İslâm ile şereflenen Müslüman kardeşim!
Senin örnek alıp izinden yürümen gereken kimseler; insanlık tarihi boyunca tevhid sancağını elden ele taşıyan peygamberler, onların ashabı ve onların yolundan kıyamete dek yürüyen âlimler, şehitler ve salih kimselerdir.
Onlar; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere iman eden kimselerdir. Gayba inanır, namazı kılar, zekâtlarını verir, Allah yolunda infak ederler. Yakın akrabaya, fakirlere, yetimlere ve yolda kalmışlara yardım eder; insanlara iyilik yapar, mallarından isteyenlere ve yoksullara verirler. Allah için mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler.
Geceleri az uyur, seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dilerler. Öfkelerine hâkim olur, affederler. Verdikleri sözü yerine getirir, yapacakları işleri aralarında istişare ederler. Sabırlıdırlar. Bir kötülük işlediklerinde ya da nefislerine zulmettiklerinde hemen Allah’ı hatırlayıp tevbe eder, günahlarının bağışlanmasını dilerler; kötülükte ısrar etmezler. Doğru sözlüdürler, dosdoğru olurlar. Rablerinin davetine icabet eder, hesap gününden korkarlar.
İffetlerini korur, boş işlerden yüz çevirirler. İyilikte yardımlaşır, kötülüğü iyilikle savarlar. Zulme uğradıklarında haddi aşmaz, haklarını adaletle alırlar. Onlar muhsin, salih amel sahibi ve hidayet üzere olan kimselerdir.
İşte senin örnek alman gereken kişiler; muvahhit, muttaki ve takva sahibi bu müminlerdir. Onlar Allah’ın hidayetiyle şereflendirdiği, küfrün karanlıklarından çıkarıp tevhidin nuruna kavuşturduğu kullardır.
Kur’an’da Takva Sahiplerinin Özellikleri
Allah Teâlâ o müminler hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Onlar, gayba inanırlar, namazı kılar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan harcarlar. Yine onlar hem sana, gönderilene, hem de senden önce gönderilenlere inanırlar. Ahiretin varlığına da tüm kalpleriyle iman ederler. İşte, Rablerinin gösterdiği dosdoğru yolda yürüyenler onlardır, kurtuluşa erecek olanlar da yine onlardır.” (Bakara, 2/3-5)
“Yüzünüzü doğuya veya batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl iyi kişi odur ki; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanır. Sevgi duymasına karşın malını yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve köleler uğrunda harcar. Namazını dosdoğru kılar, zekâtını verir. Bir de söz verdiği zaman sözünde duranlar hele o sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler var ya… İşte doğru sözlü olanlar onlardır, korunanlar da yine onlardır.” (Bakara, 2/177)
“Sabreden, doğruluktan ayrılmayan, gönülden boyun eğen, harcayan ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyen.” (Âl-i İmran, 3/17)
“Onlar ki; hem bolluk, hem de darlık zamanında harcarlar. Öfkelerine hâkim olurlar ve insanları bağışlarlar. Allah da iyilik eden kimseleri sever.” (Âl-i İmran, 3/134)
“Yine onlar bir kötülük işledikleri ya da kendilerine zulmettikleri zaman hemen Allah’ı hatırlayıp günahlarının bağışlanması için O’na yalvarırlar. Günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar bile bile yaptıklarında ısrar etmezler.” (Âl-i İmran, 3/135)
Rabbimiz başka ayetlerde de şöyle buyurmaktadır:
“Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, kendilerine Allah’ın ayetleri okunduğu zaman bu onların inancını artırır ve onlar; Rabb’lerine dayanıp güvenirler. Onlar ki namazı kılarlar ve kendilerine bağışladığımız nimetlerden harcarlar.” (Enfal, 8/2-3)
“İnananlar kesinlikle kurtuluşa ermişlerdir! Onlar ki namazlarında huşu içindedirler. Onlar ki boş ve yararsız şeyden yüz çevirirler. Onlar ki zekâtı yerine getirirler. Onlar ki iffet ve namuslarını korurlar.” (Müminun, 23/1-5)
“Onlar, büyük günahlardan ve yüz kızartıcı suç işlemekten kaçınan ve öfkeye kapıldıkları zaman affetmesini bilenlerdir. Onlar, Rablerinin çağrısına kulak veren, namazı dosdoğru kılan, işlerini aralarında danışarak karara bağlayan ve kendilerine bahşettiğimiz nimetlerden Allah için yoksullara harcayanlardır. Onlar bir haksızlığa uğradıkları zaman kendilerini kahramanca savunan ve zalime karşı durarak daima mazlumun yanında yer alanlardır.” (Şura, 42/37-39)
“Gecenin az bir kısmında uyurlardı. Ve seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi. Mallarında isteyenlerin ve yardıma muhtaçların da hakkı olduğunu bilir, onların payını mutlaka ayırırlar.” (Zariyat, 51/17-19)
“Onlar namazlarına devam edenlerdir. Onlar mal ve servetlerinde, dilenenlerin ve onurlu davranıp dilenmedikleri için zengin zannedilen ve bu yüzden yardım ve sadakadan mahrum kalanların da hakkı olduğunu asla unutmayan cömert ve fedakâr kullardır. Onlar, Hüküm Gününü tasdik edenlerdir. Onlar Rabblerinin azabından korkanlardır. Çünkü Rabblerinin azabına karşı hiç kimse kendisini tam olarak güvende hissedemez. Onlar iffet ve namuslarını koruyanlardır.” (Mearic, 70/23-29)
“Onlar sözlerini yerine getirir, tehlikesi saracak olan günden korkarlar. Sevgi duydukları hâlde yoksulu, yetimi ve esiri doyururlar.” (İnsan, 76/7-8)
Takva Sahiplerini Örnek Almak
Ey Müslüman!
Senin dostun Allah’tır, Rasulü’dür ve iman eden müminlerdir. Senin yolun onların yoludur. Onların dışında kalan bütün yollar, şeytanın süslediği ve nefislerin arzuladığı çıkmaz sokaklardır.
Takva sahiplerini örnek almak, yalnızca geçmişte yaşamış bir zümreyi saygıyla anmak değildir. Onların imanını, ahlakını, cihadını, sabrını ve teslimiyetini bugünün hayatına taşımaktır. Onların kıssaları birer masal değil; yolumuzu aydınlatan hakikat kandilleridir.
Onlar sana, karanlıklar içinde yolunu kaybettiğinde pusula olur. Dünyanın aldatıcı süsleri, heva ve hevesin cazibesi seni savurduğunda; takva sahiplerinin hali sana sabrı, kanaati ve ahireti hatırlatır. Onların hayatına bak ki; zorluk içinde nasıl sebat ettiklerini, zulüm altında nasıl dimdik durduklarını, bolluk içinde nasıl şükrettiklerini göresin.
Bugünün dünyasında da yol aynıdır: Tevhid Yolu, Takva Yolu. Bu yol ne Batı’nın ideolojilerine çıkar, ne de Doğu’nun heva düzenlerine. Bu yol yalnızca Rabbine çıkar. Onun dışındaki bütün yollar, sapkınlık ve helak sebebidir.
Öyleyse sen:
- Onların namazına sarıldığı gibi namaza sarıl.
- Onların sadaka ve infakla arındıkları gibi sen de malını arındır.
- Onların sabırla direndikleri gibi sen de sabret.
- Onların Allah için can verdikleri gibi sen de Allah için yaşamaya niyet et.
Unutma ki, Allah katında izzet ve şeref; makamla, mal ile soy ile değil; iman, takva ve salih amel iledir.
“Allah katında en değerliniz, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.” (Hucurat, 49/13)
O hâlde; takvayı kendine zırh, Kur’an’ı kendine kılavuz, Rasulullah’ı rehber, Salihleri kardeş edin. İşte o zaman sen de, Rabbine yakın olanların safında yer alırsın.
Takva Sahiplerinin Günümüzdeki Önemi
Takva, yalnızca geçmiş ümmetlerin yahut sahabe neslinin bir vasfı değildir. O, kıyamete kadar bütün müminler için bir yol haritasıdır.
Bugün teknoloji, medya ve siyaset aracılığıyla kalpler çalınmakta, akıllar ifsat edilmekte, nesiller heva ve heveslerin oyuncağı hâline getirilmektedir. Böyle bir çağda müminin ayakta kalabilmesi için, takva sahiplerinin yolunu örnek alması şarttır. Çünkü onların ahlakı, sabrı ve Allah’a olan sadakati her çağda geçerliliğini koruyan ilahî ölçülerdir.
Takva, mümini hem içten hem de dıştan kuşatan bir kalkandır. İçten, nefis ve şeytanın vesveselerine karşı; dıştan ise küfrün, zulmün ve batıl düzenlerin baskılarına karşı muhafaza eder. Bu yüzden Kur’an, defalarca “Allah’tan sakının ki kurtuluşa eresiniz” buyurmuştur.
Ey Müslüman!
Bil ki bugün takva ehli olmak, sadece bireysel bir ahlak meselesi değil; aynı zamanda ümmetin izzetini koruma meselesidir. Zira takva, adaletli bir toplumun, merhametli bir ümmetin ve izzetli bir medeniyetin temel taşıdır.
Unutma ki, takva sahipleri Allah’ın yardımına mazhar olur. Onların üzerine melekler iner, yolları açılır, duaları kabul edilir.
“Kim Allah’tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve ummadığı yerden rızıklandırır.” (Talak, 65/2-3)
Öyleyse sen de çağımızın fitneleri karşısında takva elbisesine sarıl ki, imanını koruyasın, neslini muhafaza edesin ve ümmetin izzetini yeniden diriltesin.
Ey Müslüman kardeşim!
Büyük bir hazine olan iman ve İslâm’ı kaybetmemek, sapmamak ve aldatılmamak için dostunu ve düşmanını iyi tanı.
Müsennif VELİOĞLU
KADININ İZZETİ
İslami Okul Okulların En Önemlisi