Pazar, 4 Cemaziyelevvel 1447
Risale I Nurlarin Ic Yuzu

 SAİD NURSİ GERÇEĞİ

İlmini bizzat Peygamber’den öğrendiğini iddia ediyor, bunu ise bir rüyaya dayandırıyor.
O da tıpkı diğerleri gibi, gittiği yolun hak olduğunu rüyalara ve ilhamlara dayandırıyor.

Birkaç yılda öğrenilecek ilmi üç ayda öğrendiğini, allâme-i cihan olduğunu söylüyor.
Oysa gittiği medreselerde geçinemiyor, kavga ederek ayrılıyor ya da kovuluyor.

Kimsenin ulaşamadığı ilme ve makama ulaştığını, “el-Bedî” olduğunu iddia ediyor.
Oysa “el-Bedî” olan yalnız Allah’tır; o ise benzeri olmayan yeni hurafeler pazarlıyor.

Risale-i Nur’un Kur’an’ın indirildiği yerden yazdırıldığını, ilham edildiğini iddia ediyor.
Oysa vahiy kesildi; son Peygamber vefat etti. Ona yazdıranlar iblis ve avânesi olmasın?

Eserlerinin dokunulmaz, noktasına bile itiraz edilemez olduğunu söylüyor.
Oysa dokunulmaz ve hatasız olan yalnızca Yüce Allah’ın kelamı, Kur’an’dır.

Levh-i Mahfuz’daki Kur’an’ın kendisine gösterildiğini ve yazdırıldığını iddia ediyor.
Oysa Peygamber bile böyle bir iddiada bulunmamışken, bu ne cüret, bu ne hadsizlik?

Cebrail’in Hz. Ali’ye kitapçık verdiğini ve onun tüm gaybı bildiğini ileri sürüyor.
Oysa son kitap Kur’an’dır; gaybı yalnız Allah bilir. Bu tür sözleri Şiîler bile aşmıştır.

Resûlullah’ın bazı sırları sadece Hz. Ali’ye söylediğini iddia ediyor.
Oysa bu, Resûlullah’ın vahyin bir kısmını gizlediğini ima eder; apaçık iftiradır!

Batılı devletlerin İslam’ı kabul edeceğini, komünizmin böylece yıkılacağını iddia ediyor.
Oysa komünizm kendi çöküşüyle tarihe karıştı; Batı hâlâ İslam’a düşmanlık ediyor.

Batılı devletlerin Müslümanlara ve İslam ülkelerine yardım edeceğini savunuyor.
Oysa İslam coğrafyasını işgal eden, sömüren, bombalayan hep Haçlı Batı’dır.

Fetret devrinin yaşandığını, Hz. İsa’nın gelişiyle bunun sona ereceğini söylüyor.
Oysa fetret devri diyerek Resulullah’ın risaletini geçersiz kılmak ihanettir!

Müslüman ile Hristiyan, Kur’an ile İncil’in ittifak etmesi gerektiğini iddia ediyor.
Oysa mümin ile kâfir, hak ile bâtıl nasıl ittifak eder? Onlar dost değil, düşmandır!

İslam ile Hristiyanlık arasındaki ihtilafların pek de önemli olmadığını söylüyor.
Oysa bu ihtilaflar hak ile bâtıl, iman ile küfür meselesidir. Nasıl önemsiz olur?

Yahudi ve Hristiyanları kardeş sayıyor, bazılarının cennete gideceğini iddia ediyor.
Oysa onlar Allah’a şirk koşuyor, son Peygamber’i inkâr ediyor. Cennet nasıl mümkün?

Tefsir yaptığını söylüyor; Kur’an’ın Risale-i Nurları övdüğünü ve müjdelediğini iddia ediyor.
Oysa bu tefsir değil, ayet tahrifidir. Ebcet ve cifirle tefsir değil, sadece saptırma olur.

Ebcet ve cifirle tılsımlar, sihirler, kehanetler keşfettiğini söylüyor.
Oysa bunlar bâtıl ve haramdır. Müslüman bu sapkınlıkla nasıl uğraşır?

Vahdet-i vücudu savunarak mahlûkatın Allah’ın bir parçası olduğunu söylüyor.
Oysa bu, sufilerin uydurduğu açık bir şirk ve küfürdür!

Hızır’ın yaşadığını, insanlara görünüp yardım ettiğini iddia ediyor.
Oysa Hızır da bir beşerdir; yaşadığına dair ne sahih bilgi ne de delil vardır.

Cevşen’in Peygamber’e indirilen dua olduğunu ve sünnet olduğunu söylüyor.
Oysa Cevşen, sünnette olmayan, Peygamber’e isnat edilen uydurma bir duadır.

Velilerin öldükten sonra da tasarruflarının sürdüğünü, yardım ettiklerini söylüyor.
Oysa ölüler işitmezler velev ki işitseler bile asla yardım edemezler.

Bazı velilerin gaybı kitap gibi okuyup bildiklerini iddia ediyor.
Oysa gaybı yalnız Allah bilir; sadece dilediği peygambere bildirir.

Risale-i Nurlar’ı okuyanların imanla öleceğini, hatta şefaat edeceğini söylüyor.
Oysa şefaat hakkı Allah’a aittir; dilediğine verir, dilediğine vermez.

İlmini Peygamber’den aldığını, allâme-i cihan olduğunu söyleyen…
Hurafeyle dolu eserlerini “asrın tefsiri” diye pazarlayan bir zatı tanıtmaya çalıştık!

Eserlerinin vahiy kaynaklı olduğunu, Peygamber’in bunları onayladığını söyleyen…
Allah’a ve Resulüne iftira atan haddini aşmış bir hadsize küçük bir dokunuş yaptık!

Said Nursi öyle fedakârdır ki (!) başkaları yerine cehenneme girmeye bile razıdır…
Cennetten vazgeçmeye hazır olduğunu söyleyerek destan yazar!

Said Nursi ve Risale-i Nurlar, sanki dünyanın merkeziymiş gibi her olaydan pay çıkarır.
Depremlerden yangınlara, ölümlerden cezalara kadar her şey Risale’yle ilişkilendirilir.

Said Nursi ve Risale-i Nurlar’a yan bakan perişan olur,
Onlara tabi olanlar ise huzur bulur, kurtuluşa erer (!)

Bu tür iddialara ilmi bir cevap verilmez;
Bu kişilerin bir kısmı tımarhanelik, bir kısmı ise İslam’ı bozmak için eğitilmiş ajanlardır.

Onlar âlim ve evliya kisvesiyle yaklaşır.
Koyun postuna bürünmüş kurtturlar; yol gösteren değil, yoldan saptıranlardır.

Onlar Allah ile aldatan iman hırsızlarıdır.
Müslümanların sahih akidesini şirkle bozan, onları cehenneme mahkûm eden saptırıcılardır.

 

Müsennif VELİOĞLU

Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar

 

 Not: Risale-i Nurlan’ın iç yüzünü ayrıntılarıyla görmek istiyorsanız linki tıklayıp videoları izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=2a2rx5Knbb4

 

Risale-i Nurlan’ın iç yüzünü ayrıntılarıyla öğrenmek istiyorsanız lütfen linki tıklayın ve dinleyin.

Said Nursi Gerçeği

Said Nursi Gercegi 3-2

 

Said Nursi Gerçeği

Said Nursi Gercegi 3/3 Bölüm

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.