Cumartesi, 18 Şevval 1445

Şeytanın Allah’ın Affı ile ayartmasına yardımcı olanlar örneği

Soru: Hocam Ömer Öngüt’ün ”İslam İlmihali” kitabında ”Şefaat” konusunda yazdıklarından, Allah’ın herkese rahmet edeceği, müslüman, kafir ayırmadan herkesi şefaat ile cennete koyacağı anlaşılıyor. Bu konuda doğru olan nedir, bahsi geçen ayeti nasıl anlamalıyız ?


Cevap:

Allah’a hamd olsun,

Yazılan bu yazı genel manada doğrudur. Ancak en son ayetin geçtiği paragrafta sıkıntı vardır. Yanlış anlaşılmaya müsaittir. Yazıyı yazan kişinin son paragrafta dediğini desteklemek için kullandığı ayet bugün anlaşılanın ve onun dediğini çeviren bir yapıya sahiptir.

Son paragrafa kadar sözü edilenler evet açıklamaya ihtiyaç duyulsa da genel anlamda eksikleri ile beraber doğrudur. Ancak en sonda Allah’ın daralttığını kısaltma, eksiltme vardır. İşte tefsir usulü burada devreye girmektedir. Bir ayet incelenirken mutlaka sebebi nuzulü, nasihi, mensuhu ve siyak, sibak ilişkisi incelenir, göz önüne alınır.

Bu ayetin bu şekilde sunulmasında, yazarın kendi görüşünü alması, ayetin içinde geçen bir cümleyi yerinden koparması, anlamı tamamen daraltmış olması ve kendi görüşüne alet etmesi büyük etkendir ve yanlıştır. Bu metodolojik açıdan bakıldığında sıkıntılı bir durumdur. Ayetin tamamını ele aldığımızda bile yazarın bahsettiği şekilde olmadığını anlarız ve yazarın yaptığının adeta şeytana hizmet etmek olduğunu da görürüz. Çünkü yüce Allah Lokman suresi 33. Ve Fatır suresi 5. Ayetlerinde “Dikkat edin o çok aldatıcı şeytan sizi Allah’ın affına güvendirerek ayartmasın.” buyurmuştur.

Ayetin bütünü şeytanın bu oyununa ve yazarın oyuna gelmesiyle bu oyunun bir parçası olmasına engeldir. Ayette şöyle denilmektedir:

“Bize hem dünya da hem de ahirette iyilik yaz. Çünkü biz sana döndük.” Buyurdu ki; “Ben kimi dilersem onu azabıma uğratırım. Rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır. Onu sakınanlara, zekatı verenlere, birde ayetlerimize iman edenlere işte onlara yazacağım.”

(A’râf Suresi 156. Ayet)

Ayetin bu hususta sebebi nuzulüne, siyak, sibak ilişkisi kurmaya bile gerek kalmamıştır. Çünkü secavend’in eklediği durağından sonra yüce Allah bu sözü ile kastı olanı açıklamış, kullarını şeytanın önüne bırakmamıştır. Yüce Allah; ”ben kimi dilersem azabıma uğratırım” dedikten sonra ”rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır” demiş ve bu cümlesinin ardından gelen şöyle bir cümle ile açıklamıştır. “Onu sakınanlara, zekatı verenlere bir de ayetlerimize iman edenlere işte onlara yazacağım.” Demek ki yüce Allah’ın rahmetinin kuşatması bu zümre için geçerlidir. Yazarın sözlerinden Allah’ın daralttığını kendisinin eliyle zorlayarak genişlettiği anlaşılmaktadır.

Şefaat meselesi ise doğru ancak eksiktir. Her tarafa çekilecek lastikli bir yapıyla verilmesi buda şeytana kapı açar. Mesela adamın eşeğin sesini duyduktan sonra kendi kendine abdestim bozuldu diyerek abdest alması doğru bir olaydır. Ancak eksiktir… Hatta abdesti eşek anırması bozdu şeklinde bir anlayışa sebep olduğu için hatalıdırda. Bu abdestin teyemmüm olduğunu bilmemiz dahi bu hatayı ortadan kaldırmayacaktır. Olayı tam olarak bilmeyi gerektirecektir. Çünkü adam çölde kalmış, namazı kılacak, fakat su eşeği üzerinde yüklüdür. Abdest alacak eşeğini kaybettiğini anlar ve eşeği arar. Bulamaz ve neticede namazı kılabilmesi için teyemmüm eder. Namazdayken eşeğin anırma sesini duyar, yani eşek yakınında ve suda erişilebilir durumda olduğundan kişinin teyemmüm abdesti bozulur ve adam abdestim bozuldu, abdest almalıyım der. İşte kişinin burada abdest almalıyım, abdestim bozuldu, eşek sesini duyunca demesi doğru bir olay, ancak olayın doğru olması genel geçerliliğini korumamaktadır. Çünkü buraya kadar olan kısmı bilmeyi gerektirir.

İşte yazarın değindiği konular genel manada doğru olup eksik konulardır. Bu haseple hatalı anlamalara imkan verir durumdadır. Böyle konuyu eksik alan biri ya cahil, ya lümpen bir adamdır yada yazdığı şeyleri kasıtlı olarak yapıyordur.

Bu meselede şefaatin gerçekleşeceği alanın kimler olduğu, hatta kimler müslüman onu dahi bilmek gerektiği ortadadır.

Mesela yazarın şu sözünü ele alalım… ”Cezasının hepsini çekmeden cehennemden çıkarılacaklar konusu” Konu Müslim’in Sahihi’nde geçmektedir. Yüce Allah cehennemde orada tek bir la ilahe illallah diyen bırakmayın diyecektir. Ve melekler onları boyunlarındaki ve alınlarındaki secde izinden tanırlar. Hadisin bu bölümü birçok kişi tarafından eksik bırakılır. Alimler derker ki; “İşte bunlar müminlerden ateş azabını hakeden kimselerdir.” Onlar müminlerdir.

Birşeyin izninin oluşması onu çokça yapmayla oluşabilecek birşeydir… İşte ayette dendiği gibi müminler için onlar namazlarında devamlıdırlar… Bundan dolayı bu kimseler namazlarına devam eden, bir şeyi devamlılığından dolayı kendilerinde secde izi oluşmuş kimselerdir.

Bu hadis secde izinin geçtiği hadisin metninde konu edildiğinden, onların dediğini bozacağı için birçok günümüz şeytan hizmetçisi tarafından bu kısmı alınmamıştır. Ancak alimlerin şerhlerine baktığımızda burada anlaşılan daha da net ortaya çıkmaktadır. Onun için hadisleri okurken hadis usulü bilmiyorsak bile en azından bunu bilenlerin değerlendirmesi olan şerh okumayı tavsiye etmekteyiz..

Mesela El Minhac; İmam Nevevi’nin Müslim için yazdığı şerhtir. Yine Fethul Bari; İmam İbni Hacer El Askalani’nin Buhari üzerine yazdığı şerhtir…

Bizim tavsiyemiz ne idiğü belirsiz neye hizmet ettiği müphem olan kişilerin kitaplarından uzak durarak muhakkik alimlerin kitapları ile haşır neşir olunmasıdır…
Eğer onlardan başlar ise haktan başlamış olur ve hakkı batıla, batılı hakka çarpıştırmak zorunda kalmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.