Salı, 6 Cemaziyelevvel 1447

MÂRİYE EL-KIBTIYYE (Radıyallahu anha)

 

Mâriye Radıyallahu anha, Mısır’ın Said bölgesinde yer alan Hafn adlı köydendir. Kaynaklarda onun Kıbtî bir babadan ve Rum bir anneden dünyaya geldiği rivayet edilir.

Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem, hicretin yedinci yılında, Bizans’a bağlı İskenderiye Valisi Mukavkıs’a bir mektup göndererek onu İslâm’a davet etmiştir. Mukavkıs, mektubu saygıyla karşılamış; fakat Bizans İmparatoru’ndan çekindiği için İslâm’ı kabul edememiştir. Bununla birlikte, Resûlullah’a büyük ikramlarda bulunmuş ve cevabî mektupla birlikte şu hediyeleri göndermiştir: Mâriye ve Sirîn adında iki cariye, bir hadım ağası, bin miskal altın, kıymetli elbiseler, kokular ve çeşitli kumaşlar.

Yolculuk esnasında veya Medine’ye geldiklerinde Mâriye ve Sirîn, Peygamber’in davetiyle İslâm’ı kabul etmişlerdir. Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem, Mâriye’yi hürriyetine kavuşturmuş ve onunla nikâhlanmıştır. Bu evlilikten bir yıl sonra İbrâhim adında bir erkek çocuk dünyaya gelmiştir. Ensar kadınları, Allah Resulü’nün evladına sütannelik yapabilmek için birbirleriyle yarışmışlardır.

Ne var ki, İbrâhim henüz iki yaşını doldurmadan vefat etmiştir. Allah Resulü’nün gözleri yaşla dolmuş, ancak sabırla “Göz yaşarır, kalp üzülür; fakat Rabbimizin razı olmayacağı bir söz söylemeyiz. Ey İbrahim, biz senin ayrılığından dolayı hüzünlüyüz.” buyurmuştur.

Mâriye, hicrî 16 yılında vefat etmiştir. Cenaze namazını Hz. Ömer Radıyallahu anh kıldırmıştır.

 Rasulullah’ın Bu Evliliğinden Alınacak Dersler

Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in Mâriye Radıyallahu anha ile yaptığı bu evlilik, sıradan bir aile bağından ibaret değildir. Bu evlilik, bir milletle gönül bağı kurmak, kalpleri İslâm’a ısındırmak ve stratejik hikmeti göstermek açısından son derece önemlidir.

Zira bu evlilik, Mısır halkı üzerinde büyük bir etki oluşturmuştur. Bir Kıbtî kadının Rasulullah ile evlenmiş olması, Mısırlıların Müslümanlara karşı besledikleri duyguları yumuşatmış, daha sonra Bizans’a karşı çıkan savaşlarda Mısırlıların tarafsız kalmasına vesile olmuştur. Bu durum, Rasulullah’ın siyasi ve toplumsal hikmetinin bir yansımasıdır.

Bu yönüyle Mâriye Radıyallahu anha’nın evliliği, gönüllerin fethi olarak nitelendirilebilir. Nitekim İslâm’ın tebliğinde kılıç kadar etkili olan bir diğer güç, ahlak, hikmet ve rahmetle kurulan insanî bağlardır. Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem, bir kadınla evlenerek bir milletin gönlünü İslâm’a yaklaştırmıştır.

Çağdaş Müslümanlara Düşen Sorumluluk

Bugün Müslüman âlimler, yöneticiler ve davetçiler; Rasulullah’ın bu evliliğinde gizli olan hikmeti, sorumluluk ve strateji bilincini yeniden hatırlamalıdır. Kadınlara sahip çıkmak, dul ve mazlum kadınların onurunu korumak, ümmetin dağılmış akrabalık bağlarını yeniden inşa etmek her Müslümanın görevidir.

Bu tür evlilikler, sadece bireysel bir tercih değil; toplumsal dayanışma, ümmet birliği ve sosyal adaletin bir yansımasıdır. Ne var ki günümüzde bazı sözde âlimler ve yöneticiler, laik çevrelerin tepkisinden korktukları için çok eşliliği dahi anmaktan çekinmektedirler. Hâlbuki İslâm’ın ölçüsü, toplumun menfaati ve Allah’ın rızasıdır; modernist ideolojilerin değil.

Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in örnekliği, sadece ibadetlerde değil; sosyal yapının korunması, kadınların himayesi ve ümmetin bütünleşmesi gibi alanlarda da rehber olmalıdır. Bu yüzden Müslümanlar, şeriatın hükümlerini utanmadan, tavizsiz bir şekilde savunmalı ve İslâm’ın izzetini yeryüzünde temsil etmelidir.

Müsennif VELİOĞLU 

KADININ İZZETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.