Cumartesi, 1 Cemaziyelahir 1447

İzzete Kavuşan Afganistan

 

Afganistan, son yarım asırda dünyanın iki süper gücünün işgaline maruz kalmış bir coğrafyadır. Her iki işgalde de Afganistan halkının büyük çoğunluğu işgalcilere karşı silahlı direnişi yani cihadı tercih ettiler. İşgaller karşısında Afganistan halkı vatanlarını bırakıp kaçmadılar, gösteri, yürüyüş, kınama ve basın açıklaması ile oyalanmadılar. Pusatlarını/silahlarını alıp dağlara çıktılar ve cihada başladılar.

Sovyet İşgali ve Afgan Direnişi (1979–1989)

1979 yılında Sovyetler Birliği, Afganistan’daki Marksist rejimin davetiyle ülkeye askerî müdahalede bulundu. Bu işgal, kısa sürede geniş çaplı toplumsal bir direnişle karşılaştı. Özellikle kırsal bölgelerde organize olan mücahit gruplar, işgale karşı silahlı mücadele başlattı. Ayrıca Afganistan dışından cihad için gelen mücahitler ise El Kaide’yi kurarak cihada destek verdiler. Cihad, bu bağlamda sadece askerî bir karşı koyuş değil, aynı zamanda İslami kimliğin muhafazası ve küresel komünist yayılmacılığa karşı bir duruş olarak kodlandı.

On yıl süren savaş sonunda Sovyetler Birliği, ağır askerî ve ekonomik kayıplar vererek 1989’da geri çekildi. Bu süreç, yalnızca Afganistan’daki işgalin sona ermesiyle değil, aynı zamanda Sovyetler Birliği’nin çözülme sürecinin hızlanmasıyla da sonuçlandı. Afganistan cihadı, böylece küresel ölçekte komünist ideolojinin yıkılmasında rol oynayan önemli bir etken haline geldi. Afganistan halkı bu zaferin ardından Taliban’ın öncülüğünde ve El Kaidenin de desteğiyle Afganistan İslam Emirliği’ni kurdu.

ABD ve Koalisyon Güçlerinin Müdahalesi (2001–2021)

2001 yılında gerçekleşen 11 Eylül saldırılarının ardından ABD, El-Kaide’ye ev sahipliği yaptığı gerekçesiyle Afganistan’a askerî müdahalede bulundu. ABD öncülüğündeki NATO kuvvetleri, kısa sürede Taliban yönetimini devirdi. Ancak bu durum, direnişin sonu değil, yeni bir safhaya geçiş oldu. Taliban hareketi, dağlık bölgelerde yeniden örgütlenerek 20 yıl sürecek bir silahlı direnişe başladı. Bu savaşta ABD 49 NATO ülkesinden destek almasına rağmen Taliban ve El Kaideye karşı verdiği savaşı kaybetti. Dünyanın süper gücü dedikleri ABD 49 NATO üyesi ülke zillet içinde Afganistan’dan kaçmak zorunda kaldı. İşte cihad böyledir; Müslümanlara izzeti yaşatır, küffara ise zilleti yaşatır.    

Afganistan’da işgale karşı verilen mücadele sadece silahlı bir mücadele değildir. Bu mücadele aynı zamanda İslami bir devletin inşa sürecidir. Bu mücadele aynı zamanda İslam’ın hayatın her alanına egemen kılınması mücadelesidir. İşte buna Allah yolunda cihad denilir. Bu uğurda çalışan, mücadele eden, sebat eden ve sabreden kullara Allah elbette yardım edecektir. Mücahitlerin sıkça atıfta bulunduğu şu ayet, bu mücadeleyi veren insanların ruh halini anlatmaktadır.

“Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar kendilerine: ‘Düşmanlarınız size karşı ordu hazırlamış, onlardan korkun!’ dediklerinde, bu onların imanını artırır ve şöyle derler: ‘Bize Allah yeter. O ne güzel vekildir.'” (Âl-i İmrân, 3/173)

Bu ayet, tehdit altında olan bir topluluğun korku yerine tevekkül ve mücadeleyi seçmesini önermektedir. Afganistan cihadı işte bu inanç doğrultusunda yapılmıştır.

ABD’nin demokrasi söylemiyle gerçekleştirdiği işgal, geniş kesimler tarafından kültürel ve dinî bir tehdit olarak algılandı. Bu durum, Taliban’ın taban bulmasını kolaylaştırdı. 20 Yıllık mücadelenin sonunda Taliban başkent Kabil’ ide ele geçirerek işgali tamamen sonlandırdı. 2021 yılında ABD ve NATO güçlerinin geri çekilmesiyle birlikte Taliban, Afganistan İslam Emirliği’ni yeniden tesis etti. Taliban’ın liderliğindeki bu zafer basit bir askerî bir zafer değildir. Bu zafer küfrün bertaraf edilerek hakkın egemen oluşudur. Bu zafer emperyalist devletlerin zilleti yaşamasıdır.

Afganistan cihadı, küresel emperyalistlere karşı verilen büyük bir mücadeledir. Hem Sovyetler Birliği hem de ABD gibi iki küresel aktörün askerî ve siyasî olarak Afganistan’da başarısızlığa uğraması, bu direnişin ciddiyetini ve kararlılığını teyit etmektedir. Afgan halkı, iki farklı dönemde farklı ideolojik yapılara sahip süper güçlere karşı cihad yoluyla izzete kavuşmuş; bu süreçte hem ulusal kimliğini hem de İslami değerlerini korumayı başarmıştır.

Müsennif VELİOĞLU

Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir