Salı, 6 Cemaziyelevvel 1447

KADIN NEREDE ve NASIL ÇALIŞMALIDIR?

Kadın ve erkeğin yaratılıştaki farklılıkları, bir üstünlük aracı değil; sorumluluk paylaşımının hikmetli bir tezahürüdür. Her iki cins de birer kul olarak Allah katında eşittir; ancak görev ve yükümlülük bakımından farklı alanlarda sorumludur. Erkek, ailenin nafakasını temin etmekle; kadın ise evin iç düzenini ve neslin terbiyesini sağlamakla mükelleftir. Bu fıtrî paylaşım, hem ailenin dirliğini hem de toplumun huzurunu koruyan ilahî bir nizama işaret eder.

Erkek, çalışarak evin dışındaki hayatın yükünü omuzlar; kadın ise evin içini imar eder, huzur ve sükûnetin merkezini oluşturur. Erkek, ailesinin geçimini temin eder, onları her türlü tehlikeye karşı korur; kadın ise evinin sultanı, şefkat ocağının bekçisi ve çocuklarının ilk muallimidir. Böylece kadın ve erkek, birbirini tamamlayan iki fıtrî kutup olarak, hayatın düzenini birlikte inşa ederler.

Kadının vazifesi öylesine yüce bir değere sahiptir ki, evinde çocuklarını İslâm terbiyesiyle yetiştiren bir kadın, cihad meydanında mücadele eden bir mücahit kadar ecir kazanır.

Enes b. Mâlik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre kadınlar Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) şöyle demiştir:

“Bütün sevapları erkekler kazanıyor. Onlar savaşa gidiyor, Allah yolunda büyük ameller işliyorlar. Biz ise evlerimizde kalıyoruz. Onların sevabına denk bir amel yapmamız mümkün mü?”

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden kim evinde oturur, kocasına ve ailesine hizmet ederse; o da savaşa gidenler kadar sevap kazanır.”

Bu hadis, kadının evini imar etmesinin bir ibadet ve bir cihad olduğunu göstermektedir.

Kadının Çalışmasına Gelirsek

İslâm, kadının çalışmasını mutlak anlamda yasaklamaz; aksine, zaruret veya toplumsal ihtiyaç hâlinde buna belirli ölçüler dâhilinde izin verir. Ancak bu izin, iffet, vakar ve mahremiyet esaslarına bağlıdır. Zira İslâm’ın koyduğu sınırlar, kadının izzetini korumak, toplumun ahlaki dokusunu muhafaza etmek ve fesada giden yolları kapatmak içindir.

Müslüman bir kadının çalışabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekir:

Tesettüre Riayet: Kadın, çalıştığı her ortamda tesettürüne tam anlamıyla riayet etmelidir. Tesettürün ihlâl edildiği bir ortamlarda çalışmak haramdır.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve görünen kısımlar dışında ziynetlerini açmasınlar.” (Nûr, 24/31)

Halvetten Sakınma: Kadının yabancı bir erkekle kapalı bir mekânda baş başa kalması halvet sayılır ve bu durum İslâm’da yasaklanmıştır. Dolayısıyla bir kadın, mahremi olmayan erkeklerle yalnız kalacağı ortamlarda çalışamaz.

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Bir erkek, bir kadınla yalnız kalırsa, üçüncüleri şeytandır.” (Tirmizî, Radâ, 16)

Vakar ve Ciddiyet: Kadın, her zaman vakarını korumalı, ciddiyetini muhafaza etmelidir. Mahremi olmayan erkeklerle karışık, laubali veya gayri ciddi ortamlarda bulunmak haramdır.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Sözü yumuşatmayın ki, kalbinde hastalık olan kimse ümide kapılmasın; ancak maruf şekilde konuşun.” (Ahzâb, 33/32)

İtibar ve Şeref: Kadının yaptığı iş, onuruna ve haysiyetine uygun olmalıdır. Kadını aşağılayan, onu fitneye açık hâle getiren, bedenini teşhir eden veya kadınlığını metalaştıran her türlü iş İslâm’a aykırıdır. Kadının çalışması, onu izzetli kılmalı; ahlaki, ailevi ve toplumsal konumunu yüceltmelidir.

Kocanın İzni: Evli bir kadının, kocasının izni olmadan evin dışında çalışması caiz değildir. Zira İslâm, aile düzeninde kocayı sorumlu ve yönetici kılmıştır.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Erkekler, kadınlar üzerinde kavvâmdırlar (yöneticidirler)” (Nisâ, 4/34)

Bu nedenle kadın, kocasının İslâm’a aykırı olmayan isteklerine itaat etmelidir.

Kadının çalışması, İslâm’ın belirlediği sınırlar içinde kaldığı müddetçe caiz, bu sınırların dışına çıktığında ise fitneye ve fesada kapı aralar. Dolayısıyla Müslüman bir kadın, çalışmayı değil; iffetini, izzetini ve Allah rızasını merkeze almalıdır.

Bazı iş kollarında kadınların çalışması hiç doğru değil, bazı iş kollarında ise ortam ve şartlar uygun olursa kadın çalışmalıdır, bazı iş kollarında ise sadece kadınlar çalışmalıdır. Çünkü bu işler kadınlara mahsustur ve erkeklerin bu alanlarda yer alması dinen, ahlaken ve toplumsal edep açısından uygun değildir. Dolayısıyla Müslüman toplumların bu sahalarda kadınları eğitmesi, yetiştirmesi ve organize etmesi büyük bir vazifedir.

Kadınların çalışmasının gerekli olduğu bazı iş alanları şunlardır:

Kadın hastalar için kadın doktorlar, ebeler ve hemşireler: Mahremiyetin korunması açısından bu alanlarda kadın personel yetiştirilmesi zaruridir.

Kadın ve çocukların eğitimi için kadın öğretmenler ve idareciler: Özellikle kız çocuklarının eğitimini, kadın eğitmenler yapmalıdır.

Yetimhanelerde çocuk bakımı için kadın görevliler: Şefkat ve merhamet duygusunun yoğun olduğu bu hizmetlerde kadınlar görevlendirilmeli.

Kız yurtlarında kadın yöneticiler ve danışmanlar: Güvenli, ahlaki ve huzurlu bir ortam için kadınlar görev almalıdır.

Kadın terziler ve kadınlara özel işletmeler: Mahremiyetin korunması için kadınların ihtiyaçlarını yine kadınların karşılaması sağlanmalıdır.

Kadın esnaflar ve kadın-çocuk giyimi üzerine çalışan müesseseler: Kadınların ihtiyaçlarını daha rahat sağlamaları için bu iş kollarında kadınlar istihdam edilmelidir…

İş yerlerinde mahremiyet, güvenlik ve ahlaki hassasiyet en temel ilke olmalıdır. Ayrıca kadınların yarı zamanlı (yarım mesai) çalışabilmesi teşvik edilmelidir. Bunun iki önemli faydası vardır:

  1. Kadınlara mahsus iş kolları sınırlıdır. Yarım mesai uygulaması sayesinde daha çok kadına istihdam imkânı sağlanabilir.
  2. Evli ve çocuklu kadınlar, yarım mesai sistemi sayesinde hem iş hayatında yer alabilir hem de ev işlerini ve çocuklarının terbiyesini ihmal etmemiş olurlar.

Zaruret Hâlinde Kadının Çalışması

Bazen şartlar kadını çalışmaya mecbur bırakabilir. Evin erkeği vefat etmiş, hasta veya yaşlı olabilir; ya da geçim imkânı kalmamış olabilir. Böyle durumlarda kadın, uygun ve güvenli ortamlarda çalışabilir. Bununla birlikte cemaatler bu durumda olan ailelere maddi destek olmalı; Devlet ise bu ailelerin geçimini ve güvenliğini üstlenmelidir.

Kur’an’dan Bir Örnek: Musa (a.s.) ve Şuayb (a.s.) Kıssası

Kur’an’da Musa aleyhisselâm’ın hayatının anlatıldığı kıssada birçok konudan bahsediliyor. Musa aleyhisselâm’ın yaşadığı olaylarda kadının çalışmasıyla ilgili örnek alınması gereken hususlardan bahsedilmektedir.

Firavunun kendisini öldürmesinden veya hapsetmesinden korkarak yaşadığı beldeyi terk eden Musa aleyhisselâm uzun ve tehlikeli bir yolculuğun ardından Şuayb aleyhisselâm’ın davet çalışması yaptığı topraklara ulaştı. Musa aleyhisselâm Medyen’in meşhur su kuyularına vardığında şunu gördü. Bir kısım çobanlar hayvanlarını su kuyularında sularken biraz ötede ise iki genç kız susuz kalan hayvanlarını su kuyularından uzak tutmaya çalıştığını gördü. Kur’an’da anlatılan bu hikâyenin meal ve kısa tefsirini ilginize sunuyoruz.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

Derken, uzun ve tehlikeli bir yolculuğun ardından Medyen’in meşhur su kuyularına vardı ve kuyuların başında, hayvanlarını sulayan kalabalık bir grup insanla karşılaştı. Onlardan biraz ötede ise, susuz kalan hayvanlarını kuyulardan uzak tutmaya çalışan iki genç kız gördü. Yanlarına yaklaşarak, “Ne yapıyorsunuz, siz de herkes gibi hayvanlarınızı niçin sulamıyorsunuz?” diye sordu. Bunun üzerine onlar, “Bu çobanlar buradan ayrılmadıkça, biz kadın halimizle erkeklerin arasına karışıp hayvanlarımızı sulayamayız. Zaten onlarla başa çıkacak gücümüz de yok. Ailemizin tek erkeği olan babamıza gelince, o bu işi yapamayacak kadar çok yaşlıdır.” diye cevap verdiler. (Kasas, 28/23)

Bunun üzerine Mûsâ, kadınların hâline acıyıp hayvanlarını suladı; sonra bir gölgeye çekilip “Ey Rabbim!” diye yalvardı, “Şu anda, bana lütfedip göndereceğin her hayra öylesine muhtacım ki!” (Kasas, 28/24)

Zira günlerce durup dinlenmeden yol yürümüş, iyice acıkmış ve bitkin düşmüştü. Ayrıca yabancı bir ülkede barınacak bir yere, güvenilir dostlara ihtiyacı vardı.

Çok geçmeden, o iki kızdan biri utana utana yanına geldi ve “Bize yaptığın iyiliği babama anlattım. Babam Şuayb, hayvanlarımızı sulama hizmetinin karşılığını ödemek için seni yanına çağırıyor.” dedi. Bu söz, Musa’nın çok ağırına gitti. Ama o anda yapacak başka hiçbir şeyi yoktu. Gitmek zorundaydı. Böylece Mûsâ, Şuayb’ın yanına gelip başından geçenleri ona anlattı. Şuayb, “Endişe etme!” dedi, “Artık o zalim insanların elinden kurtulmuş bulunuyorsun.” (Kasas, 28/25)

O iki kızdan biri, “Babacığım,” dedi, Sen artık iyice yaşlandın, işlerimizi yapacak bir erkek kardeşimiz de olmadığından, şu kadın hâlimizle, erkeklerin yapması gereken işleri yapmak zorunda kalıyoruz. Mûsâ’nın üstün ahlâkını sen de gördün, bana sorarsan, işlerimizde bize yardımcı olması için onu işçi olarak tut; çünkü gördüğüm kadarıyla o, bu civarda ücretle tutabileceğin işçilerin en iyisidir, üstelik güçlü ve güvenilir adamdır.” (Kasas, 28/26)

Genç bir adamın yetişkin kızların bulunduğu bir evde işçi olarak kalmasını uygun görmeyen Şuayb, Musa’ya daha güzel bir teklif sunmaya karar verdi.

“Ey Mûsâ!” dedi. “Sekiz yıl yanımda kalıp işlerimde bana yardım etmen şartıyla, seni şu iki kızımdan biriyle evlendirmeyi düşünüyorum fakat sen bu süreyi on yıla tamamlarsan, bu da senin tarafından bir iyilik olur. Şunu bil ki, sana hiçbir konuda zorluk çıkarmak istemem; zaten benim ne kadar iyi bir insan olduğumu Allah’ın izniyle ileride sen de göreceksin.” (Kasas, 28/27)

Kur’an’da anlatılan bu kıssadan birçok ders çıkarılabilir. Bu kıssa, kadının zaruret hâlinde çalışabileceğini, fakat iffet ve mahremiyet sınırlarının korunması gerektiğini gösterir.

Normal şartlarda çobanlık, erkeklere mahsus zor bir meslektir. Ancak Şuayb aleyhisselâm’ın iki kızı, babalarının yaşlılığı ve güvenilir bir yardımcı bulamamaları sebebiyle bu işi yapmak zorunda kalmıştır. Şuayb aleyhisselâm’ın kavmine baktığımızda, onun davetine kulak tıkayan, kendisini dışlayan ve yalnızlığa mahkûm eden bir toplulukla karşılaşırız. Dolayısıyla, böyle bir toplum içinde güvenilir bir çoban bulamaması gayet tabiidir.

Bu kıssada dikkat çeken bir diğer yön ise Şuayb aleyhisselâm’ın kızlarının iffet ve hayâ konusundaki titizlikleridir. Kur’an’da anlatıldığına göre, bu iki genç kız, diğer çobanlar işlerini bitirip kuyudan ayrılmadan hayvanlarını sulamaz; erkeklerle karışmamaya, mahremiyetlerini korumaya büyük bir özen gösterirler. Musa aleyhisselâm onların bu nezaket ve edep dolu hâllerine şahit olmuş, yardım ederek koyunlarını sulamıştır. İşte bu hadise, Musa aleyhisselâm ile Şuayb aleyhisselâm’ın tanışmasına vesile olmuştur.

Şuayb aleyhisselâm, Musa’nın temiz, iffetli ve güvenilir bir kimse olduğunu görünce, üç önemli adım atmıştır:

İş Teklifi: Şuayb aleyhisselâm, Musa’ya iş teklifinde bulunmuş; iki tarafın sorumluluklarını, hak ve yükümlülüklerini belirleyen, açık ve dürüst bir sözleşme yapmıştır. Bu, İslâmî bir ticari sözleşmenin nasıl olması gerektiğine dair örnek bir uygulamadır.

Evlilik Teklifi: Şuayb aleyhisselâm, Musa’nın güvenilirliğini görerek kızlarından biriyle evlenmesini teklif etmiştir. Böylece hem kızlarını emin bir kimseyle evlendirmiş, hem de bekâr bir erkek ile bekâr iki kızın aynı ev ortamında bulunmasından doğabilecek mahzurları ortadan kaldırmıştır.

Barınma Teklifi: Şuayb aleyhisselâm, mali imkânı bulunmayan Musa’ya yanında kalmasını, tabir yerindeyse “iç güveyi” olarak ailesine katılmasını teklif etmiştir. Böylece hem Musa’ya bir yuva hem de ailesine güvenilir bir damat kazandırmıştır.

Bu üç adım, kıyamete kadar bütün insanlara ahlâkî, ailevî ve toplumsal ölçüler sunan örnek davranışlardır.

Bazı durumlarda kadınların çalışması zaruret hâline gelebilir. Ancak bu çalışma, kadının fıtratına uygun işlerde ve güvenli ortamlarda olmalıdır.

Kadının öncelikli görevi annelik ve evinin idaresidir. Kadın, bu sorumluluğunu gönülden benimsemeli; çağdaş şeytanların, “kadın da erkek gibi her işi yapar” yalanına aldanmamalıdır.

Eğer kadın ve erkek arasındaki fıtri denge bozulursa; kadın, erkek izzetini kaybeder, toplum yozlaşır, çürümeye ve yok olmaya başlar.

Unutulmamalıdır ki, kadın izzetini evinde, değerini anneliğinde, şerefini iffetinde bulur.

Müsennif VELİOĞLU 

KADININ İZZETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.