Salı, 6 Cemaziyelevvel 1447

MEYMÛNE BİNTİ HÂRİS Radıyallahu Anha

Meymûne binti Hâris b. Hazm Radıyallahu anha, milâdî 590 yılında dünyaya gelmiştir. Asıl adı Berre idi. Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem onunla evlenince ismini “cömert, dürüst ve itaatkâr” anlamına gelen Meymûne olarak değiştirmiştir. Babası Âmir b. Sa’saa kabilesinden Hâris b. Hazm, annesi ise Hind (Havle) binti Avf’tır. Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in son olarak evlendiği eşidir.

Hayatı ve Evliliği

Meymûne Radıyallahu anha, İslâm’dan önce evlendiği ilk eşinden ayrılmış, daha sonra evlendiği ikinci eşi de vefat etmiştir. Bunun üzerine bizzat kendisi Allah Resulü ile evlenmek istediğini kız kardeşi Ümmü’l-Fazl Lübâbe’ye bildirdi. Amcası Abbâs Radıyallahu anh da bu teklifi Rasulullah’a ileterek onunla evlenmesini tavsiye etti. Peygamber Efendimiz bu teklifi kabul etti ve Abbâs’ı nikâh için aracılık yapmakla görevlendirdi.

Meymûne Radıyallahu anha, Allah Resulü’nün kendisiyle evlenme niyetini öğrenince, “Kendimi Allah Resulü’ne hibe ettim” diyerek teslimiyetini bildirdi. Onun bu davranışı üzerine şu ayet-i kerime nazil olmuştur:

“Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana savaş esiri olarak bahşettiği cariyeleri; seninle birlikte hicret eden amca, hala, dayı ve teyzekızlarını sana helâl kıldık. Bir de kendini Peygamber’e hibe eden mümin bir kadını sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık…” (Ahzâb, 33/50)

Bu evlilikle Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem, Müslümanlara düşmanlığıyla bilinen güçlü bir kabile olan Âmir b. Sa’saa kabilesiyle hısımlık bağı kurmuş ve aradaki düşmanlığı hafifletmiştir. Böylece bu kabilenin İslâm’a ısınması yönünde önemli bir adım atılmıştır.

Evliliğin Hikmeti

Peygamber Efendimiz, daha önce Meymûne’nin üvey kardeşi olan Zeynep bint Huzeyme Radıyallahu anha ile de evlenmiş, fakat Zeynep annemiz birkaç ay sonra vefat etmiştir. Allah Resulü, vefat eden eşinin baldızıyla evlenerek kabileler arası akrabalığı güçlendirmiştir. Bu iki evlilik, onun stratejik basiretinin, toplumsal barışa ve İslâm’ın yayılmasına verdiği önemi açıkça gösterir.

Serif’te Gerçekleşen Nikâh

Hudeybiye Antlaşması’ndan sonra Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem, sahabesiyle birlikte Mekke’ye umre ziyaretine gitmişti. Bu sırada Meymûne Radıyallahu anha ile evlenmek istedi. Evliliğin Mekkelilerle yakınlaşmaya vesile olmasını ve aradaki gerginliği azaltmayı arzuluyordu. Ancak Hudeybiye Antlaşması gereği Mekke’de üç günden fazla kalınamayacağı için düğün Mekke-Medine yolu üzerindeki Şerif adlı mevkide yapıldı.

Kısa süre içinde bu evliliğin bereketi görüldü. Âmir b. Sa’saa kabilesine mensup heyetler Medine’ye gelerek Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem ile görüşmüş, böylece kabile içinde İslâmiyet hızla yayılmıştır.

Faziletleri ve Vefatı

Meymûne Radıyallahu anha, 76 hadis rivayet etmiştir. Âişe Radıyallahu anha, onun hakkında şöyle demiştir:

“O, bizim en takvâ sahibimiz ve akrabalık bağlarını en çok gözetenimizdi.”

Meymûne annemiz, hicrî 61 yılında 81 yaşında iken vefat etti. Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem ile evlendiği Şerif beldesine defnedilmesini vasiyet etmiş, cenaze namazını yeğeni Abdullah b. Abbâs Radıyallahu anh kıldırmıştır.

Bu Evlilikten Alınacak Dersler

Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem, bu evliliğiyle Müslümanlara önemli bir örneklik ortaya koymuştur. Meymûne Radıyallahu anhâ’nın mensup olduğu Âmir b. Sa’saa Kabilesi, İslâm’a ve Müslümanlara karşı düşmanlık besleyen, savaşan bir kabileydi. Allah Resûlü daha önce bu kabileden olan Zeyneb bint Huzeyme Radıyallahu anhâ ile evlenmişti. Ancak bu hanımı genç yaşta rahatsızlanarak birkaç ay sonra vefat edince, onun kız kardeşi Meymûne Radıyallahu anhâ ile evlendi. Böylece aynı kabileden iki evlilik yaparak onlarla hısımlık bağı kurmuş, aradaki kin ve düşmanlığı ortadan kaldırmış, kabile mensuplarının İslâm’a ısınması yönünde büyük bir adım atmıştır.

Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem bu evlilikle, Mekke’de müşriklerin arasında kalan bir Müslüman kadını kurtarma yönüyle de örnek olmuştur. Bugün de küfrün hâkim olduğu coğrafyalarda İslâm’a giren, cihad bölgelerinde eşini kaybetmiş, çocuklarıyla ortada kalmış mümin kadınlar vardır. Bu hanımların batılın ve küfrün ellerine terk edilmemesi, her türlü istismardan korunmaları için inançlı Müslüman erkeklerin sahiplenmesi gerekir. Ancak ne yazık ki çağdaş şeytanların telkinleriyle çok eşli evlilikler hor görülmekte, kınanmakta ve yasaklanmaktadır. Bu yüzden, kendi coğrafyamızdaki birçok bekâr kız dahi evlenememekte, yuva kuramamakta ve adeta sahipsiz bırakılmaktadır.

Bu evlilikte dikkat çeken bir diğer husus da, Meymûne Radıyallahu anhâ ve kız kardeşlerinin, yaşadıkları dönemin en büyük ve itibarlı şahsiyetleriyle evlenmiş olmalarıdır. Bu sebeple, onların annesi Hind binti Avf b. Züheyr hakkında, “İhtiyar kadınların en talihlisi, yeryüzündeki büyük damatları toplamış kadın” denilmiştir.

Gerçekten de bu kadın, damatları bakımından yeryüzünün en şerefli ve itibarlı kadını sayılmıştır. Kızlarının evlendiği büyük şahsiyetler arasında; Son Peygamber Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem, Cafer b. Ebî Tâlib (r.a.), Ebû Bekir (r.a.), Ali (r.a.), Hamza (r.a.), Abbâs (r.a.), Velîd b. Muğîre ve Ubeyy b. Halef el-Cumahî gibi isimler bulunmaktadır. Bu tabloya bakıldığında, başta Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem olmak üzere, dönemin en yüce şahsiyetleriyle kurulmuş bir hısımlık zinciri görülmektedir.

Bu örnekten şu ders çıkarılabilir: “Erkek evlâdım yok” diyerek üzülen, kederlenen, öfkeye kapılan cahiller ibret almalıdır. Allah’ın kendilerine lütfettiği kız çocuklarını en güzel şekilde yetiştirip salih kimselerle evlendirenler, aslında hem hayırlı bir evlâda hem de onunla eşdeğer değerde hayırlı damatlara sahip olurlar. Zira Allah katında kıymet, cinsiyetle değil, imanla ve salih amelle ölçülür. 

Müsennif VELİOĞLU 

KADININ İZZETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.