Cumartesi, 1 Cemaziyelahir 1447

Senden Hoşnut Olmazlar

Senden Hoşnut Olmazlar

Hakikatten Yüz Çevirenlerin Manevî Durumu

Kur’an-ı Kerim, hakkı görmeyen, işitmeyen ve dillendirmeyen kimseleri “manevî körlük, sağırlık ve dilsizlikle” nitelendirir. Bu nitelikler, sadece bir algı eksikliği değil, aynı zamanda bir direniş biçimidir. Hakkı inkâr edenler, hakikati reddetmekle kalmaz, onu dillendirenlere karşı düşmanlık da beslerler. Nitekim Bakara Suresi’nde şöyle buyrulur:

“Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu yüzden geri dönemezler.” (Bakara, 2/18)

Hakikat çağrısına tahammül edemeyen bu kimseler, görmek, işitmek ve anlamaktan bilinçli olarak uzak dururlar. Hakkı dillendirenleri ise tehdit olarak algılarlar. Bu durum, onları inkârda ısrarcı kılar ve tevhide düşman hale getirir.

Ortak Paydaları: Tevhid Düşmanlığı

Tarih boyunca farklı ideolojilere, sınıflara veya inançlara mensup olan küfür odakları, tevhid karşısında birleşmişlerdir. Kur’an bu gerçeği şöyle bildirir:

“Yahudiler de, Hristiyanlar da, sen onların dinine uymadıkça senden asla razı olmazlar. De ki: Asıl doğru yol, Allah’ın gösterdiği yoldur.” (Bakara, 2/120)

Bu kolektif düşmanlık, İslâm’ı doğrudan yok edemediklerinde, onu tahrif etmeye yönelik stratejilerde kendini gösterir. “Ilımlı İslâm”, “laik İslâm”, “modernist İslâm” gibi kavramlar, tevhitten koparılan din anlayışlarının ürünüdür. Bunlar hakikati sulandırma, mücadele ruhunu bastırma ve hak-batıl çizgisini yok etme araçlarıdır.

Münafıklar: İçerdeki En Tehlikeli Cephedir

Kur’an’da münafıklar, zahiren Müslüman görünmelerine rağmen hak düşmanı bir çizgide yer alan kişiler olarak tanımlanır. Onlar, dış görünüşleriyle aldatıcı; ama iç dünyaları itibariyle boş, tehlikeli ve saptırıcıdırlar:

“Onları gördüğün zaman cüsseleri hoşuna gider; konuşsalar sözlerini dinlersin. Sanki dayalı kütük gibidirler… Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin, nasıl da döndürülüyorlar!” (Münafikun, 63/4)

Münafıklar, İslâm’ı bilen kimselerdir. Fakat makam, servet ve iktidar hırsı onları, hak yoldan sapmaya sevk eder. Batıl yasaları savunur, küfür sistemlerini meşrulaştırır, tevhidden uzaklaşarak tağuta hizmet ederler. Zamanla şirki içselleştirip, küfrü savunur hale gelirler. İslâm toplumunu aşırılık ve terör gibi yaftalarla suçlayarak, inkârcı söylemleri meşru göstermeye çalışırlar.

Bu kimseler her renge girebilirler; görünüşte “adam gibi adam” izlenimi verirler. Ancak kalpleri mühürlenmiştir. Onları sadece ilim ve basiret sahipleri tanıyabilir:

“İkiyüzlüler senin yanına geldiklerinde, ‘Senin gerçekten Allah’ın Peygamber’i olduğuna şahitlik ederiz!’ derler. Allah, senin Peygamber olduğunu bilir; Allah da şahitlik eder ki, münafıklar gerçekten yalancıdır.” (Münafikun, 63/1)

Hak Ehlini Tanımanın Yolları

Bu aldatıcıların karşısında mü’minin en büyük sığınağı haktır. Hak bilinmeden hak ehli tanınamaz. Bu yüzden kişi önce hakkı öğrenmeli, sonra hak ehline tabi olmalıdır. Aksi takdirde, hak sanılarak batıl davaların peşine takılmak mümkündür. Günümüzde hak ehli genellikle üç yerde bulunur:

  1. Mezarlarında: Eserleriyle ve hayatlarıyla örnek olmuş, çoğu vefat etmiş şahsiyetlerdir.
  2. Zindanlarda: Hakka çağıran tevhid davetçileri, baskı ve yasaklara maruz kalır; ekranlara çıkarılmaz, toplumsal alanlardan dışlanırlar.
  3. Cihad meydanlarında: Batılı yıkmak ve hakkı hâkim kılmak için can ve mallarıyla mücadele eden mücahitlerdir.

Tevhit Yolunda Tavizsiz Durmak

Müslüman, her şart altında hakkın yanında olmalı, Allah’ın yasaklarından sakınmalı ve takvayı kuşanmalıdır. Hayatın her alanında Allah’a ulaşan bir yol vardır; bu yol Kur’an ve sünnetle belirlenmiştir. Mü’min, bu yola sadakatle bağlı kalmalı ve hakikate teslim olmuş sadıklarla beraber olmalıdır:

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve sadıklarla beraber olun!” (Tevbe, 9/119)

Sadıklarla beraber olmak: basiret sahibi mü’minin yol haritasıdır.

Takva, sadakat ve cemaat şuuru; istikamette kalmanın en önemli temellerindendir. Kur’an, bu hususta özellikle sadıklarla beraber olmayı emreder. Zira sadıklar, hakkın şahitliğini yapan, baskı ve zulüm altında bile tevhidden ödün vermeyen kimselerdir. Onlarla beraber olmak, istikameti muhafaza etmeyi sağlar.

Kıyamet Gününde Pişmanlık Fayda Vermeyecek

Kıyamet günü geldiğinde, dünyada peşinden gidilen sahte liderler ve ideolojik önderler kendilerini takip edenlerden yüz çevirecektir.

Çünkü Diriliş Günü gelip çatınca tüm dehşetiyle cehennemi karşında göreceksin.

İzinden gittiğin, batıl davası uğruna mücadele ettiğin, yetki verip makam sahibi yaptığın, oy verdiğin, el verdiğin, destek verdiğin, ismine toz kondurmadığın ve bir ilah gibi sevip yücelttiğin o saptırıcılar seni terk edecek.

Siyasi liderler, dini önderler, azizler, efendiler, reisler, annen ve baban kısaca herkes senden kaçacak.

Herkes kendi derdine düşecek. İşte o gün tüm bağların kopacak.

Körü körüne takip ettiğin, izinden gittiğin, her şeyini feda ettiğin saptırıcılar senden kaçacak.

Dünyaya geri dönüp terk etmek isteyeceksin onları.

O gün onlara düşman olsan da, pişman olsan da fayda vermeyecek. Kur’an, bu dramatik tabloyu şöyle betimler:

“Peşinden gidilenler, kendilerini izleyenlerden uzaklaşacaklar. Cehennem azabını görecekler ve aralarındaki bütün bağlar kopacaktır.”  

“Keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da, onların bizden uzaklaştığı gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!” (Bakara, 2/166-167)

Öyleyse Yüce Allah’ın kelamına kulak ver ve hazırlığını ona göre yap:

O gün, ne siyasi liderler ne dini önderler, ne anne ne baba kimse kimseye yardım edemeyecek. Herkes kendi derdine düşecek ve dün körü körüne izlenen önderlerden nefret edilecek. Ancak bu pişmanlık fayda vermeyecek. İşte bu sebeple, mü’minin bugünden hakkı tanıması, bâtıldan uzak durması ve hak yolda sadıklarla beraber olması gerekir.

Kur’an’ın haber verdiği gibi, inkâr cephesi hakka karşı daima birleşiktir, münafıklar ise içerden yıkıcıdır. Mü’minin yolu, takva, basiret ve sadakatle çizilidir. Hakikat karşısında sebat edenler; dünyada zorluk çekseler de, ahirette kurtuluşa erecek olanlardır.

Müsennif VELİOĞLU

Yol Gösterenler ve Yoldan Saptıranlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir