Perşembe, 18 Ramazan 1445

“Kim arefe günü oruç tutarsa 2 yıllık oruç sevabı alır. Kim bunu birine hatırlatırsa 80 yıllık ibadet sevabı alır.” Bu hadisin aslı var mıdır?

Selamun Aleykum

Hocam internette şöyle bir hadis dolanıyor: “Kim arefe günü oruç tutarsa 2 yıllık oruç sevabı alır. Kim bunu birine hatırlatırsa 80 yıllık ibadet sevabı alır.” Bu hadisin aslı var mıdır?

Ve aleykum Selam
Tam metni bu halde ya da benzeri herhangi bir hadis yoktur. Mevzuat kitaplarında da olmayışı yeni ortaya atıldığı anlamına da gelebilir. Ancak bunu hadis diye ortaya atan iddia sahibin kaynak göstermesi gerekir ki iddiasının aslı durumu hakkında bilgi getirebilelim. Nitekim yeryüzünde hadis diye söylene gelen hiçbir söz yoktur ki alimlerce kritiği yapılmamış olsun. Derecesi ortaya konulmamış olsun.
Hadisin birinci kısmına yakın bazı hadisler mevcuttur. Teknik olarak zayıf denebilecek olan ancak amel etmede herhangi bir mahzur bulunmayan hadislerdir. Fakat bunların da lafızda herhangi bir benzerliği bulunmamaktadır. İlgili hadisleri Taberani ve Müslim’i ihtisar eder meşhur hadis alimi Hafız El Munziri kendi kitaplarında “Arefe günü tutulan oruç, bin günlük (nafile) oruca bedeldir.” Şeklinde zikretmişlerdir.
İmam Nevevi Ezkar’da şöyle demiştir:
“Hadîs âlimleri, fıkıh âlimleri ve diğer âlimler şöyle demişlerdir: Fazi­letlerle terğıb ve terhib (teşvik ve korkutma) konularında, hadîs uydurma olmadıkça zayıf hadîslerle amel etmek caizdir vemüstahabdır. Fakat ha­ram, helâl, alış-veriş, nikâh, talak ve bunlardan başka konularda zayıf ha­dislerle amel edilmez; ancak sahîh yahud hasen hadîslerle amel edilir. O kadar var ki, ihtiyatı gerektiren bir yerde zayıf hadîsle amel edilebilir. Nitekim bazı şeylerin satışına yahud nikâha dair keraheti ifade eden zayıf hadîs­le ihtiyad bakımından amel edilir. Çünkü müstahab olan kerahetten ko­runmaktır: fakat bu vacib değildir.” [1]
Görüldüğü üzere ulema hayra ve takvaya teşvik, şer ve kötülükten sakındırma adına yani  terhib ve terğib konularında zayıf hadislerle amele[2] cevaz vermektedirler.
Hafız El Munziri’nin ele aldığı bu hadis de “Terğib ve Terhib” adını verdiği kitabında geçmektedir.[3]Bu anlamda hüsnü zan ile yaklaşmanın evla olduğuna ve amel edilmesinde sakınca bulunmadığına işaret ediyoruz.

Diğer yandan hatırlatana 80 yıllık sevap ile ilgili kısım ele almaya bile gerek görülmeyecek durumdadır.
İslâm dininin temellendirdiği esaslardan biri de, getirmiş olduğu hükümlerde mutedil oluşudur. Bu hükümlerden bir başkası ise sevap ve azabın verilmesidir. Nitekim “sevabın, ameline göredir” [4] hadisi gere­ğince her iyi amele uygun bir mükafaat olduğu gibi, her günaha da denk bir azap olacaktır. İşte bu esasa dayanarak, az bir iyilik olmaktan öte ge­çemeyen bazı ameller için büyük mükafatlar içeren birçok hadisin uy­durma olduğuna hükmedilmiştir. [5]

Şunu bellemek gerekir ki hadis diye nakledeceğimiz söze çokça dikkat etmemiz gerekir. Bu bizi bir iftiracı[6] yapabileceği gibi cehennemlik de yapabilir.
Allah Rasulü’nün şu sözleri bizi sakındırmaya yeter…

“Benim ağzımdan yalan uydurmayınız! Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem’e girsin!” [7]

“Her kim, söylemediğim şeyleri bana isnâd ederse Cehennem’deki yerine hazırlansın!”[8]
“Ahir zamanda bir takım deccallar, yalancılar çıkacak. Size, sizin ve babalarınızın işitmediği hadîsler getirecekler. Aman onlardan sakının! Sizi saptırmasınlar, fitneye düşürmesinler!” [9]

Ebû Katâde (r.a) şöyle demiştir:

“Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in şu Minber üzerinde şöyle buyurduklarını işittim:«Benden çok hadis nakletmekten sakının! Kim benim adıma bir şey söylerse sadece hakîkati (veya) doğruyu söylesin! Kim, söylemediğim bir şeyi bana izafe ederse Ateş’teki yerine hazırlansın!».” [10]

İmam İmam Leknevî şöyle der:

“Bu rivayetlerle iyice sabit olmuştur ki Nebiyy-i Ekrem Efendimiz adına söz uydurmak ve söylemediği bir şeyi O’na izafe etmek kayıtsız şartsız haramdır ve Cehennem azâbını gerektirir. Bu ister helâl ve haram, ister terğîb ve terhîb (teşvik ve sakındırma), ister başka bir hususta olsun farketmez. Böylece bazı cahil uydurucuların, “terğîb ve terhîb husûsunda Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) adına yalan söylemenin câiz olduğu, çünkü bunun O’nun lehine bir yalan olup aleyhine olmadığı” yönündeki zanlarının da bâtıl olduğu ortaya çıkmıştır.

Yine aynı şekilde bu rivayetlerle sâbit olmuştur ki aynen söylemediği bir sözü O’na nisbet etmek gibi yapmadığı bir fiili kendisine nisbet etmek de büyük günahların en büyüklerindendir.

Aynı şekilde âyet ve hadislerde Zât-ı Mukaddeslerinde mevcûdiyeti sabit olmayan bir fazilet ve mertebeyi O’na izafe etmek de büyük günahların en büyüklerindendir. Vâizler bu konuda uyanık olsunlar! İnsanlara konuşanlar, hatipler, emr bi’l-mâruf ve nehy ani’l-münker vazifesini icra edenler bu hususta çok dikkatli olsunlar! Zira bunlar, Efendimiz (s.a.v)’de bulunmayan pekçok hâli O’na nisbet ediyorlar. Allah Rasûlü’nün Mukaddes Zât-ı Şeriflerinin faziletinden ve kadrinin yüceliğinden bahsettikleri için de böyle yapmakta büyük bir ecir olduğunu zannediyorlar. Bilmiyorlar ki Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in sahih hadislerde sabit olan faziletleri, bu çürük yalanlara ihtiyaç bırakmamaktadır. Ömrüme yemin olsun ki Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’in faziletleri ihâta edilemeyecek ve sayıya gelmeyecek seviyededir. Kendisini bütün insanların üstüne çıkaran yüce vasıfları ve faziletleri pek çoktur, sonsuzdur. Hal böyle iken O’nu bâtıl ve uydurma vasıflarla övmeye ve faziletini anlatmaya ne hâcet vardır! Böyle bir davranış insana büyük bir günah kazandırır ve doğru yoldan saptırır.”[11]

Allah bizleri Rasulüne iftira edenlerin sözlerinden uzak eylesin. Ateşin azabından korusun.(Amin)

 

 

[1] İmam Nevevi El-Ezkar/Peygamberimizin dilinden dualar/Kahraman Yay. /Abdulvahhab Öztürk
3 fasıl/ 30. Syf

[2] Zayıf hadisler icin ifade edilen, genel kabule göre de, ‘belli şartları taşıdığında amel edilebilir’, kuralı önemlidir. Bilindiği üzere, zayıf hadislerle amel meselesinde ulema; 1-Mutlak olarak amel edilmez, 2-Mutlak olarak amel edilebilir, 3-Bazı şartları taşıdığında amel edilebilir, seklinde üç ayrı görüş ifade etmektedir. Bu görüşteki alimler, a-Rivayet edilen hadis pek zayıf olmayacak, b-Kitap ve Sunnet’le sabit olan bir asla dayanacak, kendinden daha kuvvetli bir delile muhalif olmayacak. Zayıf hadisi nakletme ve onunla amel meselesi hakkında bazı değerlendirmeler icin bkz. Subhi es-Salih 1986: 177-180; Polat: 118-127;Kırbasoğlu 2006: 128-136.

[3] 2. Cilt 460. Syf

[4] Müslim, “Hac”, 126.

[5] Hadis’te Metin Tenkidi Metodları 177.syf

Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997 baskısı

Çeviri: Prof. Dr. İlyas Çelebi /Yard.Doç.Dr. Adil Bebek

[6] İmam Beyhaki şunu hadis olarak  nakletiştir:” Iftirâcilarin en büyügü, söylemedigim bir sözü, bana isnat edip nakledendir.”

[7] Buhârî, İlim, 38

[8] Buhârî, İlim, 38 2. hadis

[9] Müslim, Mukaddime, 7

[10] İbn-i Mâce, Mukaddime, 4/35; Dârimî, Mukaddime, 25/243

[11] Abdü’l-Hayy el-Leknevî, el-Âsâru’l-merfûa fi’l-ahbâri’l-mevdûa, Dâru’l-Kütübi’l İlmiyye, Lübnan, 1405, s. 36.

2 Yorum

  1. İmam Nevevi, Riyazüssalihin kitabından , 227. BAB AREFE GÜNÜ VE MUHARREM’İN DOKUZ VE ONUNCU GÜNLERİNDE TUTULAN ORUCUN FAZİLETİ. 1253. HADİS ”Ebu Katade ra’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sav’e arefe günü tutulan orucun fazileti soruldu, O da: Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefaret olur” buyurdu. Müslim Sıyam 196,197. Ebu Davud Savm 54 , Tirmizi Savm 48. , Mace Siyam 40…

    • Bu ve aşağıda sayacağım hadisler sahihtir. Ancak bu hadislerde günahlara kefaretten bahsedilmekte yukarıdaki hadis diye yayılan sözde ise 2 yıllık oruca bedel olup 80 yıllık ibadete denk olduğu mevzusu vardır. Yukarıda açıklandığı üzere bu meyanda bir hadis yoktur. Aşağıda sahih olarak gelen kefaretle alakalı hadisler Riyazus Salihin’den nakledilmiştir. [1]

      1253. Ebû Katâde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e arefe günü tutulan orucun fazileti soruldu; o da:
      “Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur” buyurdu.[2]

      * (Fecr: 89/2)’deki on gün (Hac: 22/28)’deki belirli günler (Bakara: 2/197)’deki sayılı günler Kurban bayramı ve teşrik günleri olarak da yorumlanmıştır. Dolayısıyla bu günleri ibadetle ve oruçla geçiren kimseye geçmiş ve gelecek birer yıllık günahlarına kefaret olmaya yetecek kadar sevap ve rahmet verilir. [3]

      1254. İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aşûre gününde oruç tuttu ve oruç tutmayı tavsiye etti.”[4]

      1255. Ebû Katâde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e aşûre günü tutulan orucun kıymeti soruldu; o da:
      “Geçmiş bir senenin günahlarına kefâret olur” buyurdu.[5]

      1256. İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
      “Gelecek seneye kadar yaşayacak olursam, muharrem ayının dokuzuncu günü oruç tutarım.”[6]

      * Yahudilerin aşure günü oruç tuttukları kendisine haber verilince Rasûlullah (s.a.v.) onlara benzememek için bir gün öncesinden tutmaya niyetlenmiştir. Onlara benzememek için aşureden bir gün önce veya bir gün sonrasıyla tutmak (9-10 veya 10-11 veya 9-10-11) uygun olur.[7]

      [1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 365.
      [2] Müslim, Sıyâm 196, 197. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce, Sıyâm 40.
      [3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 365.
      [4] Buhârî, Savm 69; Müslim, Sıyâm 127, 128.
      [5] Müslim, Sıyâm 197. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce, Sıyâm 40.
      [6] Müslim, Sıyâm 134. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm 41.
      [7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 365.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.