Onlar öyle kimselerdir ki; mürekkepleri şehitlerin kanından daha değerlidir. Çünkü onlar, Peygamber’in miras bıraktığı ilmin vârisleri olan, ümmete yol gösteren muvahhid âlimlerdir. Peygamberlerin başlattığı kutlu daveti devam ettiren ve bu daveti insanlara ulaştıran öncü şahsiyetlerdir. Ümmet onları rehber edinirse izzete, şerefe ve kurtuluşa ulaşır.
Onlar, Kur’an ve sünneti rehber edinmiş, ilmiyle amel eden, Peygamberlerin ahlakıyla ahlaklanmış ve insanları Allah’a davet eden tevhid ehli önderlerdir. Allah ve Resûlü onları övmüş, isabet ettikleri görüşlerine uyulmasını emretmiştir.
Beşerî düzenler ve karanlık odaklar ise o yol gösterenleri hiç sevmez. Onları baskı, takip ve zindanlarla yok etmeye çalışırlar. Bu yüzden küfrün egemen olduğu toplumlarda onları ne cami kürsülerinde ne televizyon ekranlarında ne de büyük salon toplantılarında görebilirsiniz. Onları ancak kuytu köşelerde davet çalışması yaparken, er meydanlarında küfre karşı cihad ederken yahut zindanlarda bulabilirsiniz.
Bununla birlikte, unutmamak gerekir ki onlar da birer insandır; hata ve günahtan tamamen uzak değildirler. Hatadan masum olan yalnızca yüce Allah’tır; ismet sıfatı ise sadece peygamberlere mahsustur. Bu sebeple, âlimlerin doğru olan görüşlerini almak, yanlışlarını reddetmek Müslümanların sorumluluğudur. Hatadan dönmek ve hakka teslim olmak ise erdemli insanların vasfıdır. Müslümanlar olarak bizler her hususta Kur’an ve sünneti rehber edinmekle mükellefiz.
Müslüman; Allah’a kayıtsız şartsız itaat eder ve Allah’ın buyruklarını getiren Peygamber’e de kayıtsız şartsız itaat eder. Kur’an ve sünnete aykırı hüküm vermedikleri sürece, şeriat ile hükmeden âdil yöneticilere, İslâm âlimlerine ve aile büyüklerine de itaat eder. Ancak bu itaat, Allah’a ve Resûl’e itaat gibi kayıtsız şartsız değildir.
Bir konuda anlaşmazlığa düşülürse, mesele mutlaka Kitab’a ve sahih sünnete götürülmeli; yani Allah’a ve Resûl’üne danışılmalıdır. Âlimiyle cahiliyle, yöneticisiyle yönetileniyle, kadınıyla erkeğiyle her mümin için ölçü budur. Eğer anlaşmazlığın çözümüyle ilgili Kur’an ve sünnette doğrudan açık bir hüküm bulunmazsa, bu iki kaynağın temel prensipleri çerçevesinde icmâ ve kıyasla hüküm verilir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin, bir de; sizden olan yetki sahibi kimselere, şayet herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Peygamber’e danışmalısınız. İşte bu, en hayırlı ve sonuç itibariyle en güzeldir.” (Nisa: 4/59)
Ey Rabbimiz! Bizleri insanlık tarihi boyunca tevhid sancağını elden ele taşıyan peygamberlerin, onların ashabının ve izlerinden yürüyen âlimlerin, şehitlerin ve sâlihlerin yoluna ilet. Âmin.
Müsennif VELİOĞLU
Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar
İslami Okul Okulların En Önemlisi