Cumartesi, 1 Cemaziyelahir 1447

Cemaatler Neden Birleşmez?

 Tarih boyunca insanlar, Allah’ın hükümlerinden uzaklaştıkları ölçüde aralarında düşmanlık, kin ve ayrılık ortaya çıkmıştır. Tefrika ve bölünme, toplumların fesada uğrayıp helak olmasına sebep olmuştur. Buna karşılık, hak yolda birlik ve beraberlik içerisinde olan topluluklar ıslah olmuş, izzet ve egemenlik elde etmişlerdir.

Bugün Müslümanların yaşadığı cemaatleşme olgusu da bu ilahî yasadan bağımsız değildir. Cemaatlerin ihtilafa düşmelerinin ve ayrılık yaşamalarının en büyük sebebi, itikadî farklılıklardır. İtikatta birlik sağlanmadıkça siyasal birlik ve beraberliğin de sağlanması mümkün değildir. Dolayısıyla inançta, tevhidde ve akidede birliğin gerçekleşmesi gerekir. Bunun yolu ise Müslümanların yeniden Kur’an ve sünnete dönüş yapmaları, bu iki kaynağı ölçü edinmeleri ve hakem kılmalarıdır.

İbadetlerde Birlik, Akidede Ayrılık

Bütün cemaatlerde namaz, oruç, hac ve zekât gibi ibadetlerde ihtilaf bulunmamaktadır. Müslümanlar aynı safta namaz kılmakta, aynı şekilde oruç tutmakta, aynı kaidelerle hac ve zekât ibadetlerini yerine getirmektedir. Bu birlikteliğin sebebi, söz konusu ibadetlerde herkesin Kur’an ve sünnete tabi olmasıdır.

Ancak ayrılıkların ortaya çıktığı alanlar genellikle akaid konularıdır. Bir kısım cemaatlerin bid’at fırkalarına uymaları sebebiyle ihtilaflar büyümüş, bu durum İslam’a hizmet ve mücadele anlayışına da yansımıştır. Böylece her cemaat kendi kafasına göre bir yol ve yöntem takip etmiş, ayrılıklar derinleşmiştir.

Oysaki eğer cemaatler, gerçek manada selef-i salihinin akaidini esas alsalardı, birlik sağlanırdı. Eğer Kur’an ve sünnete tam anlamıyla tabi olsalardı, ihtilaflar kökten ortadan kalkardı. Demek ki ayrılıkların çözümü, yine Kur’an ve sünnete dönmekten geçmektedir.

Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin; sizden olan emir sahiplerine de itaat edin. Şayet herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Peygamber’e götürün. Eğer Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanız, bu sizin için en hayırlı ve sonuç itibariyle en güzel olandır.” (Nisâ, 4/59)

Müslüman; Allah’a kayıtsız şartsız itaat eder. O’nun buyruklarını insanlara ileten Peygamber’e de kayıtsız şartsız itaat eder. Ancak yöneticilere, âlimlere ve aile büyüklerine itaat; Allah ve Resulüne itaatin gölgesinde olmalıdır. Kur’an ve sünnete aykırı düştüklerinde onlara mutlak itaat söz konusu olamaz.

Bir meselede ihtilaf yaşandığında çözüm, mutlaka Kitap ve sahih sünnete götürülmelidir. Eğer Kur’an’da veya sünnette doğrudan bir hüküm bulunmazsa, bu iki kaynağın temel prensipleri çerçevesinde icmâ ve kıyasa başvurulur.

İhtilafların Sebepleri

Ne var ki insanlar çoğu zaman cehalet, bağnazlık ve kör taassup sebebiyle hakkı kabullenmekte zorlanmaktadır. Bugün cemaatler arasındaki ihtilafların sebepleri dikkatle incelendiğinde, ayrılığa düşmelerinde öne çıkan etkenler şu şekilde özetlenebilir:

Bazı cemaatler yalnızca zikir veya belirli ibadetlerle yetinmekte, İslam’ın diğer hükümlerini görmezden gelmektedir.

Kur’an’ı sadece ezberlemeye odaklanmakta; onun akide, siyaset ve mücadele öğretisini ihmal etmektedirler.

Kendi hocalarının ve üstatlarının eserleriyle yetinip tefsir ve hadis derslerini önemsememektedirler.

Allah’ın hükümlerini yok sayarak laik, demokratik veya kapitalist sistemleri savunmakta; şeriatla hükmedilmesini isteyen Müslümanlara düşmanlık beslemektedirler.

Bu sebeplerle birçok cemaat, zamanla tevhidin özünden uzaklaşmış, cehalet ve taassup ile batıl ve bid’at şeyleri din edinmiştir. İslam’da var olan fakat işlerine gelmeyen hükümleri tahrif etmiş veya görmezden gelmişlerdir.

Neticede aralarındaki birlik parçalanmış, farklı isimler altında birbirine düşman gruplar hâline gelmişlerdir. Her grup, kendi batıl anlayışlarını süsleyip pazarlamış ve bunlarla övünmeye başlamıştır. Allah Teâlâ bu durumu şöyle haber vermektedir:

“Onlar, kendi dinlerini parça parça ettiler ve grup grup oldular. Her grup, kendi yanındaki ile övünür hâle geldi.” (Mü’minûn, 23/53)

Birliğe Giden Yol

Cemaatler arasındaki ihtilafların çözümü, Allah’ın kitabı ve Peygamber’in sünnetine dönmekten geçmektedir. Kur’an ve sünnetin hakemliğine başvurulduğunda, çıkan hükme bütün Müslümanların teslim olması gerekir.

Ancak mesele bu kadar basit değildir. Zira birçok cemaat, bid’at ve hurafelerin etkisi altına girmiş, sapkın din önderlerinin kontrolüne teslim olmuştur. Bu durumda yapılması gereken, bu cemaatleri yeniden İslam’a davet etmek ve gerekirse onlarla mücadele etmektir. Nitekim Allah Resulü, bid’at ehliyle mücadeleyi övmüş, emretmiş ve bunu cihad olarak nitelendirmiştir.

Cemaatlerin birleşememesinin temelinde itikadî ayrılıklar ve Kur’an-sünnet çizgisinden uzaklaşma vardır. İbadetlerde görülen birlik, akaide de ve mücadele anlayışında yoktur. Bu durum, Müslümanların izzet ve birlikten uzaklaşmasına sebep olmaktadır.

Birliğe giden yol, yeniden Kur’an ve sünneti merkeze almak, selef-i salihinin sahih akidesine dönmek ve tüm ihtilafları bu iki kaynağın hakemliğine arz etmektir. Ancak o zaman, Müslümanlar parçalanmışlıktan kurtulup yeniden ümmet bilinciyle hareket edebilirler.

Müsennif VELİOĞLU

Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir