Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca Allah’a aittir. O, dilediğini yaratır; dilediğine kız çocuğu bağışlar, dilediğine erkek çocuk verir. Yahut hem kız hem erkek çocuk verir, dilediğini de kısır yapar. O, ilim ve kudret sahibidir.” (Şura: 42/49-50)
Birbirini seven iki genç, mutlu bir evlilik sürdürmektedir. Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen bir türlü çocuk sahibi olamazlar. Evlat edinmek de mümkün değildir; zira İslam, çeşitli hikmetlere binaen evlat edinmeyi yasaklamıştır. Zamanla erkek, çocuk hasretiyle huzursuzlanacak; evin neşesi ve sükûneti zedelenecektir. Bu durumda erkeğin, çocuk sahibi olamayan hanımını boşayıp başka biriyle evlenmesi nasıl bir çözüm olabilir ki?
Birbirini seven ve mutlu bir yuvayı sadece çocuk olmadığı için yıkmak, ne kadar doğru olur? Boşanan kadının çocuğu olmadığı bilindiği için, büyük ihtimalle bir başkasıyla da evlenemeyecektir. Böylece kadın, hayatının geri kalanını yokluk içinde, bir erkeğin himayesinden mahrum, yalnız ve sefil bir şekilde geçirecektir.
Öte yandan, erkeğe “evlenme, hanımının başını bekle” demek de bir zulümdür. Aynı şekilde, erkeğin çocuğu olmayan hanımını boşayıp başka biriyle evlenmesi hem kadına hem de kendisine zulüm olur. O hâlde toplumda bu tür durumlara karşı nasıl bir çözüm bulunabilir?
İslam’ın Çözümsüz Bırakmadığı Meseleler
Problem ne olursa olsun, İslam’a müracaat eden bir insanın çözümsüz kalması mümkün değildir. Çünkü İslam, her meseleye mutlaka bir çıkış yolu göstermiştir. Bu din, insanlığa evrensel ilkeler sunarken, istisnai durumlara dahi çözüm yolları getirmiştir.
İslam hiçbir zaman, “derde mahkûm olacaksın, ölümlerden ölüm beğeneceksin” demez. Ne kadını perişan eder, ne de erkeği çıkmaza sürükler. Bu gibi durumlarda erkeğe “İstersen ikinci bir evlilik yapabilirsin” der. Böylece İslam, ne gayrimeşru yollara sapılmasına izin verir ne de bir yuvanın yıkılmasına.
Çok eşlilik müsaadesi, çocuğu olmayan bir kadının yuvasını korur; ailenin çocuk nimetinden mahrum kalmasını engeller. Aynı zamanda dul ve terk edilmiş kadınların çoğalmasını da önler.
Cinsellikte Problemler ve Kadının Hakkı
Eğer problem erkekteyse, yani cinsel yetersizlik söz konusuysa, İslam bu durumda da kadına iki yol sunar: İster sabredip yuvanı dağıtma, der; ister boşanma hakkını kullanarak yeni bir hayat kurabilirsin, der. Karar tamamen kadına bırakılmıştır.
Erkekte Kısırlık Durumu
Çocuk olmamasının sebebi erkekten kaynaklanıyorsa, İslam bu durumda da rahmet kapılarını kapatmaz. Erkek, ikinci eş olarak dul ve çocuklu bir kadınla evlenebilir. Böylece hem kendisi yetimlere babalık yaparak çocuk özlemini giderir, hem de ilk eşiyle kurduğu yuvayı yıkmadan bir çözüm bulmuş olur.
İlk hanım, çocukların manevi annesi olarak şefkatini onlara yöneltir, çocuk hasretini bir nebze dindirir. Dul kadın ve yetim çocukları ise sıcak bir yuvaya kavuşur. İşte İslam böyledir: Kanunları insan fıtratına uygundur; çözüm odaklıdır ve hayatın tam merkezindedir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Allah ve Rasulü, yeniden dirilişinizi sağlayacak bir konuda size çağrı yaptığında, bu çağrıya mutlaka uyun! Şunu iyi bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer; hepiniz O’nun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfâl, 8/24)
İslam’a Gururla, Kibirrle Sırt Çevirenler
Bir de İslam’a kibirle, gururla, taassupla yaklaşan; sonra da arkasını dönüp şeytanın izinden giden zavallıların hâline bakın! Onlar, rahmetin kapılarını kendi elleriyle kapatanlardır. İslam’ın sunduğu çözümleri küçümseyip modern dünyanın çıkmazlarına sığınan bu kimseler, hem dünyada hem ahirette kaybedenlerden olurlar.
Müsennif VELİOĞLU
KADININ İZZETİ
İslami Okul Okulların En Önemlisi