Cumartesi, 1 Cemaziyelahir 1447

Şeytanlar Nasıl Saptırır?

 

Cin şeytanlarının elebaşı olan İblis, duyduğu kin ve kıskançlık sebebiyle Âdemoğullarına karşı amansız bir savaş ilan etmiştir. İnsanları saptırmak için Allah’tan izin istemiş, birtakım hikmetlere binaen bu izin kendisine verilmiştir.

Şeytanlar her hayırlı yolun başına oturarak insanı o yoldan geri çevirmeye çalışırlar. Kimi zaman soldan, kimi zaman sağdan yaklaşarak saptırmaya uğraşırlar.

Onlar; daha çok küfrün önderlerine, kendini kusursuz gören kibirlilere, inkârcılara, münafıklara, dindarlarla alay edenlere, haram yiyenlere, bâtıl işlerde şeytandan yardım bekleyenlere, ölülerden medet umanlara, Allah’a sığınmayanlara, kâhinlere, falcılara, medyumlara, günahkârlara, yalancılara ve iftiraya düşkün olanlara fısıldar; onlara musallat olur ve bazen de zuhur ederler.

Yine şeytanlar; güneşe, aya, yıldızlara, heykellere, türbelere, anıt mezarlara tapanlara, Allah’a ve Resûlü’ne düşman olanlara, Allah’ı unutanlara, ihlâs ve samimiyetten yoksun kimselere, inkârcılara, isyankârlara ve serkeşlere yaklaşır. Onlara fısıldar, musallat olur ve zaman zaman da görünürler. Böylece gece gündüz onları içinde bulundukları sapıklığa ikna eder, gaflet verir, hakka dönmelerine engel olurlar.

Oysa insan, Allah-u Teâlâ’ya sığınarak şeytanın kötülüğünden korunabilir; hilelerini boşa çıkarabilir, saptırmasından ve fesadından kurtulabilir. Çünkü şeytanın insan üzerinde zorlayıcı bir gücü yoktur. Onun otoritesi, ancak insanın kendi rızası ile ona yönelmesiyle mümkün olur. Şeytan boş vaatlerle insanı aldatır, batıla çağırır; insanlar bu çağrıya uyduklarında yoldan saparlar. Bu sebeple şeytanın hilesi aslında zayıftır.

Şeytanlar yalnızca cin taifesinden ibaret değildir. İnsanlardan da, inkâr ve küfürde ileri gidip haddi aşan kimseler vardır ki, onlar da birer büyük şeytandır. İnsan şeytanları, çoğu zaman cin şeytanlarından daha tehlikelidir. Cinlerin yapamadığı ifsadı ve kötülüğü, çoğu kez bu insan şeytanların yaptığını görmek mümkündür. Böyle kimselerin iman etmeyeceği, kıyamete kadar onlarla mücadelenin kaçınılmaz olduğu bilinmelidir. Bu yüzden ister cinlerden ister insanlardan olsun, o azgın kâfirler bütün peygamberlere ve onların izinden giden müminlere düşmanlık etmişlerdir.

Allah dileseydi onların iradelerini ellerinden alır, hemen cezalandırırdı. Fakat imtihan hikmeti gereği onlara mühlet vermiştir. Bu demektir ki Allah, onları zorla imana getirmeyi dilememiş, ancak özgür iradeleriyle hakikate teslim olmaları şartıyla imanlarını kabul etmiştir.

Ey Müslüman! Onları imana getireceğim diye kendini tüketme. Saçma sapan inançlarına, geleneklerine ve hurafelerine aldırma; davet görevine devam et. Zira onlar davete icabet etmese de yeryüzünde bu çağrıya kulak verecek milyarlarca insan vardır. Onlara ulaşmaya gayret et.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“İşte böylece biz, hem insanlar, hem de cinler arasından şeytanları, bütün Peygamberlerin can düşmanı yaptık! Bu şeytanlar, aldatmak amacıyla, birbirlerine yaldızlı sözler ilham ederler. Gerçi Rabbin dileseydi, bunları yapamazlardı. O hâlde, bırak onları, uydurdukları ile baş başa kalsınlar!” (En’am, 6/112)

İşte cin ve insan şeytanlar hakikati ters yüz eder; zararlı olduğu hâlde süslü ve cazip gösterir, yaldızlı sözlerle kandırmaya çalışırlar.

Allah-u Teâlâ, şeytana itaat edilmemesini emretmiştir. Kayıtsız şartsız itaat edilecek tek merci Allah’tır. Şeytan, insanoğlunun helâki için yemin etmiş, amansız ve acımasız bir düşmandır. Kendisine kulluk edilecek, hükmüne boyun eğilecek tek otorite ise Allah’tır.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey Âdemoğulları! Ben size, “Sakın şeytana kulluk etmeyin; O, sizin apaçık bir düşmanınızdır!” dememiş miydim? Ve bana kulluk edin; işte dosdoğru yol budur! Oysa o, sizden birçok nesilleri yoldan çıkarmıştı; peki aklınızı kullanmıyor muydunuz?” (Yasin, 36/60-62)

İnsan, ezelî düşmanı olan İblis’i ve avenelerini iyi tanımalı; onların karakterlerini, kabiliyetlerini, oyun ve hilelerini bilmelidir. Ancak bu şekilde onların tuzaklarına karşı uyanık olabilir.

Şeytanın Saptırma Planı

Şeytan, insanların amansız ve acımasız en büyük düşmanıdır. Vesvese vererek korkutmaya çalışır; doğru yoldan uzaklaştırır, boş ümitlerle ve faydasız işlerle oyalar. Kâfir yöneticilerin, yani tağutların yolunda savaşır.

Şeytan; yaratılış fıtratını değiştirmeye, dinin değiştirilemez hükümlerini bozup tahrif etmeye uğraşır. Çirkin ve günah olan şeyleri süslü gösterir; insanları günaha karşı ayartır, kışkırtır. Peygamberlerin ve müminlerin amansız düşmanı olarak hakikati ters yüz eder, zararlı olanı cazip, bâtılı ise süslü ve çekici göstermeye çalışır.

Kimi zaman önden saldırır, açıktan günaha teşvik eder. Kimi zaman arkadan sinsice yaklaşır. Bazen sağdan, iyilik kisvesi altında ve Müslümanlık maskesiyle aldatır; bazen soldan, şehvet duygularını azdırarak yoldan çıkarır. Yalan yere yemin eder, hatta bazen doğruyu söyleyerek güven telkin eder. O, insanın göremediği boyuttan onu izler, beklenmedik anlarda saptırmak için fırsat kollar.

Şeytan; iman etmeyenlerin yakın dostudur, onların akıl hocalığını yapar. İnsanları kine, nefrete ve anlamsız bir öfkeye sürükler. Azdırıp ele geçirdiğini kolay kolay bırakmaz. Orduları kışkırtır, fakat dara düştüğünde onları yüzüstü bırakır. Müminlerin safındaki melekleri gördüğünde ise korkar. İnsanları inkâr ve isyana yöneltir, çirkin işleri allayıp pullayarak güzel gösterir.

Kalplere vesvese verir, Kur’an hakkında şüpheler düşürür. Serveti, zamanı, imkânları ve yetenekleri boşa harcatır. İnsanları kin ve nefretle doldurarak fesat çıkarır, öfke ile birbirine düşürür. Haram kazancı ve cimriliği teşvik eder; “Dürüstlük karın doyurmaz!” diye fısıldayarak hırsızlığa yönlendirir. “Allah nasıl olsa affeder!” diyerek boş vaatlerle oyalayıp günaha sürükler.

Şeytan; zina, fuhuş, çıplaklık ve her türlü cinsel sapkınlığı teşvik eder. Bâtıl fırkalara, bid‘at yollarına davet eder. Ayetleri çarpıtarak veya Allah’ın rahmetini istismar ederek insanları aldatır. Kalplere şüphe düşürür, Allah’ı anmayı unutturur. Böylece zulmü, haksızlığı ve her türlü kötülüğü süslü gösterir.

Mahşer günü, herkesin hesabı görülüp nihai hüküm verildikten sonra şeytan ortaya çıkar ve kendisine uyarak yoldan sapanlara nasıl sesleneceği Kur’an’da şöyle haber verilmiştir.

“Hüküm verildikten sonra, şeytan diyecek ki: “Doğrusu- nu isterseniz, Allah size gerçek bir vaatte bulunmuştu. Ben de size vadetmiştim, fakat size verdiğim bütün vaatler boşa çıktı. Aslında benim, sizin üzerinizde bir otoritem de yoktu; ben yal- nızca sizi çağırdım, siz de dâvetimi kabul ettiniz. O hâlde beni değil, kendinizi kınayın! Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Zaten ben, vaktiyle beni ortak koşmanızı hiçbir zaman kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimler için can yakıcı bir azap vardır!” (İbrahim, 14/22)

Allah’ın kitabı ve Peygamber’in sünneti ile yolunu aydınlatan; iman ve ihlâs ile Rabbine teslim olan mümin… Korkma! Çünkü şeytanın hilesi gerçekten zayıftır. Allah’a tevekkül eden kulların karşısında onun hiçbir gücü ve kudreti yoktur. Şeytanın hükmü, yalnızca yoldan çıkmaya meyilli olanlara, haktan sapıp kendi iradeleriyle ona uyanlara, onu dost edinenlere ve ruhlarını ona teslim edenlere geçer ve onların üzerinde etkili olur.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Gerçek şu ki, şeytanın, iman edip Rablerine güvenen kimseler üzerinde herhangi bir zorlayıcı gücü, otoritesi yoktur. Onun hükmü, ancak onu dost olarak benimseyenlerin ve onu Allah’a ortak koşanların üzerinde geçerlidir.” (Nahl, 16/99–100)

Ezanla, kametle şeytan kaçar; Âyetü’l-Kürsî’yi okuyan kimseye yaklaşamaz. Ramazan ayında zincire vurulur, ihlâs ve samimi tövbeye karşı çaresiz kalır. Müminler üzerinde hiçbir zorlayıcı gücü yoktur.

Bu sebeple ey inananlar! Yalnızca Allah’a güvenin, O’nun emirlerine sarılın, O’nun yolundan gidin. Dünyanın sahte cazibesi sizi Allah’a kulluktan alıkoymasın. Hele hele din adamı kisvesiyle ortaya çıkıp Allah’ın ayetlerini çarpıtan, “Allah merhametlidir, ne yaparsanız affeder!” diyerek sizi Allah ile aldatmaya çalışan şeytana ve dostlarına aldanmayın!

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey insanlar! Rabbinize yürekten saygıyla bağlanın! Ne babanın evladına, ne de evladın babasına herhangi bir fayda sağlayamayacağı günden korkun! Allah’ın vaadi gerçektir; öyleyse, sakın şu dünya hayatı sizi aldatmasın! Aldatıcı şeytan ve dostları sizi Allah ile aldatmasın!” (Lokman, 31/33)

Kim Allah’ın kitabını ve Resûl’ün sünnetini terk ederse, Allah onların başına şeytanları musallat eder. Bu şeytanlar onları yoldan çıkarır, hakikat yerine bâtılı süsler. Ahirette ise bu kişiler, şeytanlarına lânetler okuyarak onlardan uzaklaşmak isteyecek, fakat iş işten geçmiş olacaktır.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Her kim Rahman’ın Zikrine, Kur’an’a karşı ilgisiz ve duyarsız kalırsa, onun başına, kendisini gölge gibi takip eden bir şeytan musallat ederiz.”

“Böylece bunlar, onu yoldan alıkoyarlar; o ise, doğru yolda olduğunu zanneder.”

“Ve sonunda, huzurumuza geldiği zaman, “Ah, keşke seninle benim aramda doğu ile batı kadar mesafe olsaydı; ne kötü bir arkadaş!” diyecektir.”

“Allah şöyle buyuracak: “Zulmetmiş olduğunuz için, bugün pişmanlığınız sizi kurtaramayacak; azabı birlikte paylaşacaksınız!” (Zuhruf, 43/36-39)

 

Müsennif VELİOĞLU

Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir