Salı, 6 Cemaziyelevvel 1447

MAĞDUR ve ÖZÜRLÜ KADINLAR

Cahiliye toplumlarında yokluğa, yalnızlığa ve her türlü istismara terk edilmiş bir kadın topluluğu vardır. Bu kadınlar çoğu zaman erdemli, iffetli ve üstün vasıflara sahip olmalarına rağmen dul veya özürlü oldukları için evlilikte fazla tercih edilmezler. Zira insan tabiatı, bakire ve güzel olana meyyaldir; bu yüzden toplum bu kadınlara fazla iltifat etmez. Neticede bu kadınlar önce yalnızlığa, ardından istismara itilmişlerdir.

Tek eşliliğin zorla dayatıldığı toplumlarda genç ve güzel kadınlar bile eş bulmakta zorlanırken, dul ve özürlü kadınların evlenmesi neredeyse imkânsız hâle gelir. Çünkü bu toplumlarda bırakın çok eşliliği, aile mefhumu bile yıkılmıştır. İnsanlar evlenmek yerine fuhuş ve zinayı bir yaşam tarzı hâline getirmiştir. Evli olup da tek eşlilik baskısı sebebiyle ihtiyaçlarını meşru yoldan gideremeyen erkekler; evlenemediği için cinsel arzularını haram yollarda tatmin etmeye yönelen kadınlar ve helal olan çok eşliliğe kapılarını kapatan sistem… Bütün bunlar, insanları harama sürükleyen bir düzenin ürünüdür.

İşte beşerî sistemlerin ifsadı budur: Sözde “kadın mutluluğu” adına tek eşliliği dayatırken, bir kadını yalnızlığa ve ruhsal bunalıma terk eder; diğer kadınları da yokluğa, çaresizliğe ve istismara mahkûm eder. Sonuçta hem kadın hem erkek zinaya sürüklenir, toplum ahlaken çürür.

Resûlullah’ın (s.a.v.) Örnek Uygulaması

Fatıma binti Kays r.a şöyle dedi: Fatıma’yı – kendini kast ediyor – kocası üç talak ile boşadı. Rasulullah s.a.v ona bir sükna – yani barınacak bir ev – ve nafaka tayin etmedi.

Rasulullah bana: İddetini bitirdiğinde bana bildir, buyurdu. Ben de iddetin bittiğini kendisine haber verdim.

Fatıma’ya, Muaviye, Ebu Cehm ve Usame b. Zeyd evlenme talebinde bulundular.

Rasulullah s.a.v: Muaviye hiç malı olmayan bir adamdır. Ebu Cehm ise kadınları çok döven bir adamdır. Fakat Usame b. Zeyd’le evlen, buyurdu. Fatıma eliyle şöyle şöyle işaret ederek: Usame! Usame! Dedi.

Rasulullah s.a.v Fatıma’ya: Allah’a itaat etmek, Rasulüne itaat etmek senin için daha hayırlıdır, buyurdu. Bunun üzerine ben Usame ile evlendim ve bu evliliğimden gıbta edip çok memnun oldum, dedi. (Müslim: 1480/47 n)

Bu hadis, dul bir kadının yeniden evlenmesinin teşvik edildiğini ve toplumun bu tür evlilikleri yadırgamaması gerektiğini açıkça göstermektedir.

Cahiliye Toplumlarında Dul Kadına Bakış

Bazı toplumlarda yalnızca çok eşli evlilikler değil, dul kadınların yeniden evlenmesi de yadırganır ve çirkin görülür. Hatta tarihte bazı kavimlerde erkek öldüğünde karısı da onunla birlikte öldürülüp mezara gömülürdü. Günümüzde ise aynı zihniyet başka bir biçimde sürmektedir: Erkek öldüğünde dul kadının evlenme hayali adeta toprağa gömülür; o kadına yeniden evlenmek yakıştırılmaz.

Böyle toplumlarda dul kadınlar, evlenme isteklerini ne hayal edebilir ne de dile getirebilirler. Bu anlayış, İslam’ın kadınlara tanıdığı haklara tamamen aykırıdır.

Asr-ı Saadet’teki Örnekler

Asr-ı Saadet’e bakıldığında, dul kadınlarla evlenmenin ayıp sayılmadığı; bilakis bir vefa, merhamet ve sorumluluk olarak görüldüğü görülür. Nitekim bazı sahabe hanımlar, kendilerine evlenme teklifi geldiğinde oğullarına, “Gel, annene nikâh şahitliği yap” diyebilmişlerdir. Aynı şekilde Hz. Ömer (r.a.), dul kalan kızını evlendirmek için yakın arkadaşlarına doğrudan teklif götürmüştür.

Hz. Ömer’in kızı Hafsa (r.a.) kocası şehit olunca dul kalmıştı. Hz. Ömer, kızının yalnız kalmasına gönlü razı olmadı ve önce Hz. Osman’a evlilik teklifinde bulundu. Osman (r.a.) bir süre düşündükten sonra evlenemeyeceğini söyledi. Ardından Hz. Ömer aynı teklifi Ebû Bekir’e yaptı, fakat o da sessiz kaldı.

Bunun üzerine Hz. Ömer üzülerek durumu Rasulullah’a (s.a.v.) arz etti. Rasulullah tebessüm ederek, “Ey Ömer! Hafsa, Osman’dan, Osman da Hafsa’dan daha hayırlı biriyle evlenecektir.” buyurdu. Birkaç gün sonra Rasulullah (s.a.v.), Hafsa ile evlenmek istediğini söyledi. Böylece Hafsa (r.a.), müminlerin annesi olma şerefine kavuştu; Osman (r.a.) da kısa süre sonra Efendimizin kızı Ümmü Gülsüm ile evlendi.

Peygamber (s.a.v.), Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali gibi sahabilerle kurduğu bu akrabalık bağlarıyla ümmetin birliğini, kardeşliğini ve dayanışmasını daha da güçlendirmiştir.

İlahi Bir Rahmet Olarak Çok Eşlilik

Görüldüğü üzere, İslam toplumunda dul veya mağdur kadınların evlenmeleri teşvik edilmiş; çok eşlilik ise bu kadınların korunması, iffetlerinin muhafazası ve toplumun fesada sürüklenmemesi için meşru bir çözüm olarak kabul edilmiştir.

Dolayısıyla çok eşli evlilik, Yüce Allah’ın kullarına bir rahmeti, toplumun ise ahlaki sigortasıdır.

Öyleyse fıtratı bozulmuş ve imanı ziyana uğramış kişilerin zırvalarına kulak asma. 

Müsennif VELİOĞLU 

KADININ İZZETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.