Onlar kendi hoşlarına giden “falanlar, filanlar Allah’ın velisidir” diyorlar.
Biz Kur’an’ın veli tanımına inanırız “Allah, inananların velisidir” diyoruz. (Bakara 2/257)
Onlar Allah’a veli isnat ederler bunlar bizim evliyalarımızdır diyorlar.
Biz Allah’ı bırakıp da “O’ndan başka velilerin peşinden gitmeyin” diyoruz. (Araf 7/3)
Onlar Allah’a giden yollar çoktur istediğiniz yoldan gidin diyorlar.
Biz “Dosdoğru bir tek yolum budur! Öyleyse bu yolu izleyin” diyoruz. (Enam 6/153)
Onlar Tasavvuf İslam’ın özüdür, şeriat ise kabuktur diyorlar.
Biz “Sonra seni de bu dinde bir şeriat ile görevlendirdik” diyoruz. (Casiye 45/18)
Onlar İslam şeriat, tarikat, hakikat, marifet ve kırk kapı diye ay rılır diyorlar.
Biz İslam’ı bölüp parçalayanlar ile “senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur” diyoruz. (Enam 6/159)
Onlar Tasavvuf takvadır, güzel ahlaktır, hayâdır, edeptir diyorlar.
Biz şeytanın Müslüman kisvesi ile “sağlarından” saptırmasıdır diyoruz. (Araf 7/17)
Onlar şeyh, mürid, vahdeti vucud, vahdeti şuhud, rabıta ve ricali gayb diyorlar.
Biz Sonradan uydurulan “Her bidat sapıklık ve her sapıklık da ateştedir” diyoruz. (Müslim)
Onlar kendi kitaplarının yazdırıldığını, indirildiğini, Allah’ tan geldiğini diyorlar.
Biz kendileri yazıp “Bunlar Allah’tan gelmiştir!” diyenlerin vay haline diyoruz. (Bakara 2/79)
Onlar şeyhlerinin şefaat edeceklerini cennetlik olduklarını diyorlar.
Biz “Doğru söylüyorsanız, bilgi ve delilinizi ortaya koyun !” diyoruz. (Bakara 2/111)
Onlar şeyhlerinin ölüm anında gelip imanlarını kurtardığını diyorlar.
Biz Yusuf (as.) gibi “ Rabbim… Bir Müslüman olarak canımı al” diyoruz. (Yusuf 12/101)
Onlar şeyhlerini temize çıkarırlar, şefaat edeceklerini diyorlar.
Biz “Şefaat etme hak ve yetkisi, bütünüyle Allah’ın elindedir.” diyoruz. (Zümer 39/44)
Onlar şeyhlerinin olağanüstü vasıflarla donatılmış olduğunu diyorlar.
Biz “Peygamberin kendince mucize gösterme gücü ve yetkisi yoktur” diyoruz (Rad 13/38)
Onlar gavslar, kutuplar kâinatı yönetip, belaları defettiğini diyorlar.
Biz “göklerin ve yerin mutlak egemenliği sadece Allah’ındır” diyoruz. (Bakara 2/107)
Onlar ölü veya diri şeylerinin tasarruflarının olduğunu diyorlar.
Biz “İşitseler bile size cevap veremez, dileğinizi yerine getiremezler.” diyoruz. (Fatır 35/14)
Onlar şeyhlerin ruhaniyetinin kendileriyle beraber olduğunu diyorlar.
Biz “Her nerede olursanız olun, O Allah sizinle beraberdir.” diyoruz. (Hadid 57/4)
Onlar Şeyhlerinin kalplerden geçeni ve geleceği bildiklerini diyorlar.
Biz “O, kalplerin içindeki gizli niyet ve düşünceleri de bilmektedir” diyoruz. (Fatır 35/38)
Onlar vefat etmiş peygamber veya Salih kulların zuhur edeceğini diyorlar.
Biz “Diriltilecekleri güne kadar dönmelerine bir engel vardır!” diyoruz. (Müminun 23/100)
Onlar, Şeyhlerinin Allah Teâlâ’yı mana âleminde gördüğünü diyorlar.
Biz “Bilmiş olunuz ki ölmeden hiç biriniz Allah’ı göremezsiniz” diyoruz. (Cami es-Sağir)
Onlar Şeyhlerinin Allah Teâlâ’nın tecellisini defalarca gördüğünü diyorlar.
Biz “Allah şöyle buyurdu: “Sen beni dünya gözüyle asla göremezsin!” diyoruz. (Araf 7/143)
Onlar önce şeyhlere kul köle olun ki Allah’a kul olabilesiniz diyorlar.
Biz her zaman ve her yerde “Sadece Sana kulluk ederiz” diyoruz. (Fatiha 1/4)
Onlar ölünün yıkayıcısına teslim olduğu gibi şeyhe teslim olun diyorlar.
Biz İbrahim (as.) gibi sadece “âlemlerin Rabbine teslim oldum” diyoruz. (Bakara 2/131)
Onlar Şeyhlere rabıta ve şeyhin gölgesi, Hakk’ın zikrinden daha evladır diyorlar.
Biz “kendileri yaratılmış olan varlıkları mı Allah’a ortak koşuyorlar” diyoruz. (Araf 7/191)
Onlar haramda olsa Şeyh Efendi hazretleri ne derse kabulümüzdür diyorlar.
Biz “Yoksa onların ortak ilâhları mı var ki” haramları helal kılıyorlar diyoruz. (Şura 42/21)
Onlar gönlünüzü sadece Şeyhe bağlayın ve sadece ona teslim olun diyorlar.
Biz tüm benliğinizle “Allah’a bağlanın! Çünkü sizin Efendiniz O’dur” diyoruz. (Hac 22/78)
Onlar bir işe başlarken, arabaya binerken “himmet et ya şeyh” diyorlar.
Biz bir işe başlarken “Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla” diyoruz.
Onlar bir sıkıntıya uğrayınca “medet ya şeyh himmet et” diyorlar.
Biz bir sıkıntıya uğrayınca “Ey Rabbimiz… Bize yardım eyle!” diyoruz. (Bakara 2/250)
Onlar bir sıkıntıdan kurtulunca “Şeyhin himmetiyle kurtulduk” diyorlar.
Biz “Öyleyse inananlar, yalnızca Allah’a dayanıp güvensinler” diyoruz (Al-i İmran 3/160)
Onlar kendilerine gelen her nimetin şeyhleri hürmetine olduğunu diyorlar.
Biz “Size ulaşan her nimet Allah’tandır” aldığınız nefes bile ondandır diyoruz. (Nahl 16/53)
Onlar dua ve ibadetin Allah’a ulaşması için şeyhlerin aracılar olduğunu diyorlar.
Biz “Ben yakınım bana dua edip yalvaranın yakarışına cevap veririm” diyoruz. (Bakara 2/186)
Onlar hulul inancını savunarak şeyhleri; “enel hak” (Ben Allah’ım) diyorlar.
Biz kâfirler mahlûkatı “O’nun bir parçası olduğunu iddia ediyorlar” diyoruz. (Zuhruf 43/15)
Onlar “la mevcude” mahlûkat! Allah’ın bir cüzü, bir parçası olduğunu diyorlar.
Biz kâfirler mahlûkatın “O’nun bir parçası olduğunu iddia ediyorlar” diyoruz. (Zuhruf 43/15)
Onlar rahmetin, feyzin, nurun ve hidayetin şeyhten geldiğini diyorlar.
Biz vazifemiz davet etmektir “Allah’tır, isteyeni doğru yola ile ten” diyoruz. (Kasas 28/56)
Onlar şeyhlerini kutsarlar; bastığı yere basmayın, kullandığını kullanmayın diyorlar.
Biz “Onlara de ki: “ben sadece sizin gibi fâni bir insanım” diyoruz. (Fussilet 41/6)
Onlar (haşa) fenafillah, beka billah Allah’a âşık olup onda yok olduklarını diyorlar.
Biz “İnananların Allah sevgisi ise, bütün sevgilerin üzerindedir” diyoruz. (Bakara 2/165)
Onlar şeyhleri düşünmenin Allah’ı zikir ve ibadetten daha efdal olduğunu diyorlar.
Biz “Ben, şirk koşan müşriklerden biri değilim” ve asla olmayacağım diyoruz. (Enam 6/79)
Onlar şeyhlere rabıta yapın onları hayal edin ve onlardan yardım isteyin diyorlar.
Biz “Allah, budur! Ben yalnızca O’na güvenir ve O’na yönelirim” diyoruz. (Şura 42/10)
Onlar “lütfunda hoş kahrında hoş” diyerek rahmetin ve azabın bir olduğunu diyorlar.
Biz rahmet ile azap “cennetliklerle cehennemlikler asla bir olmaz” diyoruz. (Haşr 59/20)
Onlar “üç beş huri” diyerek cenneti küçümserler, “dilediğine ver onu” diyorlar.
Biz Ey Rabbimiz; “Bana katında cennette bir köşk hazırla” diyoruz. (Tahrim 66/11)
Onlar “Cehenneme girmeye razıyız” diyerek kendilerini feda ettiklerini diyorlar.
Biz “Yalanlayıp durduğunuz cehennem ateşini tadın bakalım!” diyoruz. (Secde 32/20)
Onlar Şeyhlerinin; Kardeşleri Yusuf’a oyun kurarken orada olduğunu diyorlar.
Biz Kardeşleri Yusuf’a oyun kurarken “sen onların yanında değildin” diyoruz. (Yusuf 12/102)
Onlar Şeyhlerinin; Musa rabbine yalvarırken orada olduğunu diyorlar.
Biz Musa dua ederken “şahitlik eden kimselerden biri de değildin” diyoruz. (Kasas 28/44)
Onlar Şeyhlerini cima esnasında hayal edince çocuğun Salih olacağını diyorlar.
Biz İbrahim (as.) gibi “Ey Rabbim, bana hayırlısından bir evlat bağışla!” diyoruz. (Saffat 37/100)
Onlar (haşa) Allah “ete kemiğe büründü Mahmut diye göründü” diyorlar.
Biz “Allah, Meryem oğlu İsa Mesih’tir!” diyenler gibi kâfir oldular diyoruz. (Maide 5/17)
Onlar ajan ve erotik hikâyeler yazarının büyük veli ve aşkın piri olduğunu diyorlar.
Biz “Allah bu ikiyüzlülerin yalan söylediğine de şahitlik etmektedir!” diyoruz. (Münafikun 63/1)
Onlar vahdet-i vücut küfrüyle “ibadet eden de, ibadet edilen- de benim” diyorlar.
Biz lanet olası küstah kâfir “Sizin en yüce rabbiniz benim! Dedi.” diyoruz. (Naziat 79/24)
Onlar hulul küfrüyle “Cübbemin içindeki Allah’tan başkası değildir.” diyorlar.
Biz cübbenin içindeki o münafık var ya “Allah kahretsin onları” diyoruz. (Münafikun 63/4)
Onlar “Kabrim beytullahtır, etrafında tavaf et, boşuna hacca gitme.” diyorlar.
Biz “Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kim olabilir” diyoruz. (Hud 11/18)
Onlar Tasavvuf İslam’ın özüdür, ruhudur, şeriat ise kabuktur diyorlar.
Biz “Tasavvuf Müşriklerin şirk dinidir, Şeriat Kur’an’dır, Sünnettir, Şeriat İslam’dır” diyoruz.
Müsennif VELİOĞLU
Kim hidayet üzere, Kim delalet üzere? Kur’an ve Sünneti hakem yapın sonra karar verin. Selam olsun hakka tabi olanlara.
Müslüman olduklarını iddia etseler bile birtakım sahte ilâhları egemenlik sahibi, kanun koyucu ve itaat edilecek mutlak otorite kabul edenler. Veya bir kısım kişileri Allah adına veli edinerek onlara kutsiyet izafe edenler. Veya makam, şöhret, servet ve benzeri değerleri hayatın biricik ölçüsü hâline getirenler… Allah’a şirk koşmuş olurlar. Kur’an‘ın ifadesiyle onlar müşrik olurlar.
Allah’a şirk koşan bu insanlar ahirette cehennemden kurtulmak için mazeretler öne sürerek, “Rabbimiz Allah’a yemin olsun ki, biz ortak koşmuş değiliz!” diyecekler ağlayıp sızlayacaklar ancak kurtulamayacaklar ve mahşer günü kendi hesaplarını kendileri verecektir.
Şirk koştukları İlahlaştırdıkları ve kutsiyet izafe ettikleri kişiler ise onları yüzüstü bırakacaklar. Onlarda kendilerini kurtarmaya çalışacaklar. Bu durum Kur’an’da şöyle anlatılmaktadır.
O Gün, onların hepsini bir araya toplayacağız; sonra da ortak koşanlara soracağız: iddia ettiğiniz ortaklarınız neredeler?” (En’am Suresi: 22)
Bunun üzerine onların, “Rabbimiz Allah’a yemin olsun ki, biz ortak koşmuş değiliz!” demekten başka bir çareleri kalmayacak. (En’am Suresi: 23)
Bak; kendi vicdanlarına karşı nasıl da yalan söylediler ve uydurdukları şeyler, onları yüzüstü bırakıp gitti! (En’am Suresi: 24)
Tasavvuf İslam’a karşı uydurulmuş paralel bir dindir.
Tasavvuf şeytanın din kisvesi ile sağdan saptırmasıdır.
Tasavvuf İslam toplumunu uyutan, uyuşturan, asalak yapan bir şirk mikrobudur.
Tasavvuf İslam’ın tahrif olmasında Müslümanların zillete düşmesinde pay sahibidir.
Tasavvuf önderlerinin bir kısmı özel yetiştirilmiş oryantalist münafık ajanlardır.
Tasavvuf yoluna tabi olanların çoğunluğu ise saf, cahil, kandırılmış ve saptırılmış kişilerdir.
İşte biz bu saf, cahil, kandırılmış ve saptırılmış kişileri uyandırmaya çalışıyoruz.
De ki: Rabbinizden, gelen hakikat artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin. (Kehf 18/29)
Müsennif VELİOĞLU
Not: Tasavvuf ehlinin bu iddiaları Tasavvuf büyüklerinin kaynak eserlerinden alınmıştır.