyken tekrar geldi ve:

«Ey Ümmü Abdillah! Evinin gölgesinde satmak istiyorum» dedi.

«Medine’de benim evimden başka bir ev bulamadın mı?» dedim. Bunun üzerine Zü­beyr:

«Fakir adamı evin gölgesinde satmaktan neden alıkoyuyorsan?» dedi. Adam satmaya başladı ve para kazandı; ben de ona cariyemi sattım.

Parası kucağımdayken Zübeyr içeriye gir­di ve:

«Onu bana ver!» dedi. Ben de:

«Onu tasadduk ettim» dedim.”[245]

 

4306- Ali radiyallahu anh’dan: “O, İbn A’bed’e:

«Sana kendimden ve (Allah Rasulu’nun kızı) Fâtıma’nın halinden bahsede­yim mi?» dedi.

«Evet» dedim. Bunun üzerine şunları anlattı: Fâtıma, el değirmeni döndürdü eli nasırlaştı. Sırtında kırba ile su taşıdı boy­nunda iz bıraktı. Evi süpürdü üstübaşı toz içinde kalırdı. Bu arada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e hizmetçiler gelmişti. De­dim ki: «Babana gitsen de ondan bir hizmetçi istesen olmaz mı?» Bunun üzerine gitti, O’nun yanında erkeklerin olduğunu görünce geri döndü. Ertesi gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona gelip sordu:

«İhtiyacın ne idi?» Cevap vermeyip sustu. Dedim ki: «Ey Allah’ın Resulü! Ben sana an­latayım; eli nasır oluncaya kadar el değirmeni çevirdi, boynunda iz bırakıncaya dek sırtında kırba taşıdı, elbisesi tozlanıncaya dek evi sü­pürdü. Hizmetçiler gelince, sana gelip kendi­sine bir hizmetçi vermen için kendisine em­rettim, belki o hizmetçi onun yükünü biraz hafifletirdi, diye düşündüm.»

Bunun üzerine şöyle buyurdu: «Ey Fâtı­ma! Allah’tan kork, Rabbinin farzını yerine getir! Ailenin işini yap; yatağına yattığında, otuzüç kere sübhanallah; otuzüç kere elham­dülillah ve otuzdört kere Allahu ekber de ki, bu tam yüz yapar, işte bu, senin için bir hiz­metçiden daha hayırlıdır.»

(Fâtıma) şu cevabı verdi:

«Allah’tan ve O’nun Resulünden hoşnut oldum.» Allah Resulü, böylece ona hizmetçi vermedi.”[246]

 

4307- Diğer rivayette: “Tencerenin altını tutuşturdu, nerdeyse etekleri yanacaktı” diye geçer. Yine onda şöyle geçmektedir: “Allah Resulü, ertesi gün erkenden bize geldi; hatta henüz yatağımızda idik. Başının ucunda otur­du, babasından utandığı için başını yorganın içine soktu. Sordu: “Ey Muhammed’in aile efradı, dünkü ihtiyacın ne idi?” İki kere sus­tu, nihayet ben şöyle demek zorunda kaldım: “Vallahi ben sana anlatayım…”[247]

 

4308- Diğer rivayet:

“Gelip aramızda oturdu, hatta ayağının serinliğini göğsümde hissettim.”[248]

 

4309- “Onları (tesbihatları) duyduğumdan beri Sıffîn gecesi hariç, her gece okudum, hiç bırakmadım, hatta o gece bile sabaha doğru hatırladım da okudum.”[249]

 

4310- Diğer rivayet:

“Tesbih (sübhanallah) otuzdört kere idi. Ali dedi ki:

«Onu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den duyduğum günden beri hiç bırakma­dım.» Denildi ki:

«Sıffîn gecesi de mi bırakmadın?» «Sıffîn gecesi de bırakmadım» dedi.” [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][250]

 

4311- Abdurrahman bin Avf radiyallahu anh’dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Bir kadın, beş vakit namazını kılarsa, Ramazan orucunu tutarsa, fercini (namusu­nu) korursa, kocasına itaat ederse, ona; «Cennetin kapılarından hangisini istersen oradan gir» denilir.”

[Ahmed ve Taberânî, Mu ‘cemu’ l-Evsat’ta.][251]

 

4312- Ebû Saîd radiyallahu anh’dan: “Bir adam kızını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e getirip, şöyle dedi:

«Bu kızım evlenmek istemiyor.» Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu:

«Babanı dinle de evlen!»

«Ey Allah’ın Resulü! Bana kocanın, karı­sı üzerindeki hakkı ne olduğunu bildirmedik­çe ben evlenmem» deyince, şöyle buyurdu:

«Kocanın karısı üzerindeki hakkı: Koca­nın irin akan bir yarası olsa, kadın o yarayı dili ile yalasa, ya da burnundan irin ya da kan akıp, kadın onu yutsa yine de kocanın hakkını ödeyemez.» (Bunu duyunca kız) Şöyle dedi:

«Seni hak ile gönderene yemin ederim ki, ben asla evlenmem!» Bunun üzerine Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

«İzinlerini almadıkça onları evlendirme­yin!»” [Bezzâr][252]

 

4313- İbn Ömer radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“İki kişinin namazı başlarından yukarıya geçmez: Efendilerinden kaçan köle; tekrar onlara dönünceye dek. Kocasına isyan eden kadın, tekrar evine dönünceye kadar.”

[Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat ve’s-Sağîr.][253]

 

4314- Ümmü Seleme radiyallahu anhâ’dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Eteklerini sürükleyerek evden çıkıp ko­casını şikayet eden kadına ben çok kızarım.”

[Taberânî, Mu’cemıı’l-Kebîr ve’ l-Evsat’ta ][254]

4315- Ebû Ümâme radiyallahu anh’dan: “Bir kadın peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e, biri kucağında, diğeri ise önünde iki çocuk ile geldi. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

«(Kadınlar çocuklarını) karınlarında taşı­yıcılardır, doğuruculardır, çok merhametlidir­ler. Kocalarına ettikleri eziyetler olmazsa bunların namaz kılanları Cennet’e girer».”

[İbn Mâce][255]

 

4316- Ebû Hureyre radiyallahu anh: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Kadınlar hakkında birbirinize hayır tav­siye ediniz. Zira kadın eğri kaburga kemiğin­den yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri de üst kısmıdır; onu doğrultmaya kalkarsan kı­rarsın; (hâli üzere) bırakırsan eğri kılmakta devam eder. Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye edin.”[256]

 

4317- Bir başka rivayette: “Onu kırmak boşamaktır.” [Buhârî, Müslim ve Tirmizî][257]

 

4318- Ebû Zerr’den radiyallahu anh: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Kadın, eğe kemiğinden yaratılmıştır; dü­zeltmeye kalkarsan kırarsın; onun için idare et; zira yükü ağır ve geçim derdi vardır.”

[Dârimî][258]

 

4319- Amr b. el-Ahvas radiyallahu anh’­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Dikkat edin! Kadınlara karşı iyi davran­ma tavsiyemi tutun. Onlar sizin için ancak bi­rer yardımcıdır. Bundan başka onlarda bir hakkınız yoktur. Ancak apaçık bir hayasızlık yaparlarsa, o zaman onları yataklardan ayı­rın. İz bırakmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse, onları bırakmak için başka bir yol aramayın! Dikkat edin! Sizin karılarınızın üzerinde hakkınız vardır; karılarınızın da sizin üstü­nüzde hakları vardır. Sizin onlar üzerinizdeki hakkınız; hoşlanmadığınız kimselere yataklarınızı çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız insan­ları evinize sokmamalarıdır.

Onların sizin üzerinizdeki hakları: Giy­dirmelerinde, yedirmelerinde onlara karşı en güzel şekilde davranmanızdır.” [Tirmizî]

Daha önce iman bahsinde uzunca geç­miştir.[259]

 

4320- Hakîm bin Muâviye’den, o da ba­basından radiyallahu anh:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e dedim ki:

“Ey Allah’ın Resulü! Birimizin hanımının onun üzerindeki hakkı nedir?”

“Yediğin zaman, ona yedirmen, giydiğin zaman ona giydirmen, vurduğun zaman yüze vurmaman, ona çirkinsin dememen, kendi evinin içinde müstesna olmak üzere onu yal­nız bırakmamandır” buyurdu. [Ebû Dâvud]

Dedi ki: “(Arapça metinde geçen) lâ tu-kabbih’in mânâsı: “Allah seni çirkin kılsın!” demektir.[260]

 

4321- Abdullah bin Zem’a radiyallahu anh’dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Biriniz zevcesini, köle kamçılar gibi kamçılamasın. Daha sonra belki onunla cinsî ilişki kuracaktır.” Ya da şöyle dedi:

“Gün bitip gece geldiğinde onunla yata­caktır.” [Buhârî, Müslim veTirmizî][261]

4322- Enes radiyallahu anh’dan:

Ebû Talha, Ümmü Süleym’i üstüne kapıyı kapayıp dövmeye başladı, ben kapının ardın­dan seslendim:

“Bu yaşlı kadından ne istiyorsun? Neden onu dövüyorsun?” Kadın içeriden seslendi:

“Bana yaşlı ve âciz diyorsun. Allah senin dizlerini âciz bıraksın!” [Taberânî][262]

 

4323- Ali radiyallahu anh’dan:

Velîd bin Ukbe’nin hanımı gelip, dedi ki:

“Ey Allah’ın Resulü! Velîd beni dövüyor.” Şöyle buyurdu:

“Ona: «Allah Resulü beni korumasına al­dı» de!” Çok geçmeden kadın dönüp geldi ve aynı şikayette bulundu:

“Bunu söyleyince beni daha çok dövdü.”

Bunun üzerine elbisesinin ufak saçağını alıp ona verdi ve:

“«Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem beni korumasına aldı» de!” buyurdu.

Kadın gitti, çok geçmeden yine geldi ve

“Beni daha da çok dövdü” dedi. Bunun üzerine Allah Resulü ellerini kaldırıp şöyle beddua etti:

“Allahım! el-Velîd’i sana havale ediyo­rum, bana iki kere isyan edip günaha girdi.”

[İbn Ahmed, Bezzâr ve Ebû Ya’lâ.][263]

 

4324- İyâs bin Abdillah bin Ebî Zübâb ra­diyallahu anh’dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Allah’ in cariyelerini (kadınlarınızı) döv­meyin!”

Ömer Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip şöyle dedi:

“Ey Allah’ın Resulü! Kadınlar kocalarına başkaldırdılar.” Ondan sonra dövmeye izin verdi. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in aile efradında birçok kadınlar gelip şöyle dediler:

“Kocalarımız bizi dövüyor.” Bunun üzeri­ne Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöy­le buyurdu:

“Muhammed ailesini birçok kadınlar zi­yaret edip kocalarının kendilerini dövdükleri­ni şikayet ediyorlar. Onlar (dövenler) en ha­yırlılarınız değildir.” [Ebû Dâvud][264]

 

Kadınlarla Geçim (Muaşeret)

 

 

4333- İbn Ömer radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellenı buyurdu:)

“Aklı ve dini noksan olanlardan akıl sa­hiplerine sizden daha galip gelen kimseyi gör­medim.”

“Aklın ve dinin noksanlığı ne demektir?” diye sorunca, şöyle açıkladı:

“Aklın noksanlığı, tek adamın şahitliğine karşılık iki kadının şahitliğidir. Dinin noksan­lığına gelince, biriniz (hayız ve lohusa olun­ca) Ramazan orucunu tutamaz, birçok günle­ri de namazsız geçirir ve kaza etmez.”

[Ebû Dâvud][273]

 

4334- Üsâme bin Zeyd radiyallahu anh’­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Benden sonra, erkeklere kadınlardan da­ha zararlı bir fitne bırakmadım.”

[Buhârî, Müslim ve Tirmizî][274]

 

4335- Aişe radiyallahu anhâ’dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bana dedi ki:

“Ben senin benden hoşnut olduğunu da anlarım, bana dargın olduğunu da anlarım.”

“Nereden anlıyorsun?” diye sorunca, şöy­le buyurdu:

“Benden hoşnut olduğun zaman «Muhammed’in Rabbi hakkı için hayır» dersin. Bana darıldığın zaman: «İbrahim’in Rabbi hakkı için hayır» dersin.” Dedim ki:

“Evet ey Allah’ın Resulü! Ben yalnız se­nin ismini bırakıyorum.” [Buhârî ve Müslim][275]

 

4336- Aişe radiyallahu anhâ’dan: “Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, benimle koşu yaptı; ben onu geçtim.” [ibn Mâce][276]

 

4337- Âişe radiyallahu anhâ’dan: “Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Safiyye’ye güveyi olarak Medine’ye geldi­ğinde, Ensâr kadınları gelip onun hakkında bilgi verdiler.” Âişe dedi ki: “Ben de (onu görmek için) tanınmayacak bir kıyafetle ve yüzümü örtüp gittim. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem gözüme baktı ve beni tanıdı. Dönüp hızlı adımlarla yürüdüm. Bana yetişti ve beni kucaklayarak

«Safiyye’yi nasıl gördün (buldun)?» diye sordu. Cevabım şu oldu:

«Gönder (onu)! Yahudi kadınlarından bir kadındır».” [İbn Mâce zayıf bir senedle.][277]

 

Kıskançlık, Kadınlarla Başbaşa Kalmak, Kadınlara Bakmak

 

4338- Ebû Hureyre radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Şüphesiz Allah kıskanır. Mü’min de kıs­kanır. Allah’ın kıskanması, mü’minin Allah’ın haram ettiği şeyi yapmasıdır (onun haram iş­lemesini hiç istemez).”[278]

 

4339- İbn Mes’ûd radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bu­nun içindir ki açık ve kapalı tüm hayâsızlıkla­rı yasaklamıştır. Övgüden Allah kadar hoşla­nan kimse de yoktur. Bunun içindir ki, kendi­ni övmüştür.”

[İkisi de Buhârî, Müslim ve Tirmizî’ye aittir][279]

 

4340- Ebû Hureyre radiyallahu anh’dan: Sa’d bin Ubâde dedi ki:

“Ey Allah’ın Resulü! Bir adamı ailemle görürsem, dört şahit bulup getirmedikçe ona dokunmayacak mıyım?”

“Evet” buyurdu.

“Hayır. Seni Hak ile gönderene yemin ederim ki, dört şahit bulmadan hemen onun kılıcımla başını uçururum” dedi. Allah Resu­lü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:

“Efendiniz ne diyor, iyi dinleyin. O çok kıskançtır. Ben ondan daha kıskancım. Allah ise benden daha kıskançtır.” [Müslim][280]

 

4341- Onun ve Buhârî’nin Muğîre bin Şu’be’den yaptıkları rivayet:

“Allah’tan daha kıskanç kimse olamaz. Özrü Allah’tan çok kimse sevemez. Bunun içindir ki müjdeleyici ve korkutucu peygam­berler göndermiştir. Övülmeyi, Allah’tan da­ha çok kimse sevemez. Bunun içindir ki cen­neti va’d etmiştir.”[281]

 

4342- Âişe radiyallahu anhâ’dan:

“Bir gece Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Âişe’nin yanından çıkmıştı. (Onun nöbetinde) hanımlarından birinin yanma git­miş olabilir diye içine kıskançlık düştü. Geri dönünce hâlini anladı ve «Kıskandın mı?» di­ye sordu.

«Benim gibi kadın, senin gibi erkeği kıs­kanmaz mı?» deyince, şöyle dedi:

«Şeytanın sana gelmiş.»

«Benimle şeytan mı vardır?»

«Beraberinde şeytanı olmayan hiç kimse yoktur.»

«Seninle de mi vardır?»

«Evet. Lâkin Allah bana ona karşı yardım etti de o, Müslüman oldu» buyurdu.”

[Müslim ve Nesâî][282]

 

4343- Âişe radiyallahu anhâ’dan: “O ve Hafsa bir seferinde Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem ile beraberdiler. Gece olunca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onunla (Âişe) ile beraber konuşarak yürüdü. Bunun üzerine Hafsa, Âişe’ye şöyle demiş:

«Sen benim deveme bin, ben de senin de­vene bineyim. Sen de bakarsın, ben de baka­rım.» Kabul etmiş ve öyle yapmış.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ge­lince, Hafsa’yı Âişe’nin devesinin üstünde görmüş. Hafsa’ya selâm verip, konaklayınca-ya kadar onunla beraber yürümüş. Âişe, bu suretle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sel­lem’i kaybetti ve kıskandı. (Hırsından) ayağı­nı izhir otu arasına koyup Allah’a şöyle dua etmeye başladı:

«Ya Rabbi! Beni bir akrep ya da yılan sok­sun da Resulün gelsin ve ona hiçbir şey söyleyemiyeyim».” [Buhârî ve Müslim][283]

 

4344- Âişe radiyallahu anhâ’dan: “Safiyye kadar güzel yemek yapan gör­medim. O, evimdeyken Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem’e yemek yaptı ve gönder­di. Aşırı kıskançlığımdan beni bir öfke aldı ve titremeye başladım. Tabağı kırdım, sonra piş­man oldum ve dedim ki:

«Ey Allah’ın Resulü! Yaptığımın keffâreti nedir?» Şöyle buyurdu:

«Tabağa karşı bir tabak, yemeğe karşı da bir yemek verirsin, olur biter» buyurdu. [Ebû Dâvud ve Nesâî][284]

 

4345- Âişe radiyallahu anhâ’dan: “Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bir seferde idi; biz de onunla beraberdik. Safiyye’nin devesi hastalandı; Zeyneb’de fazla deve vardı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:

«Safiyye’ nin devesi hastalandı, sende faz­la deve var, onu ona versen olmaz mı?»

Buna şu cevabı verdi:

«Bu Yahudi kadına mı vereceğim?»

Bunun üzerine Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem ona kızdı, Zi’l-Hicce’nin kalan günleri dahil, Muharrem, Safer ve Rebi’den birkaç gün ondan uzaklaştı. Hatta Zeynep eş­yasını ve yatağını kaldırdı. Artık onun kendi­sine hiçbir ihtiyacı kalmadığını sandı. Birgün öğle üzeri otururken gelmekte olan bir gölge gördü, hemen eşyasını ve yatağını da yerine koydu.” [Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat.][285]

 

4346- Ebû Dâvud, “Onu Zi’1-Hicce, Mu­harrem (aylan) ve Safer’den de birkaç gün terk etti” kavline kadar aynı hadisi nakletti.[286]

 

4347- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh’-dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Sizleri (yanlarında mahremleri bulun­mayan) kadınların yanlarına girmekten sa­kındırırım.”

Bunun üzerine Ensâr’dan olan bir adam:

“(Kocanın babalan ve oğullarından başka olan) erkek akrabalarına ne dersin?”

“(Kadının) onlarla yalnız kalması ölüm­dür” buyurdu. [Buhârî, Müslim ve Tirmizî][287]

 

4348- İbn Abbâs radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Yanında mahremi olmaksızın hiçbiriniz bir kadınla sakın başbasa kalmasın.”

Bir adam dedi ki: “Ey Allah’ın Resulü! Hanımım hacca gi­diyor, ben de falan orduya yazıldım.”

“Dön; hanımınla hacca git!” buyurdu. [Buhârî ve Müslim][288]

 

4349- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh’-dan:

“Hâşimoğullarından bir grup insan Esma bint Umeys’in yanına girdiler. Ebû Bekr de girdi. O zaman Esma bint Umeys onun (Ebû Bekr’in) nikâhlısı idi.

Ebû Bekr bundan hoşlanmadı, canı sıkıl­dı. Gidip durumu Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem’e bildirdi ve «hayırdan başka bir şey de görmedim» dedi. Bunun üzerine Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem:

«Şüphe yok ki Allah onu bundan (kötü davranıştan) berî kılmıştır» buyurdu.

Sonra minbere çıkıp şöyle hitap etti:

«Bugünümden sonra kimse, yanında bir veya iki adam olmadan, kocası evde olmayan kadının yanına girmesin».” [Müslim][289]

 

4350- Amr bin el-Âs’m azatlısı radiyalla­hu anh’dan:

“Amr bin el-Âs, Ali’ye birini gönderip kendisi için Esma bint Umeys’in yanma gir­mek için izin istedi. Ona (Ali) izin verdi. İşi bitince, Amr bin el-Âs’in azatlısı bu tutumunu Amr’a sordu; şu cevabı verdi:

«Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, kocalarının izni olmadan kadınların yanına girmemizi yasakladı».” [Tirmizî][290]

 

4351- Enes radiyallahu anh’dan: “Aklında (zekâsında) bir şeyler olan bir kadın Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem’e «Seninle bir işim var» dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

«Ey falanını annesi! Hangi sokakta ister­sen beni orada bekle, gelip senin işini görece­ğim» dedi ve yolun birinde kadının işini gö­rünceye kadar onunla yalnız başına kaldı.”

[Müslim ve Ebû Dâvud.][291]

 

4352- Cerir radiyallahu anh’dan: “Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem’e (kadınlara yönelen) ani (gayr-ı iradî, kasıtsız) bakıştan sordum; şöyle buyurdu:

«Gözünü hemen çevir!» [Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud][292]

 

4353- Bureyde radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Ey Ali! Bakışına bakış ekleme! Zira ilk bakış sanadır (günah olmaz); ama ikinci ba­kış ise aleyhinedir (günahtır).”

[Tirmizî ve Ebû Dâvud.][293]

 

4354- Enes radiyallahu anh’dan: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kızı Fâtıma’ya ona hibe ettiği bir köle ile gel­di. Fâtıma’nın sırtında öyle bir elbise vardı ki, başını örttüğü zaman ayakları; ayaklarını ört­tüğü zaman başı dışarda kalıyordu. Fâtıma’nın karşılaşacağı (manzarayı) görünce, şöyle buyurdu:

«Senin için bunun bir sakıncası yoktur. Bu senin baban, öbürü de kölendir».” [Ebû Dâvud][294]

 

4355- Ümmü Seleme radiyallahu an-hâ’dan:

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onun yanındaydı. Evde muhannes (kadın kı­lıklı erkek) vardı. (O muhannes) Ümmü Seleme’nin kardeşi Abdullah bin Ebî Ümeyye’ye dedi ki:

«Ey Abdullah! Allah yarın Tâif’in fethini nüyesser kılarsa, sana Ğaylân’ın kızını göste­receğim. O (kız semizlikten dolayı karnı) dört büklümle karşılar, sekiz büklüm ile arkaya döner.» Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

«Bunlar sizin yanınıza girmesin».”

İbn Güreye dedi ki:

“Sözkonusu muhannes Hiyt’tir.”

[Buhârî, Müslim, Muvâtta ve Ebû Dâvud.][295]

 

4356- Onun (Ebû Davud’un) ayrıca Âişe’den rivayeti: “Onu (muhannesi) Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem evden çıkardı. O, Beydâ’da idi (yani oraya sürüldü). Pey­gamber sallallahu aleyhi-ve sellem’e denildi ki: «Bu takdirde o, açlıktan ölür.» Bunun üze­rine her cuma iki kere gelip eve girmesine izin verdi. İhtiyaçlarını ister, sonra dönerdi.[296]

 

4357- İbn Abbâs radiyallahu anh’dan: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, erkekten muhanneslere (kadın kılıklılara), ka­dınlardan da kendilerini erkeklere benzetenle­re lanet etmiş ve şöyle buyurmuştur: «Onları evlerinizden çıkartın.» Bunun üzerine o, falan kadını çıkarttı. Ömer de falan erkeği çıkarttı.” [Buhârî, Tirmizî ve Ebû Dâvud.][297]

 

4358- Ümmü Seleme radiyallahu anhâ’dan:

“Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem’in yanındaydım. Yanında Meymûnede vardı. İbn Ümmi Mektûm geldi. Bu bize hicâb (örtünme) emri geldikten sonra idi. İçeriye girdi. Bize şöyle buyurdu:

«Haydi ikiniz de kapanın!» Dedik ki:

«Ey Allah’ın Resulü! O, âmâ değil mi? Bizi ne görür ve ne de tanır».” Şöyle buyurdu:

«Siz ikiniz kör müsünüz? Onu görmüyor musunuz?»” [Tirmizî ve Ebû Dâvud.][298]

 

4359- Ebû Üseyd radiyallahu ana dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, mescidin dışındayken erkeklerin kadınlarla karışmış vaziyette olduğunu gördü. Onlara (kadınlara) şöyle dedi:

«Siz biraz geriden gelin. Yolun ortasın­da durup yolu kapatmanız doğru değildir.»

Bundan sonra kadınlar neredeyse duva­ra yapışacak kadar kenardan yürürlerdi. Hatta şiddetli yapışmasından dolayı elbise­sinin nerdeyse duvara takıldığı olurdu.”

[Ebû Dâvud][299]

 

4360- Enes radiyallahu anh’dan: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yolda yürürken önünde bir kadın belirdi. Ona:

«Haydi sen biraz kenara çekil!” dedi. Ka­dın şu cevabı verdi:

«Yol geniştir.» Bunun üzerine şöyle bu­yurdu:

«Bırakın onu o zorba bir kadındır».” [Rezîn][300]

 

4361- İbn Ömer radiyallahu anh’dan: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir adamın iki kadın arasında yürümesini ya­sakladı.” [Ebû Dâvud][301]

 

4362- Enes radiyallahu anh’dan: “Bulûğa erdiğimin (ihtilam olduğumun) sabahı Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem’in yanma girip durumumu bildirince, şöyle buyurdu:

«Kadınların yanına girme!» O günkü ka­dar şiddetli (zoruma giden) bir gün görme­dim.” [Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat ve’s-Sağîr’de.][302]


Boşanma 

4414- Ebû Musa radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Kadınlar ancak şüpheden dolayı boşa­nırlar. Allah, zevk için boşayan erkeklerle, zevk için boşanan kadınları sevmez.” [Bezzâr ile Mu’cemıı’l-Kebir ve’l-Evsat.][50]

4415- Sevbân radiyallahu anh’dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Ortada (ciddî) hiçbir şey yok iken her­hangi bir kadın, kocasından boşanmak ister­se, cennet kokusu ona haram olur.” [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][51]

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.