İslam Evrensel Bir Dindir
İslam, yalnızca belirli bir topluluğa veya coğrafyaya mahsus bir din değil; bütün insanlığa gönderilmiş evrensel bir dindir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Sebe, 34/28)
İslam, bireysel ibadetleri ve ahlaki emirleri kapsadığı gibi, toplumsal düzen, siyaset, hukuk ve uluslararası ilişkiler alanlarını da kuşatır. Bu sebeple İslam’ın hükümleri farklı düzeylerde tatbik edilir: fert, cemaat, devlet ve hilafet.
Ferdî Boyut
Müslüman birey; iman, ibadet, ahlak ve takva konularında sorumludur. Namaz, oruç, zekât, sadaka, güzel ahlak ve helal-haram hassasiyeti ferdî boyutta yerine getirilebilir. Ancak bu, İslam’ın yalnızca bir kısmıdır.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Amellerin en faziletlisi Allah’a iman ve O’nun yolunda cihattır.” (Buhârî, Îmân, 16)
İman ve ibadet bireysel sorumluluklar olmakla birlikte, dinin bütünlüğü için cemaat olmak ve kurumsal yapılar oluşturmak da zaruridir. Çünkü bu dinin bazı emirleri fert olarak yaşanabilirken, bazı emirleri ancak cemaat halinde yaşanabilir.
Cemaat Boyutu
İslam’ın birçok emri cemaatle yerine getirilebilir. Eğitim faaliyetleri, davet çalışmaları, dayanışma, yardımlaşma ve nesillerin İslami bir ortamda yetişmesi için cemaat şarttır. Resûlullah’ın şu hadisleri bu hakikati ortaya koymaktadır:
“Şeytan bir kişi ile beraberdir. İki kişiye gelince, şeytan onlardan daha uzaktır.” (Tirmizî, Fiten, 7)
“Sürünün kurdu olduğu gibi insanoğlunun kurdu da şeytandır. Kurt sürüden geri kalanı kaptığı gibi, şeytan da Müslümanların sürüsünden tek ve yalnız kalanı kapar.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 61)
“Bir yolculukta üç kişi olduğunuzda mutlaka aranızdan birini emir olarak seçiniz.” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 87)
Bu hadislerden anlaşıldığı üzere, Müslümanların en küçük toplumsal birlikteliklerde dahi başsız kalmamaları ve bir emir etrafında toplanmaları emredilmiştir. Bu, hem şeytana karşı korunma hem de İslam davasının daha güçlü taşınması açısından zorunludur. Ancak İslam’ın bazı emirlerini cemaat olarak da yapamazsınız, onlar için de devlet olmanız gerekir.
Devlet Boyutu
İslam’ın bazı emirler cemaat düzeyinde gerçekleştirilemez; devlet otoritesi gerektirir. İslam hukukunun tatbiki, haramların yasaklanması, fuhuş hanelerin kapatılması, faizin kaldırılması ve içki üretiminin engellenmesi gibi uygulamalar ancak devlet gücüyle mümkündür.
İbn Teymiyye (ö. 1328) bu konuda şöyle demektedir: “Cemaatin maslahatı için çabalamak, vaciplerin en önemlilerindendir. Bu, Allah’a yaklaştıran en önemli amellerdendir. Zira bunda Rahman’ın razı edilmesi, kardeşlerin mutlu olması ve şeytanın bedbahtlığı vardır.” (İbn Teymiyye, el-Fetâvâ’l-Kübrâ, III, 480)
Dolayısıyla devlet, İslam’ın toplumsal ve hukukî hükümlerinin hayata geçirilebilmesi için vazgeçilmezdir. Ancak İslam’ın bazı emirleri, tek bir devletin sınırlarını aşar ve ümmetin tamamını ilgilendirir. Bu noktada hilafet devreye girer.
Hilafet Boyutu
İslam’ın bazı emirleri tek bir devletin imkânlarını aşar. Yeryüzünde zulmün ve sömürünün kaldırılması, adaletin hâkim kılınması ve ümmetin müşterek gücünün ortaya konulması için İslam devletlerinin hilafet teşkilatı altında birleşmeleri gerekir. Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Hepiniz toptan Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; parçalanmayın.” (Âl-i İmrân, 3/103)
Hilafet, ümmetin en üst düzeydeki kurumsal birlikteliğini ifade eder. Bu birlik olmadan küresel ölçekte adaletin tesisi mümkün değildir.
Dolayısıyla İslam’ı yalnızca ferdî boyutta yaşamak isteyenler, dini bütünüyle yaşayamazlar. Çünkü İslam’ın bir kısmı ferdi, bir kısmı cemaatle, bir kısmı devletle, bir kısmı da ümmet olarak yaşanır. Müslümanlar ise İslam’ın tamamından sorumludur.
İslam Bir Bütündür Tamamından Sorumlusunuz
İslam, basit bir yolculukta bile Müslümanların bireysel hareket etmeyip bir ve beraber olmalarını emreder. Cemaat olmalarını, bir emir seçip ona itaat etmelerini ister. Müslümanların kendilerini koruyabilmeleri, maddi ve manevi dayanışmayı güçlendirmeleri, nesillerin İslami bir ortamda yetişmesi ve davetin daha güçlü yapılabilmesi için cemaatleşme şarttır.
Bu sebeple Müslümanların köy köy, mahalle mahalle, şehir şehir; her coğrafyada, her sokakta ve her apartmanda cemaat halinde bulunmaları gerekir. İslam, cemaat dinidir; yalnızlığa ve başıboşluğa izin vermez.
Bu davayı omuzlayıp ayağa kaldırmak için:
Mümin bir şahsiyet olmamız,
Müslüman bir aile kurmamız,
Şeriat doğrultusunda bir cemaat oluşturmamız,
Allah’ın hükümleriyle hükmeden bir devlet tesis etmemiz,
Nihayet hilafet teşkilatı altında birleşmemiz gerekir.
İslam cemaat dinidir; yalnızlığa ve başıboşluğa izin vermez. Bu sebeple hiçbir Müslüman’ın İslam davasından geri durması, cemaatten ayrı kalması caiz değildir.
Müsennif VELİOĞLU
Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar
İslami Okul Okulların En Önemlisi